Türkiye’de Uygulanan Ekonomi Politikası Başarılı mı?

Ekonomi politikasının iki temel alt politikası var: Para politikası ve maliye politikası. Her ikisinin de alt politikaları var. Para politikasının alt politikaları açık piyasa işlemleri, faiz politikası ve zorunlu karşılıklar, maliye politikasının alt politikaları ise vergi, harcamalar, borçlanma, teşvikler, destekleme, dışticaret başlıkları altında toplanıyor. Bu alt politikalar aynı zamanda asıl politikayı hedefine ulaştırmak için kullanılan araçları oluşturuyor.

Para Politikasının Başarısının Ölçülmesi
Ekonomi politikasını ve onun araçlarını birçok amaca ulaşmak için kullanmak mümkün. Buna karşılık TCMB’nin yasasında yer alan “TCMB’nin temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır” ifadesinden hareketle Türkiye’de para politikasının amacının fiyat istikrarını sağlamak olduğunu öne sürebiliriz. Merkez Bankası bu amaca ulaşabilmek için “enflasyon hedeflemesi” denilen bir yöntemi uygulamaktadır. Bu yöntemde hükümetle ortak bir yılsonu enflasyon hedefi belirlenmekte ve Merkez Bankası para politikası araçlarını bu hedefe ulaşmak için kullanmaktadır. Bu durumda para politikasının başarılı olup olmadığını ölçmek için bu hedefle gerçekleşen enflasyon arasındaki ilişkiye bakmamız gerekir.

Merkez Bankası’nın enflasyon hedefiyle yılsonu enflasyon gerçekleşmelerini birlikte ele almayı amaçlayan aşağıdaki grafik TCMB ve TÜİK verilerinden yararlanılarak tarafımdan hazırlandı.

Grafik bize 2009 ve 2010 yıllarında küresel krizin yarattığı çöküşün etkisiyle ortaya çıkan geçici bir başarı dışında para politikasının başarısız olduğunu açık biçimde gösteriyor.

Maliye Politikasının Başarısının Ölçülmesi
Maliye politikasının başarı kıstası olarak elimizde para politikasındaki gibi yasal bir tanım bulunmuyor. Bununla birlikte maliye politikasının başarısını bütçe açıklarıyla ölçmemizin en doğru yol olduğunu düşünüyorum.

Burada iki farklı grafik sunacağım. Hazine ve Maliye Bakanlığı Bütçe Uygulama Sonuçları istatistiklerinden yararlanarak hazırladığım aşağıdaki ilk grafik 2000’den 2018 sonuna kadar bütçe dengesindeki gelişimi gösteriyor.

Bu grafik bize bütçe dengesinin 2001 krizi sonrasında oldukça ciddi bir görünüm sergilediğini ve açığın düşük düzeylerde tutulduğunu yani maliye politikasının başarılı olduğunu anlatıyor.

Buna karşılık bu başarıdan tek seferlik gelirlerin (varlık barışı, vergi affı, bedelli askerlik, imar affı gibi uygulamalarla sağlanan gelirlerin) çok önemli katkısı olduğunu biliyoruz. Bu tür uygulamalarla gelirlerin artırılması sağlandı ve bütçe açıklarının büyümesi engellendi.

Acaba tek seferlik gelirleri dışarıda tutarak duruma bakarsak karşımıza nasıl bir sonuç çıkar? Burada yapmamız gereken karşılaştırma sürekli gelirleri ifade eden vergi gelirleriyle faiz dışı giderleri karşılaştırmaktır. Bunu yaptığımızda bütçenin normal gelirleriyle bütçenin faiz dışı harcamalarının yüzde kaçını finanse edebildiğimizi görmüş oluruz.

Aşağıdaki grafik bu amaçla Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçe uygulama sonuçları istatistiklerinden yararlanılarak tarafımdan hazırlanmıştır.

Grafik bize 2015’de vergi gelirleriyle faiz dışı giderlerin yüzde 90’ını karşılayan sistemin zaman ilerledikçe bu yeteneğini yitirdiğini 219 yılının ilk çeyreğinde bu oranın yüzde 70’in altına gerilediğini gösteriyor. Üstelik 2019 yılının ilk çeyreğinde TCMB’nin 33 milyar TL’lik kâr payı da öne çekilerek tahsil edilmiş ve bu miktarların içine girmiş bulunuyor.

Sonuç
Sonuç olarak para politikasının, fiyat istikrarını sağlama hedefini hiç tutturamadığını, maliye politikasının ise bütçe açığını düşük düzeyde tutma işlevini uzunca bir süre yerine getirdiğini, son dönemde bu görevi yerine getirmekte zorlanmaya başladığını ve önümüzdeki dönemde vergi artırımları ve/veya harcama kısıntılarına gidilmeden bütçe dengesindeki bozulmanın giderilmesinin pek mümkün görünmediğini söylememiz mümkündür.

Geçmişten ayırarak baktığımızda bugünkü görünüm ekonomi politikasının her iki alt politika uygulaması açısından da başarısız bir yıl içinde olduğumuzu ortaya koyuyor.