Mahfi Eğilmez – 10.08.2016
Merkez Bankası Zorunlu Karşılık Oranlarını Düşürdü
Merkez Bankası, zorunlu karşılık oranlarını bütün vadeler ve mevduat cinsleri için 0,50 puan düşürdüğünü açıkladı. Merkez Bankası’nın uyguladığı zorunlu karşılık oranları vadeye ve mevduat cinsine göre değişiklik göstermekle birlikte en yaygın vade ve mevduat cinsine (vadesiz + 1 – 3 aya kadar vadeli mevduat) uygulanan zorunlu karşılık oranını ortalama zorunlu karşılık oranı olarak alıyoruz. Buna göre ortalama zorunlu karşılık oranı yüzde 11,5’dan yüzde 11’e düşmüş oldu.
Bankalar topladıkları mevduatın ve diğer kaynaklarının merkez bankası tarafından belirlenen oranda belirli bir miktarını, ileride karşılaşabilecekleri zorluklarda talep edip kullanabilmek için merkez bankasına yatırmak zorundadırlar. Buna zorunlu karşılıklar, bunun miktarını belirlemeye yarayan orana da zorunlu karşılık oranı adı veriliyor. Merkez bankasının, karşılık oranını artırıp azaltarak bankaların açabileceği kredi miktarını ve maliyetini etkilemesi eylemine de karşılıklar politikası adı veriliyor.
Karşılıklar Politikası Nasıl Çalışıyor?
9 Ağustos’tan önce Merkez Bankası TL mevduatlar için zorunlu karşılık oranını yüzde 11,5 olarak belirlemişti. Bu tarihten önceki uygulama basit biçimde şöyle işliyordu: Diyelim ki 9 Temmuz’da A Bankasına bir kişi 100 TL mevduat yatırarak bir hesap açtırmış olsun. A Bankası bu 100 TL’nin % 11,5’i olan 11,5 TL’yi zorunlu karşılık olarak ayıracak ve Merkez Bankası’na yatıracak, kalan 88,5 TL’sini kredi olarak verebilecektir. Diyelim ki bu 88,5 TL’yi kredi olarak alan kişi, bu krediyi bir hafta sonra kullanacağı için bir haftalığına aynı bankaya mevduat olarak yatırmış olsun. Bu durumda A Bankası, bu 88,5 TL’lik mevduatın yüzde 11,5’i olan 10,18 TL’yi zorunlu karşılık olarak ayıracak ve kalan 78,32 TL’yi yeniden kredi olarak verebilecektir. Bu işlem teorik olarak zorunlu karşılık oranının tersi (örneğimizde 1/0,115 yani 8,695 katı) kadar tekrarlanabilir. Yani örneğimizdeki 100 TL’lik mevduat (100 x 8,695=) 869,56 TL’lik kredi yaratabilir. Bu şekilde ortaya çıkan paraya kaydi para bu mekanizmaya da kaydi para yaratma mekanizması deniyor.
9 Ağustos’ta Merkez Bankası zorunlu karşılık oranlarını düşürünce sistem şöyle işleyecek: Diyelim ki 10 Ağustos’ta A Bankasına bir kişi 100 TL mevduat yatırarak bir hesap açtırmış olsun. A Bankası bu 100 TL’nin % 11’i olan 11 TL’yi zorunlu karşılık olarak ayıracak ve Merkez Bankası’na yatıracak, kalan 89 TL’sini kredi olarak verebilecektir. Diyelim ki bu 89 TL’yi kredi olarak alan kişi, bu krediyi bir hafta sonra kullanacağı için bir haftalığına aynı bankaya mevduat olarak yatırmış olsun. Bu durumda A Bankası, bu 89 TL’lik mevduatın yüzde 11’i olan 9,79 TL’yi zorunlu karşılık olarak ayıracak ve kalan 79,21 TL’yi yeniden kredi olarak verebilecektir. Bu işlem teorik olarak zorunlu karşılık oranının tersi (örneğimizde 1/0,11 yani 8,695 kata kadar) kadar tekrarlanabilir. Yani örneğimizdeki 100 TL’lik mevduat (100 x 9,09 =) 909,09 TL’lik kredi yaratabilir.
