Batılı uzmanlar seçim sonuçlarının AKP’nin kendine güvenini artıracağı konusunda hemfikir.
Ian Lesser – German Marshall Fund
Bu oranlar benim için sürpriz olmadı. Bütün partiler bu sonuçlarda kendilerini yüreklendirecek bir şey bulacaktır. Ak Parti’nin oyları beklenenin üzerinde oldu, CHP geçen seçimdekinden daha fazla oy aldı, MHP barajı geçti. Öte yandan Ak Parti’nin 330 ve üzeri sandalye almasından endişe edenler de rahat bir nefes aldı.
Anayasa değişikliği sürecinde Ak Parti referanduma gidebilmek için meclisteki bağımsızların desteğini almak isteyecektir.
Ak Parti’nin iç siyasete yönelik bir ajanda yürütmeyi tercih edeceğini düşünüyorum ancak Türkiye’nin sınırlarında yaşanan kriz bu koşullar altında bile Ak Parti için dikkat dağıtıcı olacak.
Türkiye-Avrupa Birliği ve Türkiye-ABD ilişkileri açısından bakarsak, bu ülkelerdeki gözlemcilerin hazırlıklı olduğunu söyleyebilirim. Burada asıl soru seçim sonuçlarıyla kendine güveni artan Ak Parti ABD ve AB’yle daha yakın bir ilişki mi geliştirecek, yoksa eskisinden de bağımsız bir dış politika mı sürdürecek? Ben ilkini daha güçlü bir olasılık olarak görüyorum. Türkiye, Batı’yla daha koordineli bir dış politika yürütecek. Özellikle AB konusunda adaylık sürecinde doğrudan bir ilerleme olmasa bile daha yakın bir dönem bizi bekliyor.
Ortadoğu’daki durum ise Türkiye’nin tek başına karşısında durması için çok zor. İran, Ortadoğu barış sürecindeki tıkanma ve özellikle de Suriye’de sürmekte olan kriz Türkiye için sığınmacılar krizini ve bazı güvenlik çıkarımlarını beraberinde getiriyor. Türkiye’nin bunlarla tek başına karşı karşıya kalmak istemeyeceğini düşünüyorum.
Beni en çok şaşırtan şeylerden biri de seçim öncesi süreçte dışarıdan Türkiye’ye gösterilen ilgi oldu. Bu da bize özellikle Batı’nın her zaman her konuda uzlaşma halinde olmasa bile Türkiye’yi bir ortak olarak gördüğünü gösterdi.
Katinka Barysch – Center for European Reform
Ak Parti’nin oylarını artırması partinin bundan sonra daha da kendine güvenli bir siyaset izlemesinin önünü açacaktır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın partisi güçlendikçe giderek kapsayıcı olmayan bir politika benimsiyor ve fikir birliği sağlamaya çalışmaktan uzaklaşıyor. Bu sonuçların demokrasi açısından “tehlikeli” olabileceğini düşünüyorum.
Türkiye’nin giderek daha fazla bölünmeye gitmesi de ayrıca “tehlikeli” bir durum. Erdoğan’ın tüm toplumu kapsayan bir dil kullanması ve muhalefetle görüşmesi gerek.
Buna karşın AKP’nin sandalye sayısının azalması anayasa değişikliği konusunda kritik öneme sahip.
CHP ise çok geleneksel ve kapsayıcı bir kampanya yürütmedi, azınlık hakları ve ekonomiye yeterince değinmedi.
Wolfango Piccoli – Eurasia Group
Bu oranlar, CHP’nin artan gücüne ve Güneydoğu Anadolu’daki yabancılaşan seçmenin tepkisine rağmen Ak Parti için önemli bir zafer. Ak Parti hem mecliste üst üste üçüncü dönemini kazandı hem de 2002 ve 2007 seçimlerine kıyasla oy sayısını artırdı. Kendilerinden çok memnun olduklarını düşünüyorum.
Piyasalar açısından da bakılırsa bu elde edilebilecek en iyi sonuç oldu. Ak Parti’nin elde ettiği güçlü çoğunluk devamlılık anlamına geliyor ancak ezici bir çoğunluk olmaması da partinin anayasa değişikliğini hayata geçirmeye kararlı olması durumunda bazı tavizler vermek zorunda kalacağı anlamına geliyor.
