Tuğçelik Alüminyum Hisse Yorumu / Piramit Menkul – (09.06.2014)

Tuğçelik Alüminyum Hisse Yorumu

Firma demir-çelik ve alüminyum döküm sektöründe faaliyet göstermektedir. Tuğçelik 1988 yılında İstanbul’da kurulmuştur. Şirket kurulduğu ilk yıllardan itibaren yassı sac, çelik levha ticareti yapmaktadır. Şirketin yassı çelik ticareti yaptığı ve depo olarak kullandığı tesisleri Tavşanlı Köyü/ Gebze’de bulunmaktadır. Şirket 2004 yılında alüminyum döküm tesislerini devreye almış, demir-çelik ürünleri ticareti yanında, alüminyum döküm imalatına da başlamıştır. Şirket’in kapasite raporuna göre alüminyum döküm kapasitesi yıllık 6.400 ton’dur. Şirket’in tesisleri Sancaktepe/İstanbul’da olup, Şirket Haziran 2013’de tesislerini 7.359.755 USD’ye Halk Finansal Kiralamaya satıp, geri kiralamıştır.

Şirket ayrıca Dilovası/Kocaeli’nde bulunan arsasını ve CNC işleme ünitesini Alternatif Finansal Kiralama Şirketine satıp, geri kiralamıştır. Tuğçelik’in, 31.03.2014 itibarıyla çalışan sayısı 113 kişidir.

Sermaye ve Esas Sözleşme Hakkında

Şirket’in kayıtlı sermaye tavanı 100.000.000 TL olup, çıkarılmış sermayesi 25.000.000 TL’dir. Bu sermaye, her biri 1.00 (bir) TL nominal değerde 12.500.000 adet (A) grubu nama, 12.500.000 adet (B) grubu hamiline olmak üzere toplam 25.000.000 adet paya bölünmüştür. Her bir payın itibari değeri eşit olup, (A) grubu payların her birinin 15 oy hakkı olup, (B) grubu her bir payın bir oy hakkı vardır. Kar dağıtımında imtiyaz bulunmamaktadır. Şirket sermayesinde (halka arz öncesi) %100 pay ile Nergiz ailesi hakim ortak konumundadır.

Şirket’in satışları ve finansal durumu hakkında

Şirket, 2013 yılında 53,7 mn TL satış gerçekleştirmiş ve satış gelirlerinin  40,2 mn TL’sini demir çelik ürünleri ticaretinden, 7,8 mn TL’sini ise alüminyum döküm ürünleri imalat ve satışından elde etmiştir. Şirket’in 2013 yılı içinde Arçelik ile olan sözleşmesinin fesih edilmesi nedeniyle 2011 yılında 14,4 mn TL, 2012 yılında 15,3 mn TL olan alüminyum döküm satışları 7,8 mn TL düzeyine gerilemiştir. Şirket’in demir çelik satışları ise 2011 yılındaki 51,8 mn TL seviyesinden 2013 yılında 40,2 mn TL seviyesine gerilemiştir. 2014 yılı ilk çeyreğinde Şirket’in satışları geçen yılın aynı dönemine göre %4 artış kaydetmiştir. Şirket’in döküm
kalıpları vb faaliyetten elde edilen diğer gelirler kalemi altında, 2012 yılında 1,8, 2013 yılında 5,8 mn TL gelir elde edilmiştir. Şirket’in satışları ve alımları döviz cinsinden gerçekleşmektedir.

Şirket’in borçluluk düzeyi oldukça yüksektir. Şirketin finansal borçları 67,9 mn TL seviyesinde olup net borç/özsermaye oranı 2013 yılı için 3,15; 31.03.2014 itibarıyla 2,99 seviyesindedir. Finansal borçların bir kısmı, Şirketin kendi üretim tesislerini finansal kiralama şirketlerine satıp, geri kiralaması nedeniyle oluşmuştur. 31.03.2014 itibarıyla Şirketin bağımsız denetim raporu- likidite riski tablosunda yer aldığı şekliyle finansal borçları; 50 mn TL’si banka kredilerinden, 16,2 mn TL finansal kiralama işlemlerinden (sat- geri kirala işlemleri nedeniyle), 3,8 mn TL’si ise finansal kiralama yükümlülüklerinden oluşmaktadır.

