Mahfi Eğilmez – 16.11.2013
Bankaların bir yıllık mevduata verdiği yüzde 10 dolayındaki faiz nominal (görünürdeki, üstünde yazılı olan) faizdir. Nominal faizden Türkiye’de yıllık olarak yatırılan mevduatta TL kazançları üzerinden yüzde 12 gelir vergisi kesintisi (stopaj) yapılır. Bu durumda kişinin eline geçecek faiz yüzde 8,8’e iner. Buna da net nominal faiz denir. Yani yılbaşında bankaya 100 TL yatıran bir kişi yılsonunda parasını 108,8 TL olarak geri alacak demektir.
Reel faiz, nominal faizden enflasyonun arındırılmasıyla bulunan faizdir. Şöyle bir formülle hesaplanır: Reel faiz = (1 + nominal faiz) / (1 + beklenen enflasyon) – 1. Buradan çıkan sonucu 100 ile çarparsak reel faizi yüzde cinsinden görmüş oluruz. Yukarıdaki örnekten gidersek, o yıl gerçekleşen enflasyon yüzde 7,5 ise, bu kişinin elde ettiği reel faiz yüzde 1,2 dolayında çıkacak demektir. Beklenen enflasyonun gerçekleşme sonucuna göre bu faiz sıfırdan büyük çıkabileceği gibi sıfır ya da sıfırdan küçük de çıkabilir.
Aşağıdaki tablo, 15 Kasım 2012’de (yani tam bir yıl önce) 100 TL’sini bir yıl vadeyle ve yüzde 10 nominal faiz üzerinden bankaya yatıran bir Türk ile aynı tarihte 55,6 dolarını getirip 1,80 TL’lik kurdan bozdurup elde ettiği 100 TL’yi aynı faizle bankaya yatıran Amerikalının durumunu karşılaştırmalı olarak ortaya koymayı amaçlıyor.
Türk yatırımcı (TL)
|
ABD’li yatırımcı (USD)
|
|
Tutar
|
100 TL
|
55,6 USD
|
15.11.2012 USD kuru
|
1,80
|
1,80
|
Mevduat olarak yatırılan tutar
|
100 TL
|
100 TL
|
Nominal faiz (%)
|
10
|
10
|
GV Stopajı (% 12)
|
1,2 TL
|
1,2 TL
|
Net nominal faiz geliri
|
8,8 TL
|
8,8 TL
|
Anapara + faiz geliri
|
108,8 TL
|
108,8 TL
|
15.11.2013 USD kuru
|
2,03
|
2,03
|
Anapara + faiz
|
108,8 TL
|
53,6 USD
|
Enflasyon (%)
|
7,5
|
1,5
|
Reel faiz
|
1,2
|
7,2
|
Türk de Amerikalı da bir yılın sonunda 10 TL faiz elde etmiş olacak. Bu faiz gelirinden yüzde 12 gelir vergisi kesilecek ve her ikisinin de eline 8,8 TL faiz geliri geçecek. Her ikisinin de o aşamada parasını çektiğini düşünelim. İkisinin de elinde toplam 108,8 TL olacak demektir. Amerikalının aynı gün parasını 2,03 TL’lik kurdan dolara çevirdiğini ve eline geçen 53,6 dolarla ülkesine döndüğünü düşünelim. Türkiye’de enflasyon yüzde 7,5 olduğu için Türk’ün bu işlemden elde ettiği reel faiz yüzde 1,2’te olmuştur. ABD’de enflasyon yüzde 1,5 olduğu için Amerikalının elde ettiği reel faiz ise yüzde 7,2 olarak gerçekleşmiştir. Buna karşılık kurda TL aleyhine değişim olduğu için faizden kazandığını fazlasıyla kurdan kaybetmiş ve bu yatırımdan zarar etmiştir.
Kurların bu şekilde seyretmesi Türkiye’ye kredi, tahvil alımı veya mevduat biçiminde gelen yatırımları düşüren en önemli gelişmedir. Bu örneğimizde eğer kurlar sabit kalmış olsaydı o zaman Amerikalı yatırımcı yüzde 7,2 gibi yüksek bir reel faiz elde etmiş, TL değer kaybetmiş olsaydı karını katlamış olacaktı. Kurlarda yaşanan bu tür değişimler yabancı kaynak girişinin önündeki en önemli engeli oluşturuyor. Bu, sıcak parayı denetlemek için iyi, dış finansman ihtiyacını karşılamak için kötü bir durumu ifade ediyor. Merkez bankalarının kurlardaki oynaklıktan rahatsız olmasının temel nedenlerinden birisi budur.