Yeni TTK’nın 562’nci maddesi cezaları düzenlemektedir ve taslak metinden anlaşılacağı üzere 562’nci madde büyük ölçüde değişmektedir. Yeni TTK’daki doğrudan hapis cezaları nasıldı ve nasıl olacaktır? Bu sorunun cevabı yazımızda ele alınacaktır.
Yeni TTK’da suçlar ve cezalar 562’nci maddede düzenlenmiş olmakla birlikte, bu madde dışında bazı maddelerde de (32, 33, 38, 40, 62, 832, 914, 947, 949, 951, 952 gibi) ceza düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yeni TTK madde 562/4’e göre, tutulmakla veya muhafaza edilmekle yükümlü olunan defter, kayıt ve belgeler ile bunlara ilişkin bilgileri, denetime tabi tutulan gerçek veya tüzel kişiye ait olup olmadığına bakılmaksızın, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı denetim elamanlarınca istenmesine rağmen vermeyenler veya eksik verenler ya da bu denetim elamanlarının görevlerini yapmalarını engelleyenler, fiilleri daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaklardı. Taslak metin düzenlemesine göre ise, fiilleri daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, üçyüzgünden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılacaklardır.
Adli para cezası ne anlama gelmektedir? Adli para cezası idari para cezasından faklı olup, Türk Ceza Kanunu’nun 52’nci maddesinde düzenlenmiştir. Adli para cezasının ödenmemesi halinde ceza hapis cezasına dönüşmektedir. Adli para cezası beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüz otuz günden fazla olmamak üzere belirlenecektir. Adli para cezasının ödenmemesi halinde ceza hapis cezasına dönüşmektedir. En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilecektir. Dolayısıyla, söz konusu yasağın ihlal edilmesi durumunda Devlet Hazinesine ödenmesi gereken en az ceza tutarı (300 gün x 20.-TL) 6.000.-TL ve en fazla ceza tutarı da (730 x 100.-TL) 73.000.-TL olacaktır. Para cezasının ödenmemesi halinde ödenmeyen adli para cezası ise hapis cezasına çevrilecektir.
Bilindiği üzere buna paralel bir düzenleme Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 359’uncu maddesinde yer almaktadır. Buna göre, defter, kayıt ve belgeleri gizleyenler hakkında on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası hükmolunacaktır. Defter, kayıt ve belgeleri gizlemekten kasıt ise, noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesidir. VUK’a göre defter ve belgeleri incelemeye yetkili olanlara ibraz etmeme suçu nedeniyle alınacak olan hapis cezası adli para cezasına çevrilememektedir. Dolayısıyla, VUK’da bu fiilin öngörülen cezası hapis cezası iken, taslakla TTK’da bu fiilin cezası adli para cezası olarak öngörülmektedir.
6102 sayılı Kanunun 562/7 fıkrası değişmemiş ve bu Kanunun 527’inci maddesine aykırı hareket edenlerin Türk Ceza Kanununun (TCK) 239’uncu maddesi hükümlerine göre cezalandırılacağı belirtilmiştir. 527’nci madde ise, görevi nedeniyle sır saklaması gerekenler hakkındaki yaptırımları düzenlemektedir. Sır saklamakla yükümlü olanların buna uymamaları halinde cezalandırılmaları TCK 239’a göre yapılacaktır.
Yeni TTK’nın 549’uncu maddesine göre, şirketin kuruluşu, sermayesinin artırılması-azaltılması, birleşmesi, bölünmesi, tür değiştirmesi, menkul kıymet çıkarması gibi işlemlerle ilgili belgelerin, izahnamelerin, taahhütlerin, beyanların ve garantilerin doğru, hilesiz gerçeğe ve kanuna uygun olması zorunludur. Anonim şirketlerle ilgili olan bu madde, Yeni TTK 644/1-a maddesi uyarınca limited şirketlere de uygulanmaktadır. Bu zorunluluklara uymayanlar hakkında Yeni TTK 562/8 maddesine göre bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verileceği düzenlenmişti. Tasarı ile cezada herhangi bir değişiklik öngörülmemiş, ancak “549’uncu maddesine aykırı hareket edenler” ibaresi, “549’uncu maddesinde belirtilen belgeleri sahte olarak düzenleyenler ile ticari defterlere kasıtlı olarak gerçeğe aykırı kayıt yapanlar” şeklinde değiştirilmiş ve bunların bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacakları belirtilmiştir.
Yeni TTK’nın 550 ve 562/9’uncu maddeleri uyarınca, tamamıyla taahhüt olunmamış sermayeyi taahhüt etmiş gibi gösterenler, karşılığı kanun veya esas sözleşme hükümleri gereğince ödenmemiş sermayeyi ödenmiş gibi gösterenler, sermaye taahhüdünde bulunanların ödeme yeterliliğinin bulunmadığını bilen ve buna onay verenler üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılacaklardır. Bu açıklamalar Yeni TTK 644/1-a ve d bentleri hükümlerine göre limited şirketler için de geçerlidir. 562/9’uncu fıkrada herhangi bir değişiklik yapılmamış, hüküm aynen korunmuştur.