Şirketin Haziran 2013’de Sancaktepe tesislerinin finansal kiralama şirketine satılıp geri kiralanması nedeniyle bu kapsamda elde edilen kar, ertelenmiş gelirler kaleminde izlenmekte ve döneme ait olan tutar ise gelir tablosunda yatırım faaliyetlerinden gelir olarak yansıtılmaktadır. 2013 yılsonu itibarıyla yatırım faaliyetlerinden gelirlere 942.771 TL, 31.03.2014 gelir tablosuna ise 471.385 TL olarak yansıtılmıştır. Bu kapsamda elde edilen kar, Haziran 2013 den itibaren 6 yıl olarak gelir tablolarına yansıtılacaktır.

Şirket’in bilançosunda diğer alacaklar kalemi altında izlenen ilişkili taraf alacakları 30.03.2014 itibarıyla 9,6 mn TL’dir. (Ortaklardan alacaklar 2,5 mn TL, diğer ilişkili taraflardan alacaklar 7,1 mn TL). Şirket, daha önce satın aldığı ‘’saadet’’ isimli gemiyi Malta’da mukim grup şirketlerinden Eurasia North Shipping Ltd.’ye 2013 Haziran ayında 2.485.000 USD bedelle satmıştır. Şirketin söz konusu alacağının bir kısmı Halka arz esnasında Mehmet Nergiz’e ait paylardan, ortak satışından elde edilecek fondan karşılanacak, kalan tutarlar 31.12.2014 tarihine kadar yine aynı kişi tarafından peyder pey Şirkete ödenecektir .

Şirket’in sac ithalatı nedeniyle 15,1 mn TL verilen sipariş avansı tutarı bulunmaktadır. Şirket, ayrıca Malta’da bulunan ilişkili şirkete, Temmuz 2012’de, yurtdışı ihalelere katılınması için 900.000 $ avans ödemesi yapmış olup söz konusu tutar peşin ödenmiş giderler kalemi altında yer almaktadır.

Şirket’in şüpheli alacak tutarı olan 634.397 TL, Şirket’in hakim ortağı Mehmet Nergiz tarafından üstlenilmiş ve 30.04.2014 tarihinde 635.000 TL ödeme ile Şirketin şüpheli alacakları Mehmet Nergiz tarafından ödenmiştir.

Şirket, 2013 yılı faaliyetlerinden 5,5 mn TL esas faaliyet karı, 1 mn TL ise net kar üretmiştir. Şirket’in ticari işlemleri ve borçları döviz cinsinden olduğundan şirketin kur hareketlerine duyarlılığı oldukça yüksektir. Şirket, 2013 yılsonu itibarıyla esas faaliyetlerden diğer gelir ve giderler kaleminde ticari alacaklarından dolayı 6,73 mn TL gelir elde etmiştir.

Finansman faaliyetlerinde banka kredilerinden kaynaklanan kur geliri ise 1,2 mn TL olup, Şirketin kur ve faiz giderleri ise 14,5 mn TL seviyesinde gerçekleşmiştir.

Şirketin finansalları incelendiğinde Şirketin faaliyet karlılığı ve kar marjları, katlanılan yüksek kaldıraç oranlarına, yüksek faiz giderlerine göre düşük düzeydedir. Bu nedenle Şirketin kendi tesislerini satıp geri kiralaması yoluyla ürettiği nakdin, katlanılan faiz marjlarına göre düşük düzeyde getiri için tercih edilmesi, Şirketin nakit akışı açısından olumsuz bir seyir izlediğine işaret etmektedir. Şirketin faiz karşılama oranı çok düşük düzeydedir. 31.03.2014 itibarıyla Şirketin cari oranı 1,25, likidite oranı ise 0,74 düzeyindedir.

