Tüketim ve Tasarrufun ekonomi üzerine etkileri nelerdir? Nasıl yorumlanırlar?
Bir ülke ekonomisinin bugününü ve geleceğini kapsayan geniş açılı bir vizyona sahip olabilmek için, tüketim kalıpları ve genel eğilimlerin de ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerekir.
Ülkemizde, milli gelirin yaklaşık %80’e yakın bir bölümünü oluşturan tüketim harcamaları, önemli ölçüde, bölgesel eşitsizlik ve gelir dağılımı gibi sosyo-ekonomik kriterlerle belirlenmektedir.
Tüketimin yapısı ve boyutları, ülke ekonomisinin yanısıra ekonominin en dinamik kesimi olan şirketleri de yakından ilgilenmektedir. Pazarda kalmak isteyen firmaların; öncelikle talep projeksiyonlarını yapıp, hedef kitle analizlerini tamamlamış olmaları gerekir. Bu bağlamda, toplumsal değişimin iyi takip edilip, tüketici talebinin hangi segmentlere yöneldiğinin tespit edilebilmesi rekabetçi güce kavuşulabilmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Tasarruf ise, ekonominin yatırıma yönelebilen en önemli göstergelerinden biridir. Buna karşın; ülkemizde, iç tasarruf oranının yıllar yılı gelişmiş ülkelerdeki seviyenin çok altında gerçekleşmesi, yatırımlara kaynak ayrılmasında problem yaratmıştır.
Toplam tasarruflar, özel tasarruf ile kamu tasarrufunun toplamıdır ve gayrisafi yurtiçi hasılaya bölünerek ölçülür. Gayri safi tasarruf tutarı, gayri safi yatırımları finanse etmek için gerekli düzeyi ifade etmektedir. Tasarrufun yatırım tutarından daha az olması halinde, yabancı sermaye yatırımların açığı kapattığı varsayılmaktadır.
Nasıl değerlendirilir?
Enflasyon beklentisinin yaygın olduğu dönemlerde, ailelerin harcama eğilimi güçlenir.
Yüksek büyüme oranıyla, gelirler ve harcamalarda da artış gözlenir.
Faiz oranları yükseldiğinde; artan tasarruf ve enflasyon nedeniyle, tüketim eğiliminde azalış gözlenir.
Serveti oluşturan kalemlerdeki değer artışı, insanlara verdiği rahatlık duygusu ile beraber harcamalarda da artışa neden olur.
Özellikle ülkemizde yaygın olan toplumsal sınıf atlama güdüsü de tüketim eğilimini güçlendirmektedir.
Ekonomik istikrarsızlık ve kriz konusu, toplumu para biriktirmeye yöneltir; bu nedenle de harcama artışında duraksamalar yaşanır.
Dayanıklı tüketim eşyalarına yönelen talebin artması, bir canlanma belirtisi olarak kabul edilmektedir.
Ekonominin durgunluğa girdiği dönemlerde önce otomobil, daha sonra beyaz ve elektronik eşya üretimi ve satışları azalır. Durgunluktan daha az görenler ise, gıda ve benzeri dayanıksız tüketim eşyalarıdır.
Özel tüketim harcamalarındaki 1 puanlık artış, GSMH’yı 0.6 puan arttırır.