TÇMB Yeni İsmi ve Logosuyla Türk Çimento Olarak Yola Devam Edecek
Bu Ülkenin Temelinde Biz Varız Geleceğinde de Biz Olacağız
Çimento sektörünün birleştirici sivil toplum kuruluşu Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği, bundan böyle Türk Çimento adıyla yoluna devam edecek. Türk Çimento bu değişimi, yeni logosunu ve gelecek vizyonunu düzenlenen online toplantıyla kamuoyu ile paylaştı
Türk Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka, “Çimento sektörü Türkiye’nin kalkınma hamlesinde başta gelen sektörlerden biridir. İşte bu yüzden biz Türk Çimento olarak diyoruz ki, bu ülkenin temelinde biz varız, geleceğinde de biz olacağız” dedi
Türkiye çimento sektöründe toplam 66 tesisi temsil eden, aynı zamanda sektörünün uluslararası temsilcisi olan Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB), bundan sonra Türk Çimento markası ile yola devam edecek. 18 Aralık Cuma günü gerçekleştirilen lansman toplantısında isim değişikliğini açıklayan ve logosunu tanıtan birlik, Türk Çimento olarak gelecek vizyonunu kamuoyu ile paylaştı.
Türk Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka, marka değişimini, birliğin stratejik öncelikleri ve gelecek vizyonuna dair şu açıklamalarda bulundu:
“Yeni kimliğimiz ve bunu sembolize eden yeni logomuzun lansmanı için bir araya geldik. Tutum, yatırım ve Türk mallarının önemini vurgulayan haftada, bu kavramı en iyi temsil eden sektör olarak milli değerlerimize sahip çıkıyor ve geleceğe taşıyoruz. Bir süredir tüm dünya ülkeleri gibi biz de yönetimsel, toplumsal ve ekonomik alanlarda çok büyük değişimlere şahit oluyoruz. İçerisinde bulunduğumuz pandemi ile daha da zorlaşan bu dönüşüm ve belirsizlik ortamında, geleceğe yön tayin etme noktasında bizim gibi kurumlara büyük sorumluluklar düşüyor. Birliğimizin en önemli amacı, kurumumuzun deneyimleri ile Türkiye ekonomisinin önemli aktörü olan sektörümüzü daima ileri taşımak. Katma değer yaratan, topluma duyarlı, kurumsal güveni sağlayan, İnsana yatırım yapan, dijitalleşme, teknoloji ve inovasyonda öncü sektör olarak bunu yerine getireceğiz.”
Birliğin Türkiye’nin ekonomik ve sosyal kalkınmasına daha fazla katkı sağlamak hedefi ile çıktığı bu yolculuk için büyük heyecan duyduklarını belirten Dr. Tamer Saka, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sektörümüzün kalkınmada öncü, topluma duyarlı, sürdürülebilir ve inovatif faaliyet ve uygulamaları ön plana çıkarmak, daha fazlası ve daha iyisi için öncü olmak, faaliyetlerimizin tüm paydaşlarımızda bilinirliğini artırmak üzere yeni bir vizyon yolculuğuna başlıyoruz. Yeni vizyon yeni logo dedik ismimizle birlikte bir değişikliğe gittik. Çimento gerek kullanımındaki fayda gerekse faaliyetlerinin yarattığı ekonomi nedeniyle insanlık için önem taşır. Geçmişte medeniyetlerin kurulmasında, geleceğin inşasında önemini hiçbir zaman kaybetmemiştir. Çimento olmadan okul, hastane inşa edemezsiniz, köprü yapamazsınız. Cumhuriyet savaşından sonra, Mustafa Kemal Atatürk’ün başlattığı kalkınma hamlesinde başta gelen sektörlerden biridir çimento. Ülkemizin ilk çimento fabrikası 108 yıl önce kuruldu. Cumhuriyetimizin ilanından sonra da Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ifade ettiği gibi ‘Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla olur’ vizyonuyla Cumhuriyet dönemizin ilk fabrikası Ankara Çimento 1928 yılında kuruldu. İşte bu yüzden biz Türk Çimento olarak diyoruz ki, bu ülkenin temelinde biz varız, geleceğinde de biz olacağız.”
Dr. Tamer Saka yaptığı açıklama yeni vizyonla hayata geçirilecek önemli projeleri de şöyle anlattı: “Öncelikle bir kent vizyonu belgesi hazırlıyoruz. 2050 yılında kentler nasıl olmalı, bunun belgesini açıklayacağız. Şehir planlamacılığı ve sosyo-ekonomik gibi farklı perspektiflerden ele aldığımız farklı kesimlerden katılımcıların katkısıyla oluşturulacak ve geleceğimize yönelik bir belge olacak. Önümüzdeki yıl Mimarlık Ödülleri projesini başlatacağız. Hem deneyimli mimarları hem de üniversite öğrencilerini ödüllendirmeyi hedefliyoruz. Yeni KSS ve dijitalleşme projelerini hayata geçirilmesini planlıyoruz.”
Deprem konusunda da sivil inisiyatif çalışması başlattıklarını hatırlatan Dr. Tamer Saka, şöyle konuştu: “Çimento ve beton kalitemiz dünya standartlarında. Özellikle 99 depreminden sonra ortaya konan deprem yönetmeliğin etkisiyle o tarihten sonra yapılan konutlarda temel bir sıkıntı görmüyoruz. Esas sorun 6 milyon konutluk konut stoku. Bunları hızla dönüştürmemiz lazım. Özellikle Marmara depremi bir milli güvenlik meseledir. Buna böyle bakmak lazım, sadece deprem diye bakmamak gerek. Ekonominin kalbi buradadır. Ekonomik aktiviteler değil sadece etkilediği birçok unsur vardır. Biz bununla ilgili olarak bir sivil inisiyatif ortaya koyduk ve bunu hayata geçirdik. 22 STK bir araya geldik ve deprem aksiyon planı hazırlamaya başladık. 5 Mart deprem haftasında bunu paylaşacağız.”