Şirket 2013 yılsonu itibarıyla 7,5 mn TL FAVÖK üretirken FAVÖK marjı %14 seviyesinde gerçekleşmiştir. Şirket’in özkaynakları 31.03.2014 dönemi itibarıyla 26,5 mn TL olup, Şirketin özsermaye karlılığı 2011 için %-5; 2012 için %5, 2013 için %4; 2014/3 aylık dönemde ise %3 düzeyindedir.

Şirket’in 2012 yılında Ticari Alacak devir süresi 152 gün, 2013 yılında 175 gün düzeyindedir. Stok devir süresi 2012 için 49, 2013 için 84 gündür. Ticari borç devir süreleri ise 2012 için 28, 2013 için 29 gün olarak gerçekleşmiştir. Şirket’in fiyat tespit raporunda ticari alacaklar için 149, stoklar için 62 gün, ticari borçlar için 26 gün olarak baz alınmış olup, Projeksiyon için öngörülen devir süreleri, Şirketin satış hacminde yüksek oranlı artış kaydedilmesi halinde, geçmiş yıl performansları ile tutarlıdır.

Şirket’in 31.03.2014 tarihi itibariyle vermiş olduğu Teminat, rehin ve ipotek toplamı 42,9 mn TL’dir ve bu tutarın 8,5 mn TL’sini kullanılan kredilere karşı verilen ipotek oluşturmaktadır. Şirket 2011-2012 ve 2013 yılında kar dağıtımı ve sermaye artırımı yapmamıştır.

Halka arz gelirinin kullanımı Hakkında

Şirket halka arz gelirinin 7.150.000 TL’si ile alüminyum döküm parçalarının işlenmesinde kullanılmak üzere makine ve ekipman yatırımı ( 2 adet CNC üretim ünitesi), 11.650.000 TL’si ile kısa vadeli kredilerden yüksek maliyeti olanların kapatılmasında kullanmayı planlanmaktadır.

Projeksiyon Hakkında

Şirketin faaliyetleri döviz cinsinden gerçekleştiğinden Şirket projeksiyonları fiyat tespit raporunda Euro olarak yapılmıştır. Euro/TL kur sabit kabul edilirse1, Şirket’in önümüzdeki yıllarda, TL bazında satışlarının aşağıdaki şekilde oluşacağı varsayılmıştır.

Şirket’in satışlarının 2014 yılı için %47; 2015 yılı için %38 oranında artacağı, 2017 yılında %15 seviyesine düşeceği ve sonraki yıllarda %1 artacağı öngörülmüştür.

Şirket’in demir-çelik satışlarının (Şirket demir çelik ürünleri üretmeyip ticari olarak alım satımını gerçekleştirmektedir) 2014 sonrasında artmayacağı ve 38,5 mn TL seviyesinde sabit kalacağı varsayılmıştır. Şirket’in kendi üretimi olan alüminyum döküm satışlarının ise 14-15 mn TL seviyesinden 2014 yılında iki katına, 2015 yılında 4 katına, 2017 sonunda ise 7 katına ulaşacağı
öngörülmüştür. Şirket’in 2013 yılında Arçelik ile ticari ilişkisinin bitmesi nedeniyle Alüminyum döküm satışları yarıya düşmüştür. 2014 yılında, 2013 yılındaki bu segmentteki ciro kaybının telafi edileceği ve 2013 yılına göre 4 kat ciroya ulaşacağı öngörülmüştür. Öngörünün temelinde 2013 ve 2014 yılında yapılan genel tedarik anlaşmalarının tamamının birebir satışlara yansıyacağı kabulüne
dayanmaktadır.

Şirket’in FAVÖK marjının, katma değeri yüksek ürünlerdeki satış hacminin artmasına bağlı olarak 2013 yılındaki %14 seviyesinden 2018 yılında %16,9 seviyesine yükselmesi beklenmektedir. Şirket’in brüt karının 2011 yılında %7,6’sını ; 2012 yılında %32,7’sini oluşturan ve 2013 yılında ise zarar yazan alüminyum satışlarının, 2014 yılında ise brüt karın %54’ünü ve sonraki yıllarda artış trendini koruyarak 2018 yılında Şirketin toplam brüt karının %76’sını üreteceği varsayılmıştır.