Bu oy oranı Ak Parti’nin ekonomiye özellikle de büyümekte olan cari açığa odaklanmasına izin verecektir.
Öte yandan CHP de her zamanki kalelerinin dışında birçok yerde önemli oranda oy elde etti.
Marco Vicenzino – Global Strategy Project
Beklenmedik bir sonuç değil. ABD dış politikası bu sonuca hazırlıklıydı. ABD’nin başta Ortadoğu ve Suriye’deki insani kriz konuları olmak üzere ortak stratejik çıkarları için Türkiye’yle tam bir işbirliğine gitmesi gerekiyor.
Suriye krizinde baş aktör Türkiye. Diplomatik girişimde bulunması gereken ülke de o. Uluslararası kamuoyu Türkiye’ye bu konuda yardımcı olmalı ve bu krizin çözümü için gerekli tüm kaynakları sağlamalı.
Türkiye, ABD’nin Ortadoğu politikası açısından çok önemli bir müttefik. Türkiye’nin desteği olmadan ABD daha büyük zorluklarla karşılaşır.
Bağımsız Kürt adayların meclise girmesi önemli. Kürt meselesi ciddi bir konu. Ve bu sorunu kendi içinde izleyeceği uzlaşma süreci sonucunda sadece Türkiye çözebilir. ABD ve uluslararası kamuoyu sadece kapalı kapılar ardında tavsiyede bulunabilir.
Stephen Kinzer – Boston University
Bu sonuçlar beni şaşırtmadı ancak bu tablonun Türk demokrasisi için bir zafer olduğunu söyleyebilirim. Özellikle de Türkiye’nin komşularının demokrasi yoksunluğu dolayısıyla büyük bir kriz dönemde bu çok önemli bir sonuç. Dünyanın bu bölgesinde demokrasi olasılığını göstermesi açısından çok önemli bir sonuç.
Bu seçimde Türk halkı Ak Parti’ye bir dönem daha ülkeyi yönetme yetkisi verdi ancak bununla birlikte bir de mesaj gönderdi: Yeni anayasayı uzlaşmayla oluşturun. Türkiye’nin yeni anayasası farklı grupların anlaşmalarının ürünü olacak.
Erdoğan aynı zamanda iç politikadaki bazı engelleri de çözme fırsatı elde edecek. Türk halkını uzlaşmaya açık olduğu konusunda ikna etme fırsatına da sahip olacak. Siyasetçilerin söylemleri Türkiye’deki kutuplaşmaya katkıda bulunmuştu. Bu sonuçlarla Türkiye’de siyaset daha uzlaşmacı bir hal alacak.
Türkiye’nin şu an karşı karşıya olduğu dış politika meseleleri temelde ABD ya da AB’yle ilgili değil. Türkiye’nin önümüzdeki 10 yıl için çözmesi gereken üç sorun var. Birincisi Kıbrıs sorunu, ikincisi Ermenistan’la yaşanan açmazdan çıkılması, üçüncüsü de İsrail’le ilişkilerin yeniden kurulması. Bu Ortadoğu için çok önemli.
Dimitar Bechev – European Council of Foreign Relations
Ak Parti’nin 330 sandalyenin altında kalması bence olabilecek en iyi senaryo oldu. Çünkü böylece anayasa değişiklikleri için Ak Parti’nin bazı tavizler vermesi gerekecek. Hatta 367 ve üzeri sandalye alması durumunda beklendiği üzere anayasayı doğrudan değiştirip başkanlık sistemini getiremeyecek.
Kürt sorununun çözümü birincil öncelik oldu. Seçim kampanyaları sırasında herkes anayasa değişikliğinden bahsetti ancak hiç kimse değişiklik teklifini masaya koymadı. Hiç kimse değişiklik derken neyi kastettiğini belirtmedi. Dolayısıyla asıl ilginç gelişmeler seçimlerden sonra yaşanacak.
Dış politika açısından önemli bir değişim beklemiyorum. Türkiye için en büyük mesele bugün Suriye’dir. Erdoğan en sonunda Esad’a sert eleştiriler yöneltmek zorunda kaldı. Bugüne kadar Esad rejimi üzerindeki etkilerini abartmışlardı. Ancak son dönemde Türkiye’de kamuoyu da rejime muhalif oldu. Suriye, Türkiye’nin diyalog politikasını sürdürmesinin ne kadar zor olduğunu gösteriyor.
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/planet/18017157.asp?gid=381