Enerji sektöründe, 2021’de sürdürülebilirlik odaklı bir büyüme hedefleniliyor
EY (Ernst & Young) Türkiye Şirket Ortağı ve Enerji Sektörü Lideri Erkan Baykuş, Türkiye enerji sektöründe 2020 yılında yaşanan gelişmeleri ve sektörün gelecek dönem için barındırdığı fırsat ve riskleri değerlendirdi. Baykuş, “2020 içerisinde yeni yatırımların tamamına yakını yenilenebilir enerji kaynaklı olarak gerçekleşti. 2021’de de elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını artırmaya yönelik politikaların devam edeceği öngörülebilir” dedi
Uluslararası danışmanlık ve denetim şirketi EY (Ernst & Young) Türkiye’nin Şirket Ortağı ve Enerji Sektörü Lideri Erkan Baykuş, Türkiye enerji sektöründe 2020 yılında yaşanan gelişmeleri ve sektörün gelecek dönem için barındırdığı fırsat ve riskleri değerlendirdi.
2020’de yaklaşık 2 milyar dolar yatırım yapıldı
2020 içerisinde yeni yatırımların tamamına yakınının yenilenebilir enerji kaynaklı olduğunu belirten Erkan Baykuş, bu yatırımların %48.5’unun hidroelektrik, %25.3’ünün rüzgar, %15.7’sinin güneş, %7.6’sının biyokütle ve %2.2’sinin jeotermal kaynaklı santraller olduğunu ifade etti. Baykuş konu ile ilgili şunları söyledi: “Doğalgaz, linyit ve ithal kömür yakıtlı santrallerde ise kapasite daralması oldu ve bazı santraller devre dışı kaldı. 2020 yılında kurulu güce eklenen 2900 MW yatırım yenilenebilir enerji santrallerinden geldi ve toplam yatırım 4 milyar doların üzerinde gerçekleşti. Bu santrallerin yapımına önceki yıllarda başlandığı ve dolayısıyla harcamaların yıllara yaygın olarak oluştuğu düşünüldüğünde, 2020 yılına isabet eden toplam yatırım miktarının yaklaşık 1,8-2 milyar dolar civarında olduğunu söyleyebiliriz.”
Kurulu gücün 2021’de 96.000 MW’ye çıkması bekleniyor
Türkiye’de kurulu gücün 2019 boyunca yaşanan %3.1 kapasite artışıyla Aralık 2019 sonu itibariyle 91.270 MW’a ulaştığını ifade eden Baykuş, “Pandemi ve diğer olumsuz yatırım koşullarına rağmen kurulu güç 2020 yılının ilk 10 ayı sonunda geçen yıla oranla yine %3 civarında büyüyerek yaklaşık 94.000 MW’ye yükseldi. 2021 yılında tamamlanması beklenen projelerle birlikte kurulu gücün 2021 sonunda 96.000 MW’a çıkacağını düşünebiliriz. 2019 ile 2020 yılları karşılaştırıldığında, Türkiye’nin toplam kurulu gücünden 357 MW termik kaynak azaldı, buna karşın kurulu güce 2.227 MW yenilenebilir kaynak eklendi. Bu durum yenilenebilir enerji kaynaklarına verilen önemin artarak devam ettiğini gösteriyor” dedi.
Fosil yakıt payının azaltılması gerekiyor
2020’de Türkiye enerji sektöründe dünyaya paralel olarak pandeminin doğrudan ve dolaylı etkileri sebebiyle operasyonel süreklilik, nakit yönetimi, iş sürekliliği planlaması, dijital dönüşüm, uzaktan çalışma ve eğitim gibi konuların gündemde olduğunu hatırlanan Baykuş, “Ülkemizde fosil yakıtların gerek birincil enerji arzındaki önde gelen payının, gerekse elektrik üretimindeki yüksek oranlarının azaltılması gerekiyor. Bu doğrultuda 2021’de de elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını artırmaya yönelik politikaların devam edeceği öngörülebilir” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye Enerji Sektörünün Fırsat ve Riskleri
Baykuş, 2021’de Türkiye enerji sektörünü bekleyen fırsat ve risklerle ilgili şunları söyledi:
2020’de ülkemizin enerji ithalat faturasının 30 milyar dolar düzeyinde olacağı hesaplanabilir. 2019 verileri esas alındığında, ülkemizde doğalgaz toplam tüketiminde konut ve işyerinin payı %42, sanayinin payı %27’dir. Senelik yaklaşık 40 milyar m³ doğalgaz tüketiminin tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ikame etme imkânı olmadığı için Karadeniz ve Akdeniz’de gaz aramaları, sondaj faaliyetleri ve keşfedilen gazın üretimi hayati önem taşıyor.
(Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı) YEKA’larla başlayan yenilenebilir enerji dönüşümünde yerli AR-GE ve yerli kaynaklarla üretilen güneş paneli ve rüzgâr türbini fabrikaları ve bunu takip edecek mini YEKA yatırımları 2021 ve sonrasında da yenilenebilir enerji yatırımlarında yerli teknolojilerin payının artmasını sağlayacaktır. Karbon salınımın kısıtlanması amacıyla yenilenebilir teknoloji yatırımlarının sürdürülebilirlik kriterlerine endeksli uzun vadeli ve düşük faizli yeşil sendikasyon kredileri ile finanse edilecek olması da önemli bir fırsat oluşturuyor.
2021’de sektörün sorunlarının başında termal kaynaklı santraller geliyor. İşletmedeki yerli linyit santrallarının büyük bölümü, yetersiz rezervler, geciken rehabilitasyon yatırımları nedeniyle ekonomik ömürlerinin sonuna yaklaşmaları ve emisyon sınırlarına uyma konusundaki problemleri sebebiyle zorluk çekiyorlar. Emisyon mevzuatlarını karşılayamayan yerli linyit santrallerinin, baca filtresi, baca gazı arıtma (de-sülfürizasyon, azot oksit giderme), atık su arıtma, atık kül-cüruf-alçı taşı depolama alanı vb. yatırımlarını acilen tamamlamaları gerekiyor.
Termal kaynaklı santrallerde bu sorunlar yaşanırken bir kısmı 2021 sonrasında YEKDEM desteklerinin dışında kalacak olan yenilenebilir enerji santrallerinin gün içi piyasasında elektrik sattıklarında sorunlar yaşaması olasıdır. Yapım aşamasındaki yenilenebilir kaynaklı santrallerinin ise 2021’de lojistik ve tedarik zincirlerindeki kırılmalar vb. problemlerle karşılaşmaları bir risk olarak karşımıza çıkıyor. Mobilitenin kısıtlanması, yedek parça tedarikinde gecikmeler yaşanması ve iş güvenliği tedbirlerinin sıkılaştırılması sebebiyle devreye alma safhalarında aksaklıkların yaşandığı biliniyor. Bu ve diğer sebeplerle devreye girmeleri geciken ve YEKDEM teşviklerinden yararlanamama riskleri olan özellikle küçük yenilenebilir enerji yatırımlarına destek olunmasının önemli olacağını düşünüyoruz.