Yeni TTK’nın 551’inci maddesine göre, ayni sermayenin veya devralınacak işletme ile ayınların değerlemesinde, emsaline oranla yüksek fiyat biçenler, işletme ve ayının niteliğini veya durumunu farklı gösterenler, başka bir şekilde yolsuzluk yapanlar, bundan doğan zarardan sorumludur. Bu sorumluluğun cezası ise, 562/10’uncu fıkrada düzenlenmiş olup, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasıdır. Bu açıklamalar Yeni TTK 644/a,b bentleri gereğince limited şirketler için de geçerli olacaktır. Taslakla ceza değişmekte ve “doksan günden az olmamak üzere adli para cezasına” dönüşmektedir.
Yeni TTK’nın 552’nci maddesi uyarınca, Sermaye Piyasası Kurulu’ndan izin almaksızın halktan para toplayanların ve Kurul’dan izin alarak halktan toplanan parayı izin tarihinden itibaren altı ay içinde öngörülen amaca uygun olarak kullanmayanların veya ciddi bir şekilde kullanmaya başlamayanların sorumluluğu bulunmaktadır. Yeni TTK 562/11 bendine göre bu sorumluluğun cezası alt aya kadar hapis cezasıdır. 562’nci maddenin 13’üncü bendine göre de, bu kapsamdaki fiiller daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde 11’inci bende göre cezalandırılacaktır. Taslakla 562/11’deki ceza tutarı aynı kalmakta, fakat 13’üncü fıkra hükmü tamamen değişmekte, dolayısıyla da ağırlaştırıcı hüküm tamamen kalkmaktadır. Böylelikle de ceza altı aya kadar hapis cezası olacaktır.
Yeni TTK 562/12 bendine göre de; bu Kanunun 1524’üncü maddesinde öngörülen internet sitesini bu Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde oluşturmayan veya internet sitesi mevcut ise aynı süre içinde internet sitesinin bir bölümünü bilgi toplumunun hizmetlerine özgülemeyen anonim şirket yönetim kurulu üyeleri, limited şirket müdürleri ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirkette yönetici olan komandite ortaklar altı aya kadar hapis ve yüz günden üçyüz güne kadar adli para cezasıyla ve yine 1524’üncü madde uyarınca internet sitesine konulması gereken içeriği usulüne uygun bir şekilde koymayan ve az önce saydığımız failler üç aya kadar hapis ve yüz güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacakları düzenlenmişti. Bu düzenleme Taslakla tamamen değişmekte ve “bu Kanunun 1524’üncü maddesinde öngörülen internet sitesini oluşturmayan şirketlerin yönetim organı üyeleri, yüz günden üçyüz güne kadar adli para cezasıyla ve aynı madde uyarınca internet sitesine konulması gereken içeriği usulüne uygun bir şekilde koymayan bu fıkrada sayılan failler yüz güne kadar adli para cezasıyla cezalandırırlar” şekline bürünmektedir. Dolayısıyla internet sitesi düzenlemelerine uymayanlar için öngörülen hapis cezaları kaldırılmakta ve adli para cezasına dönüştürülmektedir.
Yeni TTK’nın madde 832/2 hükmü uyarınca da, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan izin almadan umumi mağaza açarak makbuz senedi veya varant düzenleyenlerin, üç aydan altı aya kadar hapis ve doksan günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılacakları düzenlenmişti. Bu ceza düzenlemesi de Taslağın 21’inci maddesi ile tamamen kaldırılmaktadır.
Ayrıca, Taslakla 562’nci maddeye, bu Kanun kapsamındaki idari para cezalarının aksine hüküm bulunmadıkça mahallin en büyük mülki amiri tarafından verileceği düzenlemesi getiriliyor.
Bir diğer yenilik ise, bu Kanunda tanımlanan kabahatlerden birinin idari yaptırım kararı verilinceye kadar birden çok işlenmesi halinde, ilgili gerçek veya tüzel kişiye bir idari para cezası verileceği ve ilgili hükme göre verilecek cezanın iki kat artırılacağı, bu kabahatin işlenmesi suretiyle bir menfaat temin edilmesi veya zarara sebebiyet verilmesi halinde ise, verilecek idari para cezasının miktarının bu menfaat veya zararın üç katından az olamayacağı düzenlemesinin getirilmesidir.
Mali suça mali cezanın öngörülmesinin yerinde olabileceğini, ancak bazı eylemlerin kendine özgü koşulları nedeniyle hapis cezası gerektirebileceğini daha önceki yazılarımızda belirtmiştik. Nitekim Yeni TTK’daki hapis cezaları tamamen kaldırılmamış, ancak hapis cezalarının bazıları adli para cezasına dönüştürülmüştür. Sonuç olarak, adli para cezalarının idari para cezalarından farklı olduğunu ve ödenmediği takdirde hapis cezasına dönüşeceğini belirtelim.
Ekrem Öncü