PANDEMİ HER ALANDA DÖNÜŞÜMÜ HIZLANDIRDI
Lansman toplantısına canlı bağlanan Türk Çimento Yürütme Kurulu üyeleri de Türk Çimento’nun gelecek hedeflerine dair desteklerini dile getirdi.
Türk Çimento Yürütme Kurulu Üyesi Cenker Mirzaoğlu online lansman toplantısında şu görüşleri dile getirdi:
“Kalite ve teknolojimiz dünya ölçeğinde. Kapasitemiz bugün Türkiye’nin baş oyuncu olabilmesini sağlayacak noktaya gelmiş vaziyette. Ama hepsinden önemlisi bizim sanayimizin nüvesinde büyük bir hızla değişime uyum sağlama kabiliyetimiz var. İnşaat sektörü bugün Türkiye’de GSYİH’nın yüzde 7’sine tekabül ediyor. Çimento endüstrisi de sektörün en önemli paydaşlarından biri.
Yeni adıyla Türk Çimento çatı kuruluşu her dönem hem toplumun hem ülkenin hem de sektörün gelişimini gözetti. Koordinasyon ve birleştirici görevini üstlenmiştir. Bugün de bir yenilenme sürecinden geçiyoruz.”
Türk Çimento Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Pastonoğlu, online lansmanda yaptığı konuşmada, “Türk Çimento sektörü olarak dönüşüm sürecini proaktif olarak yönetmek istediklerini belirterek, şunları söyledi:
“Üretmek katma değer yaratmak çok önemli ama yaşam biçimimiz üretim bakış açımız odaklandığımız öncelikler çok hızlı değişiyor ve dönüşüyor. Sürdürülebilir verimlilik ve çevre duyarlılığı çok ön plana çıkıyor. Türk çimento sektörü olarak dünyanın en önemli oyuncuları arasındayız. Böylesi bir dönüşümde de konumumuzu olayı akışına bırakma gibi bir niyetimiz yok. Dönüşümün sürecinin içinde yer alıp yönlendirmek mecburiyetindeyiz. Çatı yapımız, yeni adıyla Türk Çimento bu misyonu üstlenmiş durumda. Türk çimento sektörünün insan kaynağı son derece dinamik ve güçlü. Sermaye gücü, know-how’ı ve girişimcilik ruhumuzu da bunun içine katınca dünyada çok etkin bir oyuncuyuz. Marka ve logomuzdaki değişimi bütün bu değişim sürecinin başlamasının bir nişanesi olarak görüyoruz.”
Türk Çimento Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nihat Özdemir ise 2020 yılının dünya ve Türkiye için iyi gitmediğini, ancak 2021 yılından itibaren yavaş yavaş bir düzelme yaşanacağına inandığını söyledi. Özdemir, “Pandemiyle beraber Türkiye’de değil dünyada da çok önemli ekonomik olaylar meydana geldi. Çimento ve inşaat sektörü olarak bu dönemi atlatmak ana hedefimiz. Çimento sektörü olarak mart ayından itibaren büyük endişe duyduk. Birçok fabrikamız üretimi durdurdu. Türk çimento sektörü sadece Türkiye’de değil dünyada etkili bir sektör. İhracatta dünya ikincisiyiz. Bunu gayet iyi değerlendirdik ve ihracata saldırdık.”
Türk Çimento Yönetim Kurulu Başkan Vekili Adil Sani Konukluğu da, şunları söyledi:
“Değişime ayak uyduramıyorsanız bir gün yaptığınız işi bırakmak zorunda kalırsınız. Biri gelir sizin işinizi devam ettirir. Dünya Covid-19 ile birlikte dijital ortama hızlı bir giriş yaptı. Şu anda kullandığımız sistemlerin çoğu son 10 yıldır hayatımızdaydı ama kimse kullanmak istemiyordu. Ama bir salgınla dijital ortama hızla geçmeye başladık. Endüstri 4.0 ı yıllardır konuşuyoruz ama birçok sektör bu konuda bir şey yapmıyordu ama bu ortamda yapmaya başladı. Ben çimento sektöründe bunun başarılı olacağına inanıyorum. Bütün sanayiciler yeniliğe ayak uydurup geleceğin teknolojinin kullanmanın yoluna bakalım. Geleceği yönelik çalışmalar yapalım.”
ÇEİS Yönetim Kurulu Başkanı Suat ÇALBIYIK ise “Türk çimento sektörü bugün yaptığı bu çalışmalarla fikirlerini harekete geçirmeye başlamıştır. Türk Çimento sektörü, 2019 yılı verilerine göre Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise 9.cu büyük üreticisi konumunda bulunmasına karşılık, sadece ihracatçı ülke olarak biliniyor. Oysa inovasyon yapabilecek alt yapıya sahibiz. Diğer yandan, Covid-19 salgını bize unuttuğumuz birçok değeri hatırlama imkânı yarattı. Doğaya savaş açmadan, onunla uzlaşmamız gerektiğini bir kez daha anımsattı. Bundan sonra tüm sektör olarak doğaya ve çevreye verdiğimiz zararları minimize edecek sıfır karbon ayak izini gerçekleştirmek için gayret göstereceğimize inanıyorum” dedi.