Unilever’den Korona sonrası dönemde sosyal eşitsizlikler ve iklim için birlikte hareket etme çağrısı
Sürdürülebilir Yaşam Planının 10. Yılında sürdürülebilirlik taahhüdünü güçlendiren Unilever, sosyal eşitsizlik ve iklim kriziyle mücadelede birlikte hareket etme çağrısını tekrarladı. Unilever Dünya Başkanı Alan Jope, “İklim eylemini askıya alamayız. Yoksulluk içinde yaşayan insanlara beklemelerini söyleyemeyiz. Şirketler, hükümetler, sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, araştırmacılar ve bilim insanları, hepimiz bir araya gelmeli; insanlara ve gezegene yararlı olmak için kararlı ve kesin adımlar atmaya hazırlanmalıyız” dedi.
İklim krizi, salgınlar gibi olguların bundan sonraki dönemin yeni normali olacağını öngören şirket, 130 yıllık geçmişi boyunca olduğu gibi tüketicilerin temel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik sorumluluğunun farkında olarak, üretmeye ve toplumsal kalkınmaya fayda sunmaya devam ediyor. Türkiye’de bu konuda öncü rol üstlenen şirketin etki ajandasının odağında; kadının güçlenmesi, gençlerin güçlenmesi ve döngüsel ekonominin geliştirilmesi konuları yer alıyor.
Doğal bir felakette, hızlı yayılan bir salgında, ağır bir ekonomik krizin yol açtığı yoksulluk veya savaş sonrasında her zaman birinci öncelik, gıda ve hijyene erişim olur. Dünyanın önde gelen hızlı tüketim şirketlerinden Unilever de 130 yıllık tarihi boyunca bu ihtiyacın karşılanmasına katkıda bulundu.
Sürdürülebilir kalkınma, iklim krizi, gıdaya erişim, hijyen, sağlık ve esenlik, sürdürülebilir tarım, sosyal eşitsizliklerle mücadele etme gibi konularda geniş birikim ve tecrübeye sahip olan şirket, daha önce olduğu gibi bugün de yaşanan krizin ardından, yaşamı inşa etmek için üzerine düşen sorumluluğu almaya hazır olduğunu vurguluyor.
Salgın, sosyal eşitsizlik ve iklim krizinin yarattığı tabloyu daha da ağırlaştırdı
2010 yılında, daha sürdürülebilir yaşam için değişim yaratmak hedefiyle yola çıkan ve Sürdürülebilir Yaşam Planı’nı yayımlayan şirket, bu planın 10. Yılında, 8 milyar insan için sürdürülebilir bir yaşam alanı sağlama konusundaki kararlılığını pekiştirdi. Unilever Covid-19’un ardından toplumsal eşitsizlik ve iklim krizlerinin ihmal edilmemesini sağlamak için birlikte hareket etme çağrısında bulundu.
Unilever Dünya Başkanı Alan Jope şunları kaydetti: “Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı işimiz için yeni çığır açan bir yaklaşım oldu. Bazı hedeflere ulaştık, bazılarını yakalayamadık. Şu an bulunduğumuz yere ulaşmak için muazzam bir yaratıcılık, özveri ve iş birliği sergiledik. Ancak daha yapılacak çok şey var. Gezegendeki baskılar gittikçe kötüleşiyor ve sosyal eşitsizlik kritik bir noktaya ulaştı. Korona sonrası dönem için şirketler, hükümetler, sivil toplum örgütleri, akademisyenler, araştırmacılar ve bilim insanları, hepimiz bir araya gelmeliyiz. İklim eylemini askıya alamayız.
Yoksulluk içinde yaşayan insanlara beklemelerini söyleyemeyiz. 2020, ekonominin yeniden rayına girmesi için kamunun önemli miktarda para harcayacağı bir yıl olacak. Ancak ekonomiyi ‘normale’ döndürmeye çalışmamalıyız. Bunun yerine, öncekinden daha güçlü ve daha dayanıklı olmalı; insanlara ve gezegene yararlı olmak için kararlı ve kesin adımlar atmaya hazırlanmalıyız.”
