Geçtiğimiz hafta gecikmeli olarak gelen 2023 verisine göre yüzde 4,5 düzeyinde büyüyen ekonomi, kişi başı 13 bin 110 dolarlık bir milli gelir kaydetti.
Böylece 2013 yılındaki 12 bin 600 doların da üzerine çıkılarak, bir rekora gidilmiş oldu. Ancak ne yazık ki bu artış, ülkemizdeki geniş halk kesimleri tarafından hissedilemediği gibi haziran ayından bu yana para politikasındaki agresif sıkılaşmaya karşın (politika faizinde yüzde 36,5 artış) bugün açıklanacak şubat ayı verisinde de görüleceği üzere halen yüksek seviyelerde giden bir enflasyon mevcut.
Seçim sonrası ortaya atılan senaryolarda hane halkı tüketimini kısmaya yönelik kredi kartı önlemleri ve ilave servet vergisi söylemleri sosyal ve yapısal gerekçelerle bozulan gelir dağılımındaki adaleti düzeltmeye muktedir değildir.
Nedenlerine gelecek olursam; kredi kartı sınırlaması senaryosu beklentiler üzerinden talebi daha da sıkı hale getirmekte ve bu da enflasyon tahmininin gerçekleşmesi noktasında sorun yaratmakta olduğu gibi aynı zamanda bankacılık kesiminin net komisyon gelirlerinde de düşüşle karlarının azalmasına neden olacak ve kayıt dışı harcamaların artış kaydetmesine yol açacaktır.
Servet üzerinden konulacak ilave vergilere gelince; vergi tahsilatının yüzde 65’lik kısmı harcamalar üzerinden tahsil edilen dolaylı vergilere dayalı. Ayrıca servet üzerinden tahsil edilen vergilerin toplam içindeki payı ise sadece yüzde 3 civarındadır.
Bu veri Türk halkının servetinin düşük olmasından ziyade vergiye konu rayiç bedel belirlenmesi noktasında sıkıntılar olduğunun yani tahsilatın sorunlu olduğunun göstergesi. Dolayısıyla belki bu tarz vergilerin oranının arttırılmasından çok tahsilinin sağlanabilmesi ve/veya para piyasası fonlarındaki stopaj gibi muafiyetlerin kaldırılması gündeme gelebilir.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!