Mahfi Eğilmez – 06.04.2017
Stagflasyon Nedir?
Bir ekonomide enflasyon olgusu yaşanırken ekonomi büyümüyorsa o ekonomide stagflasyon (enflasyon içinde durgunluk) hali var demektir. Ekonomik krizlerin başa çıkılması zor olanlarından birisi budur. Eğer ekonomi enflasyon içinde büyümeye devam etse bir miktar büyümeden fedakarlık ederek enflasyonu düşürmek daha kolay olabilirdi. Oysa stagflasyonda bir yandan enflasyonla mücadele edecek bir yandan da ekonomiyi canlandıracak bir ekonomi politikası biçimlendirmek gerekir ki bu çok kolay bir iş değildir. Çünkü bu iki politika genelde birbiriyle çelişen politikalardır. Bu durumda iki hedefi de tutturamayacak bir politika arayışı içine girmektense bir seçim yaparak önceliği bu iki hedeften birisine vermek daha uygun olabilir.
Türkiye’nin İçinde Bulunduğu Durumun Tanımlanması
Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durum yüksek (ve yükselen) enflasyon içinde düşen büyüme durumudur. Ekonomi bir yandan yüksek enflasyon deneyimi yaşarken bir yandan da büyüyorsa bu durumu enflasyonlu büyüme olarak adlandırabiliriz. Burada sözünü ettiğimiz enflasyonun normal kabul edilen yüzde 2 -3 gibi bir oranın üzerinde olduğuna dikkat etmek gerekir. Enflasyon hem yüksek hem de artış halindeyse bu daha da sıkıntılı bir duruma işaret eder.
Türkiye’nin bugün karşı karşıya bulunduğu enflasyon yüzde 11,29 iken büyüme yüzde 2,9 düzeyindedir. 2015 yılında büyüme oranının yüzde 6,1 olduğu dikkate alınırsa büyümenin düşüşte olduğu dikkat çekiyor. Bu durumu aşağıdaki grafikte gösterelim.
Grafik bize Türkiye’de enflasyonun son iki yıldır oldukça yüksek seyrettiğini ve 2017’den başlayarak iki haneli bir düzeye çıktığını, buna karşılık büyümenin inişler çıkışlar yaşamakla birlikte 2016 yılında yüzde 5’lik potansiyel büyüme oranının altında kaldığını gösteriyor.
Hangi Ekonomi Politikası?
Türkiye’nin içinde bulunduğu durum, ekonomik kriz olarak tanımlanabilecek bir duruma işaret etmiyor. Buna karşılık yüksek enflasyon ve düşük büyüme ciddi bir sıkıntı işareti olarak kabul edilmeli. Bu durumu normale çevirmek yani düşük enflasyonla yüksek büyüme konumuna geçmek o kadar kolay değil. Bunun nedeni enflasyonla mücadelede izlenecek politikayla büyümeyi yükseltmek için uygulanacak ekonomi politikasının birbiriyle çelişkili sonuçlar doğuracak politikalar olmasıdır. Enflasyonla mücadelede uygulanacak maliye politikası harcamaların kısılmasını, teşviklerin ve desteklemelerin azaltılmasını, vergilerin artırılmasını gerektirir. Buna karşılık büyümeyi yükseltmeye yönelik bir maliye politikası uygulaması bunların tam tersinin yapılmasına dayanır. Enflasyonla mücadelede uygulanacak para politikası faizlerin artırılmasını, zorunlu karşılıkların yükseltilmesini ve likiditenin sıkılaştırılmasını gerektirir. Büyümeyi kollayacak para politikası uygulaması ise bunların tam tersine yönelmek durumundadır.
Ekonomi politikasında bu çelişkileri gidermenin imkânı olmadığına göre üç yoldan birisinin tercih edilmesi gerekiyor: (1) Büyümeyi artırıp enflasyonun yükselmesine göz yumulabilir. (2) Enflasyonu düşürüp büyümenin düşmesine aldırılmayabilir. (3) Her iki alanda da sıkı önlemler almak yerine ikisinin de mevcut durumunu korumak hedeflenebilir.
Türkiye, bugün enflasyonu düşürmekten çok büyümeyi yukarı yönlendirmeye odaklı bir ekonomi politikası izliyor. Maliye politikası alanında kamu harcamaları referandum nedeniyle iyice artırılmış, vergiler ise düşürülmüş, para politikası alanında ise faizler olabildiğince baskılanmış bulunuyor (Burada konu ettiğimiz faizlerin reel faizler olduğuna dikkat etmek gerekir.) Bu politikanın sonucu olarak da enflasyon yükseliyor.
Ekonomik denge bir kez elden kaçırılınca işin sonu daima kırk katır mı kırk satır mı tercihine gelip dayanır.