Mustafa Seçkin: “Sorumluluk almaya hazırız”
Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı’nın 10’uncu yılında Türkiye’de kaydedilen ilerlemeye ilişkin Unilever Türkiye ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Seçkin, “Unilever’in 19. yüzyıldan beri süregelen beslenme ve hijyen konusundaki tarihsel mirası, Sürdürülebilir Yaşam Planı’na yön verdiği gibi, şu an içinde bulunduğumuz kriz döneminde de sonraki dönemlerde de bize yol göstermeye devam edecek. Daha önce olduğu gibi bugün de yaşadığımız krizin ardından yaşamı inşa etmek için üzerimize düşen sorumluluğu almaya hazırız. Türkiye’de 5.000’i aşkın çalışana ve 7 fabrikaya sahip, ekonominin önemli bir oyuncusu olarak bu sorumluluğu derinlemesine hissediyoruz” diye konuştu.
Unilever, Türkiye’ye değer katıyor
10 yıl önce sürdürülebilirlik konusu henüz Türkiye’de gündemde değilken, Unilever bu konunun politika öncülüğünü yaptı. Sürdürülebilirlik konusunda sektörünü değiştiren ve dönüşüme öncülük eden Unilever Türkiye’nin etki ajandasının odağında; kadının güçlenmesi, gençlerin güçlenmesi ve döngüsel ekonominin geliştirilmesi konuları yer alıyor.
Şirket, Türkiye’de 1 milyon kadının ve 1 milyon gencin güçlenmesi için bugüne kadar güçlü adımlar attı. Bu kapsamda, Unilever Türkiye dünya ortalamasının da ötesine geçerek yönetim ekibinde kadın yönetici oranını yüzde 52’ye çıkardı. Kadınların iş hayatına katılımını artıracak, daha üst pozisyonlara gelmelerini destekleyecek uygulamaların küçük ölçekli işletmelerde de yaygınlaşması için Türkiye’de bir ilk olan Birlikte Güçlüyüz Platformu’nu kurdu. En büyük etki alanlarından biri olan reklamlarda toplumsal cinsiyet eşitliğinin gözetilmesi ile TV program içeriklerinde kadına ve çocuğa şiddete yönelik içeriklerin, sosyal medyada ise siber zorbalığın engellenmesine yönelik çalışmalar yaptı. Unilever Türkiye’nin destekçilerinden biri olduğu Unstereotype Alliance Türkiye; UN Women, Reklamverenler Derneği, Reklamcılar Derneği iş birliğiyle 14 şirket ve 12 destekçiyi aynı çatı altında buluşturdu.
Genç işsizliği konusunda çözüm yaratmak için gençlerin iş hayatına katılım ve tutunmalarını sağlayacak temel yetkinliklerini geliştirmeye destek olan Unilever’in liderliğiyle Embark Projesi kapsamında 300’den fazla Suriyeli ve Türkiyeli gençten oluşan bir network kuruldu. Bu projede bir yeniliğe imza atarak, Suriyeli gençler Unilever Türkiye’de direktör olarak çalışan 13 lidere tersine mentörlük yaptı. Ayrıca 10 Suriyeli ve 10 Türkiyeli genç birbirleriyle online olarak akran mentörlüğü gerçekleştirdi.
Unilever Türkiye’nin bir diğer odak noktası ise döngüsel ekonominin geliştirilmesi oldu. Bu alanda hem yeniliklerin hem dönüşümün bir parçası olan şirket, farklı kurumlarla iş birliğine giderek döngüsel ekonominin geliştirilmesi başta olmak üzere birçok alanda değişimi inşa ediyor. Türkiye’de ‘dünyanın ilk geri dönüştürülebilir çorba ambalajını’ üretmeyi başaran şirket, sahip olduğu uluslararası uzmanlık ve ilişkilerle, Türkiye’de yeni ve modern bir geri dönüştürülmüş plastik işleme (PCR) tesisinin sıfırdan kurulmasına katkı sundu.
