Mahfi Eğilmez – 11.09.2017
Türkiye’ye ihracat gelirleri, turizm gelirleri gibi kanallarla giren dövizler dışındaki döviz girişleri nereden kaynaklanıyor? Bu sorunun yanıtı doğrudan yabancı sermaye girişleri ve portföy yatırımı girişleri olarak verilebilir. Yılın ilk 6 ayı itibariyle doğrudan yabancı sermaye girişleri toplamı 4,9 milyar, portföy yatırımı girişleri toplamı da 17,6 milyar Dolar. Demek ki 2017 yılının ilk 6 ayında Türkiye’ye yatırım amacıyla gelen toplam 22,5 milyar Doların % 78’i sıcak para, yüzde 22’si ise doğrudan yatırım amacıyla gelmiş. Sıcak para niçin Türkiye’ye bu kadar hevesle geliyor? Bu soruyu yanıtlamaya çalışalım.
Sıcak para, tanımı gereği, yüksek getiriden yararlanmak üzere risk alarak gelen, risklerde artış hissettiği zaman kazancını alıp çıkan para olduğuna göre bu tanımın Türkiye’deki yansımasına bir bakalım.
2016 Sonu | Eylül 2017 | |
CDS Primi | 273 | 164 |
Gösterge Faiz (%) | 10,63 | 11,65 |
USD Kuru | 3,52 | 3,39 |
Tabloya göre yabancı yatırım fonu için 2017 yılında Türkiye’de ideal sayılacak bir durum ortaya çıkmış. Risk primi düşerken Dolar kuru da düşmüş ve buna karşılık faiz artmış. Amiyane deyimle tam anlamıyla çifte kaymaklı ekmek kadayıfı denilen durum oluşmuş. Dolayısıyla parasını Türkiye’ye getirip tahvil alan ya da TL mevduata yatıran yabancı, hem yüksek faizden hem de TL’nin değer kazanmasından çift taraflı kazanç elde etmiş.
Bunun nasıl olduğunu bir örnekle açıklayalım.
Diyelim ki yılbaşında kur 3,52 ve tahvil faizi yüzde 10 (net) iken bir Amerikalı yatırımcı Türkiye’ye 1 milyon Dolar getirip TL’ye çevirerek elde ettiği (1 milyon Dolar x 3,52 =) 3.520.000 TL’yi tahvile yatırmış olsun. Tahvil faizinin değişmediğini varsayalım. 10 Eylül 2017 itibariyle 250 günlük sürede bu paradan elde edeceği faiz (3.520.000 x 0,10) / 360 x 250 =) 244.444 TL olur. Anapara ve faiz toplamı (3.520.000 + 244.444 =) 3.764.444 TL eder. Bunu bugünkü kurla Dolara çevirirsek (3.764.444 / 3,39 =) 1.110.455 Dolar buluruz. Demek ki bu Amerikalı yatırımcı, 2017 yılının ilk 250 gününde Türkiye’de tahvilde tuttuğu 1 milyon Dolarını 1.110.455 Dolara çıkarmış oluyor. Demek ki 2017 yılının ilk 250 gününde 1 milyon Dolarını Türkiye’de tahvile yatıran bir Amerikalı bu yatırımından (110.455 / 1.000.000 =) % 11 faiz geliri elde etmiş olur. Bunu yıllığa çevirirsek (360 x 11 / 250 =) yüzde 15,8 faiz oranı buluruz. Amerika’da yıllık enflasyon oranı yüzde 1,5 dolayında olduğundan bu nominal faiz kazancı kabaca yüzde 14 reel faiz kazancına denk gelir. Bu Amerikalı parasını Amerikan Hazine Tahviline yatırsa yıllık reel faiz kazancı eksi olacaktı (1 yıllık tahvilin faizi yüzde 1,20.)
Bu hesap, sıcak paranın niçin Türkiye’ye geldiğini anlatmanın yanı sıra TL’nin niçin değer kazandığını da açıklıyor. Yüksek faiz yabancı fonları sıcak para olarak çekiyor, bir yandan Trump’ın katkısıyla bir yandan da döviz girişi arttıkça USD kuru düşüyor, döviz bollaşıp kur düştükçe CDS primi de düşüyor. Birbirini besleyen bir süreç çalışıyor. Türkiye’ye bol döviz girişi iyi bir durummuş gibi gözükse de bu dövizleri getirenlerin sonuçta üzerimizden inanılmaz oranda para kazandığını gözden kaçırmamak gerekir. Türkiye, sıcak paraya dünyanın en yüksek bedelini ödeyen ülkelerden birisi konumunda bulunuyor.
Aslında bu durum övünülecek bir durum değil, son derecede üzücü bir durumdur.