TOGG Bir Başlangıç: Asıl Olan Mobilite Ekosistemini Sahiplenmek

Son günlerde bazı köşe yazılarında, TOGG’un ismi etrafında şekillenen yorumların, markayı teknik ve stratejik zeminden koparıp politik tartışmaların içine çekmeye çalıştığını gözlemledim.

Türkiye’nin yerli ve milli bir teknoloji hamlesi olarak şekillenen bu projeyi, belli bakış açılarına indirgemek yerine, bütüncül bir değerlendirme yapmak gerektiğine inanıyorum.

Çünkü TOGG, bir partinin ya da grubun değil; bu ülkenin ortak stratejik değeridir.
Bu yüzden araştırdım, değerlendirdim ve bu yazıyı yazma ihtiyacı duydum.

TOGG yalnızca bir elektrikli otomobil markası değildir.

TOGG, Türkiye’nin sanayideki yeniden doğuşunun, küresel rekabet iddiasının ve yeşil dönüşüm sürecindeki kararlılığının simgesidir. Ancak son günlerde, global markaların Türkiye’de üretim yapmasını TOGG için tehlike olarak göstermeye çalışanlar var.

Özellikle geçtiğimiz günlerde bir gazetede yayımlanan bu konu özelindeki başlık ve yazı, Türkiye’nin küresel ölçekte sahip olduğu jeostratejik ve jeoekonomik avantajları yeniden düşünmeme neden oldu.

Bugün Türkiye, hem dışa bağımlılığı azaltan sanayi politikalarıyla hem de küresel markaları üretim için cezbeden diplomatik gücüyle dengeleyici ve akılcı bir strateji izliyor.
Kendi markamızı geliştirirken aynı zamanda dünya devlerini yatırım için ülkemize çekebiliyor ve bu durum da belli ki bazı çevreleri rahatsız ediyor.

Oysa Türkiye’de doğrudan yatırım kararı alan o marka, bugün Tesla ile rekabet edebilen, üretim kabiliyetiyle dünyada eşine az rastlanır bir başarı örneğidir.
Bu tabloyu, bir tehdit gibi göstermek yerine, Türkiye’nin küresel üretim ve teknoloji üssü olma vizyonunun bir parçası olarak değerlendirmek gerekir.

TOGG Devletin Değil, Türkiye’nin Markasıdır

TOGG, Türkiye’nin otomotivdeki rekabetçiliğini artırmayı hedefleyen bir teknoloji hamlesidir.
Devlet bu projeye yatırım ortamı ve teşvik altyapısıyla destek sağlamış, ama markanın stratejik yönetimini özel sektöre bırakmıştır. TOGG’u devletin ve hatta tek bir partinin “şirketiymiş” gibi göstermek, küresel pazarlardaki marka algısını zayıflatmakta, tüketici gözündeki bağımsızlık imajını örselemektedir.

Somut Devlet Destekleri: Görmek İsteyene Çok Net

Diğer taraftan bazı yorumlarda “devletin TOGG’u yalnız bıraktığı” iddiaları da yer buluyor. Ancak ülkemizin yatırım politikaları dikkatle incelendiğinde, bu tür yorumların yüzeysel ve eksik bir bakış açısına dayandığı açıkça görülüyor.

Türkiye, yalnızca TOGG’a değil, doğrudan yatırım yapan pek çok yerli ve yabancı markaya vergisel avantajlar, üretim teşvikleri ve AR-GE destekleri sağlayan bir modelle hareket etmektedir. Bu, herhangi bir marka lehine değil, yatırım çeken herkes için oluşturulmuş adil ve kural bazlı bir ekosistemdir.

Kaldı ki, somut teşvik verilerine ulaşmak isteyen herkes, ilgili kamu kurumlarının şeffaf veri tabanları üzerinden bu bilgilere kolaylıkla erişebilir.

