Küresel gelişmeler açısından bakıldığında dış ticaretimizdeki açığın önemli nedeni daralma gibi gözükmekle beraber, dış pazarlardaki bağımlılığın azaltılması ve yeni pazarlar bulmak yoluyla bu durum da elimine edilebilir.
Bu hafta açıklanan ikinci çeyrek büyümenin kompozisyonu dış ticaret açısından hiç iç açıcı değildi. Oysa Türkiye’de son yıllarda belki de en çok öncelik verilen kesimin ihracatçılar olduğunu biliyoruz.
Buna karşın gelinen noktada, çok da fazla bir yol alamamış olduğumuz görülmekte. Rakamsal açıdan bakıldığında ikinci çeyrekte net dış ticaretin büyümeyi -6,3 düzeyinde aşağıya çektiğini görüyoruz ki; milli hesaplarda ihracatın içinde hizmet başlığında yer alan turizm gelirlerine karşın, ithalatın artışı endişe verici nitelikte.
Açıkçası genel görünüm olarak incelediğimde üçüncü çeyrek sonuçları açısından dış ticaret dengesi noktasında çok umudum yok. Zira son gelen dış ticaret dengesinin temmuz ayında 12,2 milyar dolar açık verdiğini, açığın yıllık yüzde 14 artış kaydettiğini gördük.
Üçüncü çeyrekte sadece milli gelir hesabında turizmin ihracata katkı sağlayacak olması belki büyümeyi daha düşük oranla aşağıya çekmeye yardımcı olabilir ancak kompozisyon çok fazla değişiklik göstermeyecektir.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!