Unilever ayrıca, plastiğin atık olarak çevreye bırakılmaması için gerekli iş birliği adımlarını atarak; SKD, Global Compact, TÜSİAD İş Dünyası İçin Plastik Girişimi’nin ilk imzacılarından birisi oldu.
10 Yılda Unilever Türkiye’den 10 İlk
Hedeflediği etkiyi gerçekleştirmek için hem kendini hem de tedarikçileri ve tüketicileri başta olmak üzere çoklu paydaş ağını değişimin bir parçası haline getirmek için emek harcayan Unilever Türkiye, sürdürülebilirlik alanında 10 yılda birçok ‘ilk’e imza attı.
2009 yılında Unilever Türkiye, çevre dostu Yeşil Merkez Ofisi ile Türkiye’de ilk ‘Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik (LEED)’ sertifikası alan proje oldu. Konya’daki Ev ve Kişisel Bakım Ürünleri Fabrikası ve binaları da Türkiye’de hızlı tüketim ürünleri sektöründeki ilk LEED Platinum sertifikalı ve ilk DNV-Yeşil Sürdürülebilir Tahvil sertifikalı fabrika olarak tescillendi. Ayrıca, 2013 yılında açılan Unilever Algida Konya Dondurma Fabrikası da LEED yeşil bina sertifikasını alan dünyadaki ilk dondurma fabrikasıdır.
‘Domestos Okul Programı’, devlet okullarında hijyen standartlarının sürdürülebilir şekilde geliştirilmesi amacıyla 4,5 milyon çocuğa çeşitli eğitimler ve ürünlerle ulaşan ilk geniş kapsamlı proje oldu.
Türkiye, Lipton çayın hem üretilip hem tüketildiği ilk ve tek Yağmur Ormanları Birliği Sertifikası alan ülke oldu. Lipton Sürdürülebilir Çay Tarımı Projesi kapsamında 2011 yılından beri her sene 36.400 kişiye toplamda 100.000 saat eğitim verildi. Rize’nin ilk biyolojik arıtma yapan Atık Su Arıtma Tesisi ve ilk Toprak Analiz Laboratuvarı kuruldu. ‘Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM)’ ile Karadeniz bölgesindeki ilk KETEM Gezici Sağlık Aracı hayata geçirildi; 11 ilçede, 300 köye ulaşılarak yaklaşık 18 bin kadına ücretsiz kanser taraması yapıldı.
2013’ten beri hızlı tüketim ürünleri sektöründe bir ilk olarak, Türkiye’deki 7 fabrikamız ve 2015 yılından beri depo, dağıtım merkezleri ve ofislerimiz de ‘çöplüğe sıfır atık’ statüsünde çalışıyor.
2016 yılında UFS, ilk ‘Online Gıda Güvenliği Programı’nı, Türkiye Gıda Güvenliği Derneği ile başlattı ve gıda hizmetleri pazarında 50.000’den fazla mutfak personeline ulaşıldı.
2017 yılında 31 şirketi bir araya getirerek; kadınların iş hayatına katılımını artıracak, daha üst pozisyonlara gelmelerini destekleyecek uygulamaların küçük ölçekli işletmelerde de yaygınlaşması için Türkiye’de türünün ilki olan Birlikte Güçlüyüz platformu kuruldu.
2018 yılında Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Merkezi ile gençler için ilk Türkçe Sürdürülebilir Kalkınma Sertifikalı online eğitim programı gerçekleştirildi.
2019 yılında Türkiye’de dünyanın ilk geri dönüştürülebilir çorba ambalajı üretildi.
Unilever Türkiye’nin 7 üretim tesisinin yanı sıra Merkez ve Sarıgazi ofislerinde kullanılan elektrik enerjisi de 2019 itibarıyla IREC sertifikalı olarak yenilebilir kaynaklardan gelen enerjiden sağlanıyor.
Unilever Türkiye olarak ilk defa, yeni ve modern bir geri dönüştürülmüş plastik işleme (PCR) tesisinin sıfırdan kurulmasına teknik destek ve danışmanlık katkısı sunduk.