Satış ve gelir projeksiyonuna ilişkin değerlendirmelerimiz

Şirket alüminyum döküm parçalarının üretimine 2004 yılında başlamıştır ve o tarihten itibaren ürünleri ağırlıklı olarak otomotiv ve beyaz eşya sektörlerine hitap etmiştir. Şirket’in gelecekte üreteceği ürünleri de, yine aynı sektörler için benzer ürünler teşkil edecektir. Şirket’in finansalları incelendiğinde, Şirket’in brüt karlılığını oluşturan esas satış segmentinin demir çelik ürünleri ticareti
olduğu, alüminyum döküm ürünlerinin ise inişli-çıkışlı bir trend izlediği, 2011 yılında %2,7 brüt karlılık , 2012 yılında %11,3 brüt karlılık ürettiği ve bazı dönemlerde ise zarar ettiği görülmektedir.

Dolaysıyla alüminyum döküm ürünlerinde brüt kar marjının gelecek yıllarda %22,5 olarak kabul edilmesinin dayanağının ne olduğu Şirket’in fiyat tespit raporundan anlaşılamamaktadır. Sanayi sektöründe, imalat sektöründe genel olarak %20-25 brüt karlılık seviyesi normal bir seviye olarak kabul edilir. Bu durum Tuğçelik için de geçerli kabul edilirse, Şirket’in imalat bölümlerinin 2013 öncesinde de neden brüt karlılıkta bu seviyeyi yakalayamadığının ise izah edilmesi gerekecektir?

Şirket’in otomotiv parçası üreten Avrupalı büyük üreticilerle ve yurt içinde beyaz eşya üreticisi B/S/H ile tedarik anlaşmaları yapmış olması, Şirket’in geleceği açısından oldukça olumlu gelişmelerdir fakat genel tedarik anlaşmalarının tamamının kesinleşmiş siparişler ve kesinleşmiş brüt kar oranı gibi projeksiyonlara yansıtılmış olmasının doğru bir yaklaşım olmadığını düşünmekteyiz.

Fiyat tespit raporunda ve izahnamelerde yer verilen tedarik sözleşmeleri, kesinleşmiş sipariş sözleşmeleri yani gelir ve karlılık düzeyleri garanti altına alınmış şeklinde düzenlenmiş ise raporda bu durumun açık ve net olarak belirtilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Şirket bu segmentte yeni üretime geçmiş değildir, on yıldır bu saha da faaliyet göstermekte olup geçmiş dönemde bu sahada ulaşabildiği satış hacmi 14-15 mn TL seviyesindedir. Şirket’in yeni bir ürün, patent vb geliştirerek satış hacmini artıracağı veya pazar yaratacağına dair bir kanıt bulunmamaktadır. Ayrıca bu segmentte yaratacağı satış hacmi için geçmiş dönemlerde de aynı imkan ve kabiliyete sahip olmasına karşın neden bu şekilde agresif büyüyebileceği bir fırsat yaratamadığı konusu açık değildir. Fiyat tespit raporunda Şirket’in yeni yatırımları sadece kapasite koruyucu yatırımlar olacağı kabul
edilmiştir: Şirket’in hiçbir yatırım yapmadan alüminyum döküm satışlarını , 2012 yılındaki 15 mn TL ‘den 114 mn
TL’ye 7,5 kat artırabilmesinin mümkün olmadığı kanısındayız. Fiyat tespit raporunda satış projeksiyonlarını gerçekleştirecek yatırım harcamaları kalemi olmaması veya sadece kapasitemkoruyucu çok cüzi yatırımlara yer verilmesi hatalıdır. Şirketin artan alüminyum döküm satış gelirleri,daha fazla üretime, daha fazla üretim ise daha fazla kapasiteye ve dolaysıyla yeni yatırımlara ihtiyaç gösterecektir. Dolaysıyla Şirket’in yatırım harcamaları kaleminde nakit çıkışı söz konusu olmalıdır.

