Ortadoğu’da bitmek bilmeyen kan, Afrika’daki kuraklık ve açlık savaşları ve hatta Avrupa’nın ortasında yakın zamanda çıkmış bir savaş tüm dünyaya kendini sorgulatmıyorsa ortak bilinçaltına sirayet etmiş kötü bir şeyler var demektir…
Bu duruma ilişkin bir trajedi daha 14 Haziran’da yaşandı: Yunanistan’ın Mora Yarımadası’ndaki Navarin’den 47 deniz mili uzaklıkta, uluslararası sularda düzensiz göçmenleri taşıyan bir balıkçı teknesi alabora oldu. Olayda 78 kişinin yaşamını yitirdiğini ve 104 kişinin kurtarılabildiğini ve kurtarılanların Kalamata Limanı’na getirildiğini okuduk. Yunan Sahil Güvenliği, kurtarılan göçmenlerin 47’sinin Suriye, 43’ünün Mısır, 12’sinin Pakistan ve 2’sinin Filistin vatandaşı olduğunu da açıkladı açıklamasına da…
Sivil toplum kuruluşu Alarm Phone bildirisine göre teknede yaklaşık 700 kişi bulunuyormuş. Yani 700 can… Bu 700 candan sadece 104’ü kurtarılabildi… İnanılır gibi değil… Arama kurtarma çalışmaları devam ediyormuş… Muş, muş, muş…
Çipras da konu ile ilgili çeşitli açıklamalar yaptı. 700’den fazla insanın batmaya hazır bir teknede bulunduğunu gören ve onları kurtarmaya çalışmak yerine rotasına devam etmelerine izin veren protokollerin neler olduğunun sorgulanması gerektiğini vurguladı açıklamasının özetinde…
Ama konu sadece Yunanistan özelinde tartışılacak bir konu değil. Konu AB’nin yasa dışı yollardan gelen göçmenlere insanlık dışı uygulamalarını sorgulatır cinsten.
Ve artık bu konuya Yunan halkı da dur demek için kolları sıvadı, çeşitli protestolar sonunda halk polisle bile çatıştı.
Protestolar sırasında açılmış olan bir pankart vardı ki; durumu tam anlamıyla tek cümle ile özetliyordu… Bu pankartta şöyle yazıyordu: I thought All lives mattered! (Tüm hayatların önemli olduğunu düşündüm)
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!