Sera gazı emisyonunda, karbon salınımında tarihi sorumluğu oldukça kabarık olan gelişmiş ekonomiler ile, mukayese edilemeyecek kadar düşük sorumluluğa sahip gelişmekte olan ekonomiler arasında dünyanın geleceği için kalıcı ve sürdürülebilir iklim kararlarının alınmasına gayret sarf edilen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28) Dubai’de başladı. 3 yıldır (COP26, COP27 ve COP28) en fazla üzerinde durulan konu, dünya ekonomisinin önde gelen 40 ülkesinde ‘temiz enerji’ ve ‘yeşil dönüşüm’e yönelik, ‘sürdürülebilir çevre’ye yönelik zorunlu yatırımların nasıl finanse edileceği. Gelişmekte olan ekonomilerde yapılması elzem olan 8 trilyon dolarlık yatırımın sadece 1 trilyon dolarlık bölümüne gelişmiş ülkelerin finansman desteği sözü oldu.
7 trilyon dolarlık kalan finansman ihtiyacının nasıl karşılanacağı, tüm çok taraflı ve bölgesel uluslararası kalkınma bankalarının ortak katılımları ile küresel bir fon oluşturulup oluşturulamayacağı, hatta, etki boyutları giderek ağırlaşan küresel iklim krizini durdurmak için bir ‘İklim Marshall Planı’ oluşturmanın mümkün olup olmadığı masada. Bu noktada, Türkiye’nin iklim krizi ile mücadele en somut adımları atan, ‘temiz ve yenilenebilir enerji’de önemli bir iddia ortaya koyan bir ülke olduğunu bir kez daha dünya kamuoyuna hatırlatmak üzere, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın COP28’in açılışına katılması çok değerliydi. Emine Erdoğan Hanımefendi’nin ‘sıfır atık’ projesine küresel liderlik etmesi doğrultusunda, BM’nin iklim elçisi gençlerle bir araya gelmesi önemliydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sera gazı emisyonunda Ülkemizin tarihi sorumluluğu yüzde 1’in altında olmasına rağmen, kendi imkanlarımızı kullanarak çok önemli adımlar attığımızı hatırlattı.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!