Şirket projeksiyonlarındaki, ürün miktarı olarak, satış hacminde mevcut kapasitenin üzerinde yaşanan artışı, yatırım harcamalarındaki nakit çıkışı ile gerçekleştirmektedir. (Halka arz geliri kullanımında iki adet CNC döküm ünitesi yatırımı olacağı yer almaktadır. Fakat artan kapasite için halka arz gelirinin kullanılıp kullanılmaması yatırımın ne şekilde finanse edileceği ile ilgili olup, projeksiyonda yatırım harcamaları kalemi ile ilişkili değildir.) Eğer Şirket’in herhangi bir harcama yapmadan bu üretim
hacmine ulaşacağı doğru ise, bu durumda Şirket’in üretim faaliyetlerinde, 2012 yılındaki 15 mn TL üretimi dikkate alınırsa %13 Kapasite Kullanımı, 2013 baz alınırsa %7 söz konusu olacaktır ki böyle bir durum olduğu kanısında değiliz.

Şirket’in sadece alüminyum döküm satışlarının 2014-2018 yılları arasında 2013 yılındaki 7,75 mn TL seviyesinden 114 mn TL seviyesine yükselmesi (kur etkisi dahil edilirse 125-150 mn TL) , mucizevi bir başarı olacaktır. Kur etkisi dikkate alındığında Şirket’in toplam satışlarının ise 2014-2018 periyodunda, 2013 yılındaki 53,7 mn TL seviyesinden 180-200 mn TL aralığına ulaşması beklenmekte olup, böyle bir artış, Şirket’in geçmiş performansları incelendiğinde pek olası gözükmemektedir.

DEĞERLEME HAKKINDA

İndirgenmiş Nakit Akımları Yöntemi Hakkında

2014-2018 yıllarını kapsayan projeksiyon dönemi kullanılmıştır.

Şirket’in satışlarının Euro ağırlıklı olması, projeksiyonların Euro para birimi kullanılarak yapılması ve Şirketin yeni borçlanma
gerçekleştirmeyeceği varsayımıyla serbest nakit akımlarının iskontosu için AOSM %6,31 olarak hesaplanmış olup, Sermaye
Maliyeti hesabında; Risk Primi %6, Risksiz Faiz Oranı %3,59, borçlanma maliyeti %5,5 olarak alınmış ve AOSM %6,31 olarak
kullanılmıştır.

2018 sonrası değer için %1 terminal büyüme baz alınmıştır.

Şirketin geçmiş dönemleriyle tutarlı olmayan, agresif projeksiyon verileri ve yüksek borçluluk düzeyi dikkate alındığında iskonto için seçilen sermaye maliyeti, %6,31 oranı oldukça düşüktür. 2014-2018 yılları arasında Euro/TL kuru her yıl için %4 düzeyinde artış gösterse AOSM’nin TL karşılığı %9,5 düzeyindedir. Ayrıca Şirketin ticari ürün alım satımları Euro bazlı olsa da Şirket yurtiçinde faaliyet göstermekte, hammadde hariç üretim giderleri, işçilik giderleri vb masraf kalemleri TL bazlıdır. Şirket’in Euro bazlı projeksiyon ve değerleme yapılması nedeniyle AOSM’nin Şirket değeri üzerindeki etkisi oldukça yüksektir. AOSM’nin %1 yüksek alınması Şirket değerini %18 daha düşük değerlemeye yol açacaktır.

Şirket’in terminal büyüme oranı %1, projeksiyonun Euro bazlı olması nedeniyle makul olarak kabul edilebilir düzeydedir. Fakat
Euro/TL kurunun yurt içinde yıllık enflasyon kadar artacağı varsayılırsa %1’lik terminal büyüme oranı, TL bazda terminal
büyümeyi, yurtiçi enflasyon oranın terminal büyüme ile çarpımı kadar alındığına işaret edecektir.

