Dünya Bankası, ‘’Türkiye’nin Deneyimleri: Entegrasyon, Kapsama ve Kurumlar’’ başlıklı yeni bir rapor yayınladı.
“Türkiye’nin Deneyimleri: Entegrasyon, Kapsama ve Kurumlar” başlıklı yeni bir Dünya Bankası raporuna göre, geçtiğimiz on yıllarda kaydedilen istikrarlı büyüme Türkiye’yi yüksek gelirli bir ülke olmanın eşiğine getirdi, refahın toplumdaki gelir grupları arasında geniş bir şekilde paylaşılmasını sağladı ve orta sınıfın büyüklüğü iki kat arttı. Ancak halen aşılmayı beklenen zorluklar da mevcut. Raporda Türkiye’nin alt-orta gelirden üst-orta gelir statüsüne geçişteki deneyimleri inceleniyor ve nelerin işe yaradığı ve nelerin değiştirilmesi gerektiği ele alınıyor.
Raporun tanıtımı amacıyla bugün düzenlenen etkinlik vesilesiyle, Dünya Bankası Avrupa ve Orta Asya’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı Laura Tuck şunları kaydetti: “Gelişen piyasaların yükselişi küresel kalkınma manzarasını değiştiriyor. Birçok gelişmekte olan ülke için, kalkınma ile ilgili en anlamlı dersler Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’nın sanayileşmiş ülkelerinden değil, yüksek gelir statüsüne erişme yolunda büyük mesafe kat eden yükselen piyasa ekonomilerinden geliyor.”
Tuck sözlerine şöyle devam etti, “Yükselen piyasaların küresel ekonomideki artan rollerinin bir yansıması olarak, gelişmekte olan ülkelerin politika yapıcıları ile benzer zorluklar ile karşı karşıya olan muadilleri arasında deneyim paylaşımı konusuna olan ilgi de giderek artmaktadır. Kişi başına geliri yaklaşık 10.500 ABD$ olan Türkiye eğer geçmişteki büyüme oranlarını devam ettirebilirse, sadece birkaç yıl sonra yüksek gelirli bir ülke haline gelebilir. OECD’ye göre, Türkiye 2060 yılına kadar dünyadaki 12. büyük ekonomi haline gelecek. Türkiye’nin ekonomik yükselişi dikkat çekmiştir ve bu kitap bu başarının nasıl elde edildiğini incelemekte ve başka ülkelerin bundan ne gibi dersler çıkarabileceğini ortaya koymaktadır.”
Rapor, Türkiye’nin son otuz yıllık dönemdeki ekonomik kalkınmasına ki merkezi temanın damgasını vurduğunu ortaya koyuyor: entegrasyon ve kapsama.
Rapora göre, Türkiye’nin ekonomik entegrasyonu –hem ülkenin küresel piyasalar ile entegrasyonu hem de Türkiye ekonomisi içerisinde daha ileri ve daha geri kalmış bölgelerin entegrasyonu anlamında—ekonomik ilerlemenin sürükleyici etkenlerinden birisi olmuştur. Ayrıca, Türkiye on yıl kadar önce yaşadığı derin finansal krizin sunduğu fırsattan yararlanarak bankacılık sisteminde ve kamu maliyesinde reform yapmış ve kamu harcamalarının borç servisinden kamu hizmetine aktarılmasına olanak tanımıştır. Ayrıca, ekonomik ilerleme sosyal açıdan kapsayıcı olmuş, yoksulluk yarıdan daha fazla azalmış ve kaliteli sağlık, eğitim ve belediye hizmetlerine erişim artmıştır.
Bununla birlikte, şimdiye kadar kaydettiği çarpıcı başarılara rağmen Türkiye yüksek gelirli bir ekonominin kurumsal ön koşullarını henüz oluşturamamıştır. Daha az korunaklı bir küresel ekonomik bağlamda, reform çabalarını gevşeten ülkeler “orta gelir tuzağı” riski ile karşı karşıyadırlar. Türkiye’nin yüksek gelire geçiş sürecini tamamlayabilmesi için, hukukun üstünlüğü, kamu hesap verebilirliği, şeffaflık, girişimcilik ve yenilikçilik iklimi gibi alanlarda iyileştirmeler yapması gerekmektedir.
Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü ve raporun başyazarı Martin Raiser konu ile ilgili olarak şunları kaydetti, “Türkiye yüksek gelirli bir ekonomiye giden yolda birden fazla geçiş süreci yaşamaktadır ve bunlardan bazıları diğerlerine göre daha fazla ilerlemiş durumdadır. Türkiye’nin deneyimlerinin yüksek gelir statüsüne ulaşmayı amaçlayan diğer yükselen piyasalardaki politika yapıcılara ilham vermesini umuyoruz. Ayrıca, Türkiye’nin başarılarının ve önündeki zorlukların bir bilançosunun çıkarıldığı bu kitabın da Türkiye’deki politika yapıcılara kendi reform çabalarını yeniden hızlandırarak ülkelerini ileri yüksek gelirli ekonomilerin sıralarına yükseltmeleri için ilham vermesini umuyoruz. Bu Türkiye’nin kalkınma deneyimlerinden çıkarılacak dersleri diğer ülkeler için çok daha ikna edici kılacaktır.”