Başlıkta ABD Başkanı Trump’ın ticari politikalarının etkisi demekten ziyade sinyal etkisi ifadesini kullanmamdaki neden Trump’ın söylemleriyle gerçekleşmeler arasındaki farkın yarattığı belirsizliği ortaya koyma isteğim.
ABD Başkanı Trump’ın tartışmalı politikaları
20 ocakta hükümetin kurulmasıyla beraber, bir dizi tartışmalı karara imza atan Trump’ın söylem ve politikaları deyim yerindeyse tüm dünyada sürrealist bir politik akımın başladığını gösteriyor. Başkanın tüm kurumları ve yasaları hiçe sayan hatta toprak bütünlüğüne dahi aldırmayan yayılmacı tavrı da, kafasına göre hoşuna gitmeyen bir kurum ya da ülkeye haddini bildirmek için ilave gümrük vergisi koyma ya da yardımları kesme silahını kullanması da; hatta iş insanı milyarder Elon Musk’ın da bu sıra dışı başkanın desteğini alarak Almanya, İngiltere gibi ülkelerin iç işlerine karışması da sürrealizmin koşul tanımazlığını ifade edecek türden gelişmeler olarak karşımıza çıkıyor.
Hatta geçtiğimiz hafta Trump’ın Gazze’nin yeniden inşası konusunda Fransız Rivierası ya da Dubai benzetmeleri çerçevesinde yapmış olduğu talihsiz açıklamaları da onun devlet adamlığından ziyade, tüccar gibi hareket ettiği görüşünü beslemektedir!
Küresel örgütlere sağlanan fonların kesilmesi konusundaki politikalarına bakıldığında ise, Musk ile beraber USAID’in kapatılma girişimi bunun en çarpıcı örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Diğer taraftan Trump’ın politikalarının merkezinde yer alan ve makroekonomik açıdan daha düşük büyüme ve daha yüksek enflasyonla sonuçlanacağı öngörülen politikaların temelinde ekstra gümrük tarifeleri uygulaması vardır. Ve Trump’ın, ekstra gümrük tarifesi kozunu her an AB’ne de kullanması hiçbirimizi şaşırtmayacaktır.
Tüm bu kararların ABD enflasyonu başta olmak üzere küresel enflasyonu ne denli harekete geçireceği ve büyüme üzerindeki etkileri şimdilik birer teoriden ibaret. Çünkü henüz uygulamada neler olabileceğini kimse bilmiyor. Ancak şimdiye kadar gördüğümüz net bir gerçeklik var ki; o da bu tarz söylem ya da tehditlerin dahi rezerv para doları güçlendirerek, küresel risk ve yatırım iştahı üzerinde olumsuz etki yaratıyor oluşu…
Trump’ın tarife silahının Türkiye ekonomisi üzerindeki olası etkileri nelerdir?
Bu konuyu irdelerken, pek çok belirsizlik bir tarafa; Trump’ın ilk başkanlık dönemine bakmakta fayda var. İlk döneminde Çin ürünlerine konulan ilave tarifeler 2017 yılından itibaren ABD, Çin ve AB arasındaki ticareti azaltmakla beraber, Türkiye’nin dış ticaretini kısmen de olsa olumlu etkilemişti. Diğer taraftan Türkiye ekonomisinin Trump’ın ilk döneminde en olumsuz olarak etkilendiği alan ise kur kırılganlığı üzerinden olmuştu. 2016-2019 döneminde Türkiye’nin mal ticaretinin büyüme hızı incelendiğinde toplam ticaretteki büyüme artmıştır. Yıllar itibariyle ise, 2017’nin üçüncü çeyreğinden sonra ticaretteki büyüme giderek azaldığı, 2018’in ilk 2 döneminde ise ticaret savaşları, kur şokları, seçim atmosferi gibi nedenlerden dolayı ticaretteki büyümenin yine azaldığı ve ikinci çeyrekte toplam ticaretteki büyümenin negatif olduğu görülmüştü. 2018’in son iki çeyreğinde ise büyüme tekrar artamaya başlamış ve yeniden büyüme trendi yakalanmıştı. 2019 yılının genelindeyse toplam ticaretin artış kaydetmesine karşılık, büyüme hızının yavaşladığı görülmüştü.
Tüm bu göstergeler kısa vadede yaşanan ticaret savaşlarının Türkiye ekonomisine olumsuz bir etki yaratmazken, uzun vadede kur şoklarının da işin içine girmesiyle genel olarak olumsuz bir etki yaratabileceğini ifade etmektedir.
Özetle belirsizliğin yüksek olduğu ancak sinyal etkisinin bile doları yukarı yönlü hareket ettirerek, gelişmekte veyahut tariflerin hedefinde olduğu ülkelerdeki kurları baskıladığı bu süreç, ekonomik açıdan kırılganlıklarla ilgili ciddi önlemler alınmasını gerektirmektedir. Bu süreçte ülkemizin döviz ve altın rezervlerini önemli ölçüde artırmış olduğu gerçeği ise yadsınmamalıdır.
“Emin olma duygusunu çok özledim.
Nereye elimi atsam hep şüphe.”
Şeker Portakalı