Türkiye 2015: Riskler ve Fırsatlar

Mahfi Eğilmez – 09.12.2014

2015 yılına girerken küresel sistemin görünümünü bir önceki yazımda anlatmaya çalıştım. Bu kez de Türkiye’nin önündeki riskleri ve fırsatları ortaya koymaya çalışacağım.

Riskler

2015 yılının herhangibir noktasında Fed’in faizi artırması ya da artıracağını açıklaması halinde Türkiye ve benzeri dış finansmana yüksek gereksinimi olan ekonomiler sıkıntıyla karşılaşabilir. Benzer bir durumu 22 Mayıs 2013 tarihinde Fed’in tahvil alımlarını kısmaya başlayacağını açıklamasından sonra yaşamıştık. O tarihten sonra döviz girişinde sıkıntılar ortaya çıkmış ve TL güç kaybetmeye başlamıştı. Bu kez bu etki daha güçlü hissedilebilir. Fed’in faiz artıracağını açıklaması Türkiye’yi dış finansman sağlama riskiyle karşı karşıya bırakabilir. Bu riski tam olarak ortaya koyabilmek için dış finansman gereksinimi ve karşılanma şekli özet tablosuna bir bakalım (kaynak: IMF, 2014 Türkiye IV. Madde Konsültasyon Raporu.)

(Milyar USD) 2008 2014 2015
Dış Finansman Gereksinimi 122,7 218,5 225,0
   Dış borç geri ödemeleri 82,3 170,9 173,1
   Cari açık 40,4 47,6 51,9
Finansman Kaynakları 122,7 218,5 225,0
   Dış borçlanma 114,0 175,9 175,2
   Portföy yatırımları -0,4 21,2 24,7
   Net yabancı sermaye girişi 17,2 9,1 14,9
   Diğer (rezerv hareketleri dahil) -8,1 -12,3 -10,4

 

Tablo bize Türkiye’nin artan dış finansman gereksinimi gösteriyor. Özetle, 2015 yılında 170 milyar doların üzerinde vadesi gelecek dış borç ödemesine ek olarak 50 milyar doların üzerinde cari açık gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Demek ki Türkiye 225 milyar dolarlık bir dış finansman bulmak zorunda. Bu önemli bir risktir ve bizim kredi notumuzun artması veya not görünümünün değişmesinin önündeki en önemli engeldir.

Euro Bölgesinin toparlanamaması bizim açımızdan önemli risklerden birisidir. Türkiye’nin ihracatının yüzde 40’dan fazlası Avrupa Birliği ülkelerine (bunun önemli bölümü de Euro Bölgesi ülkelerine) yapılmaktadır. Bölgenin ekonomik sıkıntıdan kurtulamaması bizim açımızdan ihracatın gerilemesine yol açabilecek bir gelişmedir.

Jeopolitik riskler önümüzdeki ciddi risklerden bir başkasıdır. Her ne kadar bu risk zaten belirli ölçüde realize olmuş olsa da (Ortadoğu ve Rusya’daki gelişmeler) olayların daha kötüye gitme olasılığı bir risk olarak algılanmaktadır.

Ambargo ve petrol fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle Rusya’da yaşanan ekonomik sıkıntılar Türkiye açısından önemli bir potansiyel olan Rus turistlerin sayısında azalmaya yol açabilir. Bu da turizm gelirlerimiz açısından bir risk oluşturabilir.

Doların güçlenmesinin TL’nin dış değerinde, enflasyonun devam etmesinin de TL’nin iç değerinde yarattığı kayıplar Türk üreticisinin rekabet gücünü olumsuz şekilde etkiliyor. Bu, önümüzdeki dönem için ciddi bir risk oluşturuyor.

Cari açığı düşürmeye yönelik olarak atılan adımlara karşın cari açığın yüzde 5 düzeyine indirilememiş olması dış finansmana erişimin zorlaşacağı 2015 yılı için sorunlardan birisi olarak karşımızda duruyor.

Fırsatlar

Petrol fiyatında yaşanan ciddi düşüler Türkiye’nin önündeki en önemli fırsat gibi duruyor. Yılbaşında 108 USD/Varil düzeyinde olan Brent petrolün fiyatı bu yazıyı kalem aldığım sırada 69 USD/Varil idi. Yani yılbaşından bu yana Brent petrolün fiyatı 40 Dolara yakın düşüş göstermiş (% 36.) Bu çok önemli bir avantaj. Benzer bir durum doğalgazda yaşanıyor. Rusya ile yapılan görüşmelerde Rusya’nın doğalgaz fiyatlarında Türkiye’ye indirim yapacağı anlaşılıyor. Cari açığın oluşumunda en önemli unsur olan enerji ithalatı faturasında sağlanacak düşüşler belki de cari açığı yüzde 5’lere düşürmemizde en önemli itici güç olacak. Bu çerçevede IMF’nin dış finansman gereksinimi tablosunda yer alan cari açık miktarının 51,9 milyar dolardan düşük kalacağını düşünüyorum.

Petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki düşüşler nedeniyle enerji maliyetlerinde yaşanacak azalışın sadece cari dengemize değil aynı zamanda fiyatlara (dolayısıyla enflasyona) olumlu yansıyacağını söylemek mümkün. Dolayısıyla Dolardaki güçlenmenin yaratacağı olumsuz etkiyi petrol ve doğalgaz fiyatındaki düşüşün gidereceğini söyleyebiliriz.

Ambargonun devam etmesi, petrol ve doğalgaz fiyatlarının düşmesi Rusya ekonomisini sıkıntıya sokmaya devam ederse turizm gelirleri açısından çıkabilecek olumsuz faturaya karşılık bazı olumlu gelişmeler de görülebilir. Yabancı fonlar açısından birbiri yerine ikame edilebilir pazarlar olarak görülen bu iki ülkeden Rusya’nın olumsuz görünümü oraya giden fonların Türkiye’ye yönelmesine yol açabilir.

Emtia fiyatlarında 2015 yılı için öngörülen düşüşlerin gerçekleşmesi de gelişme yolundaki ülkelerin çoğu gibi Türkiye için de yararlı sonuçlara verebilir.

Düşük bir olasılık olsa da Ortadoğu’daki karmaşanın sona ermesi Türkiye için önemli bir fırsat oluşturabilir. Türkiye, hem bölgenin yeniden imarında hem de ekonomik faaliyetler alanında ciddi rol üstlenebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir