Türkiye 1950-1960 arası, 1962- 1974 arası, 1983-1993 arası üç kez ‘üçüncü sınıf demokrasi’ ve ‘üçüncü sınıf ekonomi’ olmaktan kurtulmak adına, bölgesinde ve dünyada sözü geçen bir ülke olmak adına dönemin önde gelen siyasetçilerinin çabalarıyla önemli hamleler yapmaya gayret etti. Ambargo tehditlerine rağmen Kıbrıs konusundaki mücadelesinden, Avrasya’ya sahip çıkma mücadelesinden asla vazgeçmedi. Ne yazıktır ki, kimi Atlantik İttifakı ülkelerinin başkentlerine çöreklenmiş küresel ulusüstü yapıların Türkiye’deki uzantısı konumunda olan vesayet odaklarının tertiplediği farklı tarzda askeri darbeler ve ekonomimize doğrudan saldırılarla makus kaderini değiştiremedi. Ta ki, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın liderliğinde, AK Parti’nin 22 yıllık iktidarı başlayana kadar. 22 yıllık bir ekonomik ve siyasi reform süreci ile Avrasya’nın ‘oyun kurucu ülkesi’, Küresel Güney Ülkeleri’ne ilham ve heyecan veren bir ülke olduk.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın AK Parti 8. Olağan Büyük Kongresi’nde ‘Türkiye Yüzyılı’ Vizyonu doğrultusunda ana başlıklarını paylaştıkları yeni reform programı ise, dünyada 205 ülke arasında sadece 19 ülkenin başarabildiği 1 trilyon dolar ve üzerinde GSYH başarısını yakalamış olan Türkiye’nin, 2 trilyon doları geçebilmeyi başarmış 15. ülke olmasının rotasını temsil ediyor. Ekonomik dönüşüm, yeşil ve dijital dönüşüm, sosyal politikalar, yargı ve temel haklar, siyasi ve idari düzenlemeler olmak üzere 5 ‘temel sütun’ üzerine inşa edilen yeni reform programı, dünya ekonomisinde ‘süper lig’e yükselmiş olan Türkiye’nin ‘birinci sınıf demokrasi’ ve ‘birinci sınıf ekonomi’ olma imkan ve kabiliyetlerini perçinlemesi anlamına da gelmekte. Bu amaç doğrultusunda, güçlü, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümenin temellerini sağlamlaştıracak adımları atmayı kararlılıkla sürdürmekten de söz ediyoruz.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!