INA’da yatırım harcamalarına çok düşük düzeyde yer verilmesi ve alüminyum döküm ürünleri satışları 7,5 kat artarken, bu satışları mevcut imkan ile yapılacağı varsayımı ve yeni yatırımlar için yatırım harcamaları kaleminde bir nakit çıkışına yer verilmemesi nedeniyle üretimde kullanılan Şirket varlıklarının sonsuz ömre sahip olduğu sonucuna varılabilir.

Projeksiyonda yeni yatırım için yatırım harcamaları kaleminde yer verilmediğinden hareketle, projeksiyonun mevcut yatırımlar
üzerinden yapıldığını, halka arz geliri ile yapılacak yatırımdan elde edilecek satış gelirlerinin projeksiyona yansıtılmadığını
düşünmekteyiz. Bu durumda Şirket’in satış öngörüleri halka arz geliri ile yapılacak yatırım ile Şirket’in projeksiyonları daha olumlu
etkilenebilecektir.

Şirketin INA değerlemesi ile Şirket değeri 286.552.418 TL, Piyasa değeri 227.439.705 TL ve pay paşına değeri ise 9,1 TL olarak
hesaplanmıştır.

Piyasa Çarpanları hakkında

Şirket’in piyasa çarpanları değerlemesinde F/K ve PD/DD çarpanları kullanılmış olup BIST-100 endeksi, Metal Ana Sanayi ve Otomotiv Yan Sanayi sektör çarpanları dikkate alınmıştır. Piyasa çarpanları değerlemesinde özellikle FD/FAVÖK çarpanının da değerlemeye dahil edilmesi gerektiğini düşünmekle birlikte, genel itibarıyla piyasa çarpanları değerlemesinde ulaşılan sonuçları makul olarak değerlendiriyoruz. Piyasa çarpanlarına göre Şirket’in piyasa değeri, BIST-100 Endeksine göre 30,8 mn TL; Metal Ana Sanayi endeksine göre 27,0 mn TL ve Otomotiv Yan Sanayi endeksine göre 29,7 mn TL olarak hesaplanmıştır. Piyasa çarpanlarının kendi içindeki ağırlık oranları dikkate alındığında Şirket için piyasa çarpanları ile yapılan değerleme 29,3 mn TL ve pay başına 1,17 TL olarak hesaplandığı görülmektedir.

Şirketin Know-how üreten veya yazılım, teknoloji vb şirketi olmadığı, döküm sanayinde faaliyet gösteren bir sanayi şirketi olduğu ve üretim sahasında yeni üretime geçmiş olmadığı dikkate alındığında Şirket’in INA değerlemesi ile piyasa çarpanları değerlemesi, birbirleriyle ortalaması alınamayacak kadar uzaktır. Eğer Şirket’in INA değerlemesi doğru ise bu durum, piyasa çarpanları değerlemesinin değerlemeye dahil edilmemesini ve halka arz fiyat tespit raporunun sadece INA değerlemesi ile yapılmasını gerektirir. Her bir değerleme yöntemi ve değerleme çarpanı aynı zamanda tek başına da bir değerleme metodudur. Bu metodların, sadece fiyatları ortalamaya çekmek için yukarı veya aşağı değerlemeler için kullanılması doğru bir yaklaşım değildir. Şirketin niteliğine göre seçilen değerleme yöntemleri sonuç itibariyle Şirket için belli bir değer aralığına işaret eder ve bu aralık
belirlendikten sonra, bu aralığın ortalaması için farklı metod ve çarpanlarla bulunan değerlerin ortalaması o zaman alınır. Tuğçelik’in fiyat tespit raporunda seçilen metod ve değerleme yaklaşımları Şirket için hiçbir değer aralığına işaret etmemektedir. Şirket’in piyasa değeri 227 mn TL midir? Yoksa 29 mn TL midir, belli değildir. Veya başka bir deyişle, raporda, Şirket’in piyasa değeri için alt bandı 29 mn TL, üst bandı 227 mn TL olan çok geniş bir aralıkta herhangi bir değerdir denmektedir.

