Orta Doğu’dan tüm coğrafyalara, 5 kıtada küresel ekonomi-politik sistem bir dizi kriz ve sorunla boğuşuyor. Bununla birlikte, bu yoğun mücadele ve kriz yönetimi süreciyle eş zamanlı olarak, dünyanın önde gelen ekonomileri aynı zamanda küresel rekabetteki konumlarını ilk etapta koruyacak; bir sonraki aşamada ise daha iddialı bir noktaya taşıyacak stratejilerini, politikalarını ve yol haritalarını oluşturmayı sürdürüyorlar. 21. Yüzyıl’ın bu dönemi açısından ‘yeni nesil rekabet’in üçlü sacayağını adeta ezberlemek gerekiyor: Pazar Dinamiği, Tedarik Kabiliyeti ve Nitelikli İnsan Kaynağı.
Küresel rekabette 2025-2050 dönemi, 25 yıllık dönem ‘Küresel Güney’in yükselen ekonomileri ile ‘Küresel Kuzey’in gelişmiş ekonomileri arasında mücadelenin tırmandığı bir döneme şahitlik ederken, dünyanın önde gelen 40 ekonomisini birbirinden farklılaştıracak olan unsurlar bu üçlü sacayağına dayanıyor olacak. Gerek ortalama satın alma gücü, gerek nüfus artışı, gerekse de genç nüfusa sahip olma becerisi ile, 40 ekonomi arasında hangileri ‘iç pazar’ını dinamik tutmayı başaracak? Çünkü, iç pazarını dinamik tutabilmek demek, doğrudan yabancı sermaye yatırımı çekmeyi sürdürmek, alt ve üst yapı yatırımlarını devam etmek; yatırım harcamaları ile tüketim harcamalarının mükemmel bir karışımı ile ‘sürdürülebilir büyüme’yi korumak anlamına geliyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!