Mahfi Eğilmez – 07.01.2019
Vergi İndirimlerinin Etkisi
Belirli vergilerde yapılacak indirimler kamu kesiminde gelir kaybı yaratacağı için iki şekilde karşılanabilir: (1) Kamu kesimi bu kaybın yaratacağı açığı kamu harcamalarında aynı tutarlarda kısıntıya giderek karşılayabilir. (2) Kamu kesimi bu alanlarda ortaya çıkabilecek gelir kaybını başka alanlarda vergi artışı yaparak ya da kamu borçlanmasını artırarak karşılayabilir.
KDV, ÖTV ve bazı harçlarda yapılan indirimlerle ortaya çıkan kamu gelir kaybının kamu harcamalarında kısıntıyla karşılanması halinde büyüme ve enflasyon açısından fazla bir etki ortaya çıkmaz. Çünkü kamu kesiminin harcamalarının yerini geliri artan özel kesim ve hanehalklarının harcama artışları alır ve toplamda pek bir şey değişmez. Değişen tek şey kamu kesiminin harcayacağı alanlar ile ötekilerin harcayacağı alanların farklılığı olur. Bu farklılık nedeniyle küçük çapta olumlu ya da olumsuz değişiklikler görülebilir.
Vergi indirimlerinin yaratacağı kayıpları karşılamak için başka alanlarda bu kayıpları karşılayacak vergi artışlarına gidilmesi söz konusu olabilir. Bu durumda bu yeni vergileri ödeyenler kısmen KDV, ÖTV ve harçları ödeyenlerden farklı kişiler olacağı için büyümede yükselme ve enflasyonda artış görülebilir (tüketim eğilimi yüksek kesimlerin KDV indirimi nedeniyle taleplerinde artış olabilir.)
Kamu kesimi, vergi indirimlerinin yol açacağı kaybı borçlanarak kapatmayı seçerse bu borcun önemli bölümünü özel kesim ve hanehalkından alacak demektir. Özel kesime ve hanehalkına yapılan vergi indirimlerinin yaratacağı gelir artışının borç olarak geri alınacağı ve dolayısıyla nötr etki yaratacağı düşünülebilir. Ne var ki borç genellikle gelirden değil servetten verilir. O nedenle de borç verenlerin harcamalarında önemli bir azalma yaratmaz.
Görünen o ki kamu kesimi KDV ve ÖTV indirimleriyle karşılaşacağı gelir kaybını kısmen başka alanlardaki vergi artışlarıyla kısmen de kamu borçlanma miktarındaki artışla karşılayacak. Dolayısıyla KDV ve ÖTV indirimleri büyüme ve enflasyon üzerinde çok yüksek olmasa da artırıcı yönde etkiler yaratacak.
Asgari Ücret Artışının Etkisi
2019 yılında uygulanacak asgari ücretin net tutarı yüzde 26 oranında artış yapılarak 1.603 TL’den 2.020 TL’ye yükseltilmiş bulunuyor. Asgari ücrete gelen artışın ekonomik açıdan iki sonucu olabilir: (1) Ücretlerde ciddi bir artış ortaya çıkacağı için talepte artış olur ve bu büyümeyi canlandırabilir. (2) Söz konusu ücret artışının tetikleyeceği talep artışı enflasyonda artışa yol açabilir.
Ekonomiye etkilerini incelerken iki konuyu daha bir arada göz önünde bulundurmamız gerekir: (1) 2018 yılsonu itibarıyla enflasyon yüzde 20,3 olarak gerçekleştiğine göre ücret zammı alacak olan çalışanların satınalma gücü kaybı bir yıl boyunca yüzde 20,3 olmuştur. Bu durumda asgari ücretin yüzde 26 artmasının talep canlanmasına ve dolayısıyla büyümeye ve enflasyona etkisi yalnızca aradaki 6 puanlık fark kadar olacaktır. (2) Asgari ücret artışı işten çıkarmaları ister istemez tetikleyecektir. İşten çıkarmalar, 6 puan dolayında olacağını tahmin ettiğimiz, talep artışını azalma yönünde etkileyecektir.
Özetle söylemek gerekirse asgari ücretin büyümeye olumlu, enflasyona olumsuz etkisinin boyutunu işten çıkarmaların oranı belirleyecektir.