Nakit bulmak amacıyla bir şahıstan vâdeli olarak alınan malı bir başka şahsa peşin satmaya “teverruk satışı” denilir.
Teverruk satışının mekruh ya da haram olduğunu söyleyenler kadar mübah olduğunu söyleyenler de vardır. Teverruğu onaylamayanlar burada sıkıntıya düşmüş bir kimseye mal satmanın söz konusu olduğunu; bunun da Resûlullah (aleyhisselâm) tarafından yasaklandığını ifade etmişlerdir. Zira borç verme gücüne sahip olan kişi karşısındakine borç vermekten imtina edip önce onu zor duruma düşürmekte; sonra da ona taksitle mal satmaktadır. Bu ise zora düşmüş kişiyi istismar etmektir demektedirler.
İbnü’l-Kayyım meseleyi özetle şöyle açıklar: “Ahmed b. Hanbel’den bu meselede iki görüş nakledilmiştir. Mekruh olduğunu söylediği görüşte burada zor durumda kalmış kişiye mal satımı olduğunu ileri sürmüştür. Zira bunu sadece zor durumda kalanlar yapmaktadır. Üstadımız İbn Teymiye de fâizin haram kılınma gerekçesinin teverruk satışında mevcut olduğu düşüncesiyle bu şekilde alım satım yapmayı câiz görmemiştir. Ona göre bu satışta sadece bir malı alıp zararına satma külfeti söz konusudur. Şeriat ise küçük zararları haram kılıp daha büyüklerini mübah addetmez”43.
Teverruk satışının câiz olduğunu söyleyenler ise alım satım akidlerinin mala ulaşmak ya da malın karşılığına ulaşmak için yapıldığını; her iki amacın da dinen geçerli (meşrû) kabul edildiğini ileri sürmüşlerdir. Yani bir malı satın almak ya malı kullanmak amacıyla yapılır ya da malı satıp parasına ulaşmak amacıyla yapılır. Ticâret budur. Ayrıca insanların finansman açığı yaşamaları doğaldır ve her zaman fâizsiz borç verecek kimse bulunamamaktadır. O halde nakit sıkıntısı yaşayan bir kimsenin piyasadan taksitle aldığı bir malı yine piyasada peşin satması doğal karşılanmalıdır.
Teverruk satışı bireysel ya da kollektif fetvalara da konu olmuştur:
Muhammed b. Sâlih el-Useymîn insanların ihtiyacını ve karz verenlerin azlığını nazar-ı itibara alarak şu şartlarla teverruk satışının dinen mübah olduğuna hükmetmiştir:
Teverruk satışı yapacak kişi paraya ihtiyaç duymalıdır. Eğer muhtaç değilse bu işlem câiz olmaz.
Karz ya da selem gibi tamamen mübah bir yolla ihtiyaç duyduğu finansmana ulaşamamalıdır. Eğer mübah yollarla ulaşma imkanı varsa teverruk câiz olmaz.
Teverruk akdi içinde faize benzer şartlar olmamalıdır.
Kişi malı kendi uhdesine almadan satmamalıdır44.
Kuveyt Türk Katılım Bankası Danışma Kurulu ise âdet haline getirilmeden teverruk satışından istifade edilebileceğine karar vermiştir. Buna göre banka piyasadan bir malı peşin alıp müşteriye taksitle satacak; sonra müşteriden aldığı vekaletle onun adına malı piyasada peşin satıp bedelini müşteriye verecektir.
Hayreddin Karaman da teverruk satışı hakkında olumlu kanaat serdetmiş ve şöyle demiştir: “Arada bir malın gerçek manada alım ve satımı bulunduktan sonra mesele murâbaha uygulamasının bir çeşidi olur; buna da câiz dememek için sebep yoktur”.
43. İbn Kayyım el-Cevziyye, İ’lâmü’l-muvakkîn, I-IV, (thk. Muhammed Abdusselâm İbrâhim), Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1991, III, 135.
Sorularla Katılım Bankacılığı