Geçtiğimiz hafta sonu ne çok şey yaşadık. Ne çok duyguyu aynı anda hissettik. Ama en önemlisi Sn. Bakan’ın Instagram sayfasından yayınladığı istifasıydı elbette. Oldukça şaşırdık, inanmadık ya da inanmak istemedik. Kendisine yakın kaynaklardan elde ettiğim bilgiye göre görevden affını istediği doğruydu ama hükümet yetkilileri ve bakanın basın danışmanı bile ilk saatlerde konuşmuyordu. Bir kaç ulusal medya dışında başka bir yerde bu istifanın konusu bile geçmiyordu. Böyle olunca Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından açıklama gelene kadar yine de istifanın gerçekliğine inanamamıştık. Ama gördük ki bu istifa gerçek…
Gelelim piyasanın istifaya verdiği tepkiye…
Bana kalırsa piyasa birilerinin bahsettiği gibi bakanın istifasını değil, Naci Ağbal’ın güven veren sözlerini, akabinde yeni bakanın haberini ve de Sn. Cumhurbaşkanı’nın piyasalar tarafından olumlu karşılanan reformist açıklamalarını satın aldı.
Sn Cumhurbaşkanı, özellikle hukukun üstünlüğü ilkesi ve piyasa koşullarına entegre olarak geliştirdikleri bir çeşit pandemi sonrası süreç mimarisi tasarlandığının sinyalini verdi ve beklenti ekonomisi de bu söylemi ve atamaları pozitif yönde fiyatladı.
Pandemi süreci sonrası ticaret savaşlarının süregeldiği dünya düzeninde Türkiye’nin 18 yıllık iktidarının hep yaptığı üzere konuya yenilikçi bir vizyonla yaklaşması yurtdışı piyasalar tarafından da olumlu algılandı.
Sn. Ağbal’ı yakından tanıyanlar TC Merkez Bankası’nın doğru bir ele teslim edildiğini dile getirdiler, tanımayanlar ise yaptığı açıklamadaki güven veren sözlerini samimi bulduklarını ifade ettiler. Kendisi ile geçen sene bir saate yakın süren bir toplantı yapma fırsatım olmuştu. Toplantı akabinde Sn. Naci Ağbal ile ilgili olarak çalışma arkadaşlarıma ve de yakın çevreme piyasayı iyi bilen, piyasanın beklentilerine kulak veren, iyi bir dinleyici ve çözüm odaklı kişiliğinden bahsetmiştim. T.C. Merkez Bankası Başkanlığına getirilen Sn. Ağbal’ın en çok dikkatimi çeken tarafı mütevaziliği ve olaylar karşısındaki kararlı duruşu olmuştu.
Kendisi göreve gelir gelmez beklentilere kulak verdiğini gösteren açıklamalarda bulundu. TC Merkez Bankası’nın temel amacının fiyat istikrarı olduğunu, bu istikrarı koruma amaçlı olarak da tüm politika araçlarını kullanacaklarını ifade etti.
Para politikalarında şeffaflık, hesap verilebilirlik, öngörülebilirlik ilkesi ile iletişimin güçlendirileceğini sözlerine eklerken 19 Kasım’da yapılacak toplantıya kadar, mevcut durum ve beklentileri gözden geçireceklerini ve de beklentilerin takip edilerek bu yönde gerekli politik adımların atılacağının da altını çizdi. Piyasa işte öncelikle bu güven veren sözleri satın aldı.
Akabinde faiz artışı ile ilgili beklentilerin karşılanacağı düşüncesiyle dolar yönünü aşağıya çevirmeye başladı. Sn. Ağbal’dan beklenen salt faiz artışı değil elbette, finans sistemi ile ilgili ciddi eleştiri alan sakıncalı bazı uygulamaların kaldırılması da en büyük beklentiler arasında.
Bakan Albayrak’ın istifasından sonra göreve getirilen Sn. Lütfi Elvan ile ilgili olarak da; geleneği bilen, güvenilir, istişareye dayalı katılımcı anlayışı önemseyen tavrı, sakin duruşu ve de eğitimiyle ekonomi camiasının kabul ettiği bir isim olduğunu söyleyebiliriz. Sn. Elvan göreve geldikten sonra yaptığı açıklamada önceliğinin enflasyonla mücadele olacağını ve piyasa dostu bir dönüşüm programına odaklanacağını ifade etti. Yaptığı açıklamada en dikkat çeken kısımlardan biri de “Türkiye’nin kurala dayalı bir piyasa ekonomisine sahip olduğu ve önemli olanın kurumların güçlendirilmesi, kuralların etkili bir şekilde işletilmesi” konusundaki görüşü oldu.
Yeni ekonomi yönetimi ile ilgili olarak öncelikli beklentiler; Piyasalarla empati kurulması, yatırım ortamının tekrar canlanması adına mevzuat düzenlemeleri, pandeminin yarattığı sıkıntıların üzerine bir de kırılgan kur karşısında fiyat belirlemekte zorlanan ihracatçıya destek, yabancı yatırımcının Türkiye’yi tekrar güvenilir bir yatırım merkezi olarak görmesi adına adımlar atılması ve tabii ki en önemlisi de para ve maliye politikası konusunda atılan adımların şeffaflıkla paylaşılması…
Algıyı yönetmek en zorudur. Küresel ölçekte bile beklenti ekonomisi ile piyasanın şekillendiği bu dönemde ise algıyı yönetmek her şeyin üzerinde gelmektedir. Gerçekleştirilen yeni atamalar ve Sn. Cumhurbaşkanı’nın güven veren açıklamaları, son zamanlardaki olumsuz algının değişmesine ve piyasada olumlu bir hava esmesine vesile olmuştur. Bundan sonra gözler Merkez Bankası’nın 19 Kasım’daki Para Politikaları toplantısına çevrilmiş durumdadır. Piyasa beklentilerine bu toplantıda cevap bulduğunda olumlu seyir sürecek ve ekonomi yönetimi tekrar istikrara kavuşacaktır.
Sonrasında ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz sürecine girip, kısa vadede piyasayı; uzun dönemde ise ekonomiyi izleyeceğiz.
Burcu Kösem