28 Mayıs, yakın gelecekte, pek çok akademik çalışmada ve eserde ‘Türkiye’nin 2. Yüzyılı’ adına, yeni bir ‘şahlanış’ döneminin de başlangıcı adına, Türkiye Cumhuriyeti’nin seferberliğinde, Avrupa’dan Asya’ya, tüm bir ‘Türk Dünyası’nın çoşkuyla kucaklandığı bir ‘Türkiye Yüzyılı’nın yükselişinin başlangıcını tanımlıyor olacak. Böyle bir ‘Kardeşlik Seferberliği’nin ‘Türk Dünyası’ adına ‘sürdürülebilir kalkınma hamlesine, stratejik sektör ve alanlarda tarihi bir işbirliğine dönüşmesi ise, enerji, üretim, ticaret, ulaştırma ve lojistik, dijitalleşme ve teknoloji gibi vazgeçilmez alanlarda, Türk Cumhuriyetleri arasında ‘kazan-kazan’ ilkesi ilkesine dayalı, dev bir Türk Coğrafyası’nı kucaklayan ‘yüksek katma değer’e dayalı ve kapsayıcı bir birlikteliği de gerektirmekte. Bu yönde bir üretim ve ticaret işbirliğine dayalı çok yönlü bir hamlenin en vazgeçilmez sacayaklarından birisi ise ‘yatırım seferberliği’.
Çünkü, Türk Dünyası’nın birbirleri arasında enerji, ticaret, ulaşım, lojistik ve siber uzay koridorlarıyla sımsıkı ‘kenetlendiği’ bir dünyada, Türkiye Cumhuriyeti’nin öncülüğünde, tüm Türk Dünyası, hem küresel ekonomik sistemden alınan payın katlanması, hem de kişi başına yaşam standardının yükselmesinin getireceği yükselen ‘orta sınıf’ ile birlikte, yepyeni ekonomik dönüşüm başarı hikayelere de imza atmayı sürdürüyor olacaklar. Bu sayede, Türkiye’nin ‘Yeniden Asya’ Açılımı ile birlikte, Asya ile Avrupa ve Afrika arasında, Türk Dünyası’nın öncülüğünde, kıtaları bir araya getiren bir ‘işbirliği koridoru’ da oluşturulmuş olacak. İşte, tüm bu küresel ve bölgesel hamleler, Türk Dünyası’nda geniş çaplı bir alt ve üstyapı hamlesine de yoğunlaşılması gerektiği anlamına gelmekte. Alt ve üst yapı yatırımlarında Türkiye’nin ve Türk Dünyası’nın iddiasını katlaması ise, ülkeler arasında güçlü bir finansman ağının da oluşturulmasını gerektiyor. Bu nedenle, ‘Türk Yatırım Fonu’nun gerçek manada tarihi bir anlam ifade etmekte.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!