Zaten Türkiye’nin bu alandaki teşvik yaklaşımının ne kadar yaygın ve sistematik olduğu, düzenli açıklanan AR-GE ve yatırım teşviki listelerinde açıkça görülmektedir.

Üstelik bu yaklaşım yalnızca Türkiye’ye özgü değildir. Bugün ABD başta olmak üzere pek çok gelişmiş ülke, kendi teknolojik dönüşüm hedefleri doğrultusunda doğrudan yatırım yapan şirketleri vergi muafiyetleriyle desteklemekte, hatta Trump döneminde dahi bu politikaların temel bileşeni “ülkeye yatırım yapandan vergi alınmaz” anlayışı olmuştur.

TOGG Vizyoner Bir Hamledir

Elektrikli araçlar, çevre dostu ulaşımın ötesinde; enerji dönüşümü, dijitalleşme, veriye dayalı mobilite sistemleri ve sanayi stratejisi açısından büyük önem taşır.
TOGG, Avrupa Yeşil Mutabakatı doğrultusunda Türkiye’nin attığı ilk büyük sanayi adımıdır. Bugün Avrupa’dan Çin’e, ABD’den Hindistan’a kadar tüm ülkeler, elektrikli araç markalarını yalnızca devlet teşvikleriyle değil, küresel stratejilerle de büyütmektedir.

BYD Örneği ve Pazarlama Gerçeği

Son dönemde gündeme gelen Çinli BYD markasına sağlanan desteklerle ilgili tartışmalar, bazen TOGG’un gölgesinde yapılmaktadır. Oysa gerçekçi bir değerlendirme, bu iki markayı karşı karşıya koymak yerine, Türkiye’nin bütüncül sanayi politikaları bağlamında analiz etmeyi gerektirir.

2025’in ilk çeyreğinde BYD, Türkiye binek otomobil pazarında en hızlı büyüyen marka olmuştur. Bu başarı yalnızca verilen teşviklerle değil, doğru konumlandırılmış ürünler, agresif fiyat politikası ve yaygın bayi ağıyla ilgilidir.

Devletin bu noktadaki rolü, elbette son derece stratejiktir. TOGG’un büyümesine verilen destekler de elbette sürmelidir ve sürecektir. Ancak devlet hiçbir zaman tek yönlü bakmaz ve bakmamalıdır da…

Türkiye’nin elektrikli araç sektöründe sadece bir marka üreticisi değil, aynı zamanda küresel bir üretim üssü haline gelmesi, esas stratejik vizyondur.

Bu bağlamda, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile T.C. Ticaret Bakanlığı’nın, dünya markalarının Türkiye’de üretim yapmalarına yönelik girişimlerini, yaptığım araştırmalar ve saha gözlemlerim doğrultusunda son derece yerinde ve vizyoner bulduğumu da özellikle belirtmek isterim.

BYD gibi güçlü markaların Türkiye’yi üretim merkezi olarak seçmesi, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda stratejik bir çarpan etkisi yaratacak; diğer küresel markaların da Türkiye’ye yatırım iştahını artıracaktır.

TOGG’un yolculuğu daha yeni başladı. Dolayısıyla bu markayı siyasi çekişmelerin parçası haline getirmek, ne TOGG’a ne de Türkiye’nin küresel vizyonuna katkı sağlar. Asıl olan, rekabeti güçlendiren, pazarı büyüten, yerli-yabancı tüm yatırımları doğru stratejiyle konumlandıran bir yaklaşımı benimsemek olmalıdır.

TOGG, Türkiye’nin geleceğine atılmış stratejik bir yatırımdır — ve bu yatırım, doğru anlatıldığı sürece hepimizin ortak başarısı olacaktır.

@ParaBorsaNet'i Twitter'da Takip Et!

ÖNEMLİ HABERLER VE GÜNCEL PİYASA YORUMLARINI KAÇIRMAMAK İÇİN BURAYA TIKLAYARAK HEMEN TWITTER'DA BİZİ TAKİP EDİN!