Dünya genelinde, 40 önde gelen ekonominin reel sektörünün nabzını tutan anketler, milyonlarca şirketin, firmanın asla ‘polarize bir dünya’ istemediklerine işaret ediyor. Şirketler, işletmeler küresel ve bölgesel jeopolitik gerginliklerin bir an önce geride kalmasını, söz konusu jeopolitik gerginliklerin sebep olduğu jeoekonomik çalkantıların, yani hammadde, ara mamul ve teknolojik imkanların ülkeler arasında ‘politik bir silaha dönüştürülmesi’ eğilimlerinin bir an önce sona ermesini istiyorlar. Ülkeler ve firmalar rekabet becerilerini geliştirmeye daha çok yoğunlaşabileceklerini ümit ettikleri bir dönemin geri gelmesini talep etmekteler.
Bu hafta sona erecek olan ve ev sahipliği görevini Birleşik Arap Emirlikleri’nin (COP28) Azerbaycan’a (COP29) devredeceği Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı, dünyanın önde gelen ülkeleri ve şirketleri için ‘sürdürülebilirlik’ kavramının, bu kavrama bağlı olarak ‘net-sıfır karbon’ ve ‘sıfır atık’ hedeflerinin ne kadar vazgeçilmez olduğunu bir kez daha teyit etti. Türk şirketleri için küresel rekabette var olmayı, ihracatı sürdürülebilir kılmayı sağlayacak en temel süreç ise ‘Üçüz Dönüşüm’. Türk şirketlerinin 2024-2030 döneminde en temel gündemi ‘Çevresel Dönüşüm’, ‘Teknolojik Dönüşüm’ ve ‘Toplumsal Dönüşüm’ olacak. ‘Çevresel Dönüşüm’ adına 2024 gerçek manada bir ‘geçiş yılı’. Başta Avrupa Birliği (AB) olmak üzere, dünyanın önde gelen ekonomilerinde şirketlerin ‘çevre’ duyarlılığı en önemli itibar unsurlarından birisi olacak.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!