Bu durumda Merkez Bankası, zorunlu karşılık oranını yüzde 11,5’dan 11’e indirmekle eski duruma göre her 100 TL’lik mevduatın 869,56 TL yerine 39,53 TL fazlasıyla 909,09 TL’lik kaydi para yaratmasına yol açmış olmaktadır. Bunun anlamı aynı mevduat miktarıyla daha fazla kredi verilmesine olanak sağlanmış olmasıdır. (Burada verdiğimiz örnekler kaydi para yaratma mekanizmasının hiç sızıntı olmadan sonuna kadar çalışması halinde ne olacağını göstermektedir.)
Merkez Bankası Zorunlu Karşılık Oranını Niçin Düşürdü?
Cari açığın arttığı dönemde kredilerde genişleme olduğu, bu genişlemenin iç tüketimi körüklediği, bunun da ithalatı ve dolayısıyla cari açığı artırdığı yolunda bir teşhis yapılmıştı. Bu teşhis sonrasında çeşitli önlemler alınırken makro ihtiyati önlemler çerçevesinde kredi hacmini daraltmaya yönelik önlemler de gündeme gelmişti. Merkez Bankası bu önlemlere zorunlu karşılık oranlarını artırarak destek vermişti. Zorunlu karşılık oranlarının artırılması, kredi genişlemesini sınırlarken tüketimi de düşürecek ve bir yandan cari açığın düşmesine bir yandan da enflasyonun baskılanmasına yarayacaktı. Zorunlu karşılık oranlarının artırılması, alınan diğer önlemler ve konjonktürün de yardımıyla cari açığın önemli oranda düşmesine katkı yaptı. Ne var ki bu tür bir fren kaçınılmaz olarak büyümeyi de yavaşlatmış oldu.
Merkez Bankası’nın yasal görevi fiyat istikrarını sağlamaktır. Dünyada enflasyonun sıfırlara düştüğü bir ortamda yüzde 8,8 düzeyindeki bir enflasyon söz konusu olduğuna göre burada Merkez Bankası’nın yasadaki görevini başarıyla yaparak fiyat istikrarını sağladığını söyleyemeyiz. Zorunlu karşılıkların indirilmesi bu istikrarın sağlanmasına yardımcı olmak bir yana tam tersi sonuçlar verecek gibi görünüyor. Merkez Bankası benzer bir uygulamayı gecelik borç verme faizini indirmeye devam ederek yapmaktadır.
Bütün bunlar bize Merkez Bankası’nın yasal görevini bir kenara bırakarak ekonomik büyümeyi kollamaya yönelik bir para politikası izlediğini gösteriyor.
Meraklısı için bazı kavramların açıklanması:
Ankes: Bankaların mevduat çekilişi veya günlük işlemlere ilişkin ödemelerini karşılayabilmeleri amacıyla kasalarında hazır bulundurdukları paraya ankes denir. Bunun miktarı ve şekli bir zorunluluğa değil bankaların kendi karar ve uygulamalarına bağlıdır. Bankalar, gün sonunda bu değerleri genellikle TCMB’ye gecelik olarak borç verirler. Disponibilite: Merkez Bankası’nın bankaların kabul ettiği mevduata karşılık kasalarında tutulmasını zorunlu kıldığı parasal karşılıklardır. Ankes zorunlu olmadığı halde disponibilite zorunludur. Munzam Karşılık: Merkez bankasının disponibiliteye ek olarak bankaların kaynaklarından kendisine yatırmalarını zorunlu kıldığı miktardır (munzam kelimesinin Türkçe karşılığı: Ek, eklenmiş.) Zorunlu Karşılıklar: Merkez bankasının, kabul ettikleri mevduat karşılığında bankaların kendisinde tutulmasını zorunlu kıldığı miktarlardır. Türkiye’de Bugün Geçerli Olan Uygulama: Bugünkü uygulamada serbest karşılıklar anlamına gelen ankes uygulaması sürmektedir. Eskiden Türkiye uygulamasında (Umumi) Disponibilite + Munzam Karşılıklar uygulaması söz konusuydu. Günümüzde disponibilite ve munzam karşılıklar kalkmış, yerini bankaların TCMB’ye yatırmak zorunda oldukları zorunlu karşılıklar (ya da kısaca karşılıklar) almıştır.
Bugün Türkiye’de geçerli olan uygulamaya baktığımızda “munzam karşılık oranları düşürüldü” şeklindeki anlatım yanlıştır. Doğrusu “zorunlu karşılık oranları düşürüldü” şeklinde olmalıdır.