Ayrıca INA değerlemesi için, Şirket’in satış gelirleri projeksiyonu açısından bakıldığında, Şirket’in hedeflenen sonuçlara ulaşması gerçekçi gözükmemektedir. Zira on yıldır üretim gerçekleştiren, ürünleri çok üst düzey teknoloji, know-how ve yüksek ar-ge harcamaları gerektirmeyen, belli bir olgunluğa yaklaşmış bir sanayi Şirketinin, 4 yıl içinde üretimden satışlarını TL bazda 10 katına, toplam satışlarını ise 3-4 katına çıkarabilmesinin örneği çok çok azdır. Şirketin önümüzdeki 4 yılda, mucizevi bir başarı gerçekleştireceğine dair Şirket’in faaliyet raporlarından veya geçmiş dönem performanslarından elde edilebilen herhangi bir kanıt veya işarete rastgelinmemiştir. Ayrıca Şirket’in üretimden satışlarını 10 katına çıkarması için INA projeksiyonunda herhangi bir yeni yatırım dolaysıyla bir yatırımdan nakit çıkışına yer verilmemesi nedeniyle de INA değerlemesi zaten hatalıdır.

Şirket’in geleceğe dair projeksiyonları, Şirket’in mevcut faaliyetleri ve geçmiş performansı ile hiçbir bağ taşıyamayacak kadar Şirketten uzaktır. Şirket’in gelecek 5 yıl içinde, belli bir takvime bağlanmış ve eyleme geçilmiş köklü bir değişim ve/veya dönüşüm stratejisi, detaylandırılmış pazar kazanan agresif satış politikaları, piyasaya yeni sürülecek ve rekabet gücü çok yüksek yeni ürünleri ve ayrıca kesinleşmiş satışları ve siparişleri var ise, Şirket’in piyasa çarpanları ile değerlemesi bu yeni durumu hiçbir şekilde kapsayamayacağından ve piyasa çarpanları, gerçek şirket değerinin çok çok altında bir değerlemeye işaret edeceğinden, Şirket değerini temsil etmeyecek metod ve değerlemelerin yani piyasa çarpanları değerlemesinin ortalamaya zaten dahil edilmemesi gerekecektir. Şirket’in mevcut finansal sonuçları ve geçmiş dönem faaliyetleri incelendiğinde, Şirket’in sahip olduğu kaynaklara göre ürettiği net gelir oldukça düşüktür. Şirketi’n faaliyet sonuçları ve marjları, Borsa pazarlarında işlem gören belli olgunluğa ulaşmış sanayi şirketlerine göre de düşüktür. Şirket’in yüksek borçluluk düzeyi ise Şirket’in faaliyetlerinin devamı ve faaliyet sonuçlarının istikrarı açısından bir başka negatif etken olup ayrıca bu risklerin de değerlemede yer bulmadığı kanısındayız.

SONUÇ

Şirket’in fiyat tespit raporunda yer verilen projeksiyonları, değerleme metodolojisini ve ulaşılan fiyat düzeyini, makul olarak bulmamaktayız. Ayrıca INA değerlemesini hatalı olarak da değerlendiriyoruz. Şirketlerin kısa dönemborsa performanslarında, şirketlerin faaliyet sonuçları kadar başka dinamikler de fiyat hareketlerinde oldukça etkili olabilmektedir. Orta ve uzun dönemde ise şirketlerin kendi finansal sonuçları, temettü politikaları, gelecek beklentisi vb birebir şirketle ilgili dinamikler daha öne çıkmaktadır. Sonuç itibariyle halka arz için belirlenen fiyat düzeyinin Şirket’in finansal sonuçları tarafından desteklenmesi oldukça zor bir ihtimal olup, Şirket’in orta ve uzun dönemde hisse fiyatının, piyasa çarpanlarında ulaşılan fiyat düzeyine yakınsayacağını düşünmekteyiz.

Raporun tamamı için tıklayın.

TÜM HİSSE YORUMLARI İÇİN TIKLAYIN!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir