Mahfi Eğilmez – 08.07.2013
TCMB, birkaç günden beri piyasaya dolar satıyor. Yalnızca bugün yaptığı satış tutarı 2 milyar doları buldu. Bu satış işlemini yaparken bir yandan kuru stabilize etmeye diğer yandan da kredi hacmini denetlemeye çalışıyor.
Son dönemde kredilerdeki artışı aşağıdaki tablodan izlemek mümkün (verileri BDDK Günlük Bankacılık Raporundan aldım.)
2011
|
2012
|
2011 – 2012 (%)
|
01.07.2013
|
2012 – 01.07.2013 (%)
|
|
Mevduat ve Fon (Milyar TL)
|
731
|
816
|
11,6
|
884
|
9,3
|
Krediler (Milyar TL)
|
690
|
802
|
16,2
|
929
|
18,4
|
Kredi / Mevd ve Fon (%)
|
94,4
|
98,3
|
105,1
|
|
Tablodan izlenebileceği gibi 2011 sonundan 2012 sonuna kadar bankalardaki mevduat ve fonlar toplamı yüzde 11,6 artmışken bu oran 2012 sonundan 1 Temmuz 2013’e kadar artış yüzde 9,3’e düşmüş. Negatif reel faizin etkisi mevduattaki artış oranını düşürmüş görünüyor. Buna karşılık krediler 2011 sonundan 2012 sonuna kadar yüzde 16,2 artarken 2012 sonundan 1 Temmuz 2013’e kadar yüzde 18,4 artmış. Tabloda dikkati çeken bir nokta da şu: 2011 sonunda kredilerin mevduat içindeki payı yüzde 94,4 iken bu oran 2012 sonunda yüzde 98,3’e 1 Temmuz 2013’de yüzde 105,1’e yükselmiş.
Bu tablo bize kredilerde Orta Vadeli Planda öngörülen tahminlerle tutarlı olan yüzde 15’lik kredi artışının 2013 yılının ilk altı ayında aşıldığını gösteriyor. Bu artış büyüme açısından iyi görünse de cari açık açısından kötü bir görünüm sergiliyor. Özellikle de dış finansman zorluklarının yaşanacağının tahmin edildiği bu yıl için.
Bu durumda TCMB’nin karşısında hemen hemen hepsi birbiriyle çelişkili birçok olay ve bu olayların neden olabileceği sonuçlar duruyor. Bunların en önemlilerini aşağıdaki tabloda özetliyorum:
Olay
|
Olası Sonuçları
|
TL’nin değer kaybı
|
İhracat için iyi, ithalat için kötü, cari açık için iyi, enflasyon için kötü, büyüme için kötü
|
Beklenenin ötesinde kredi genişlemesi
|
Büyüme için iyi, cari açık için kötü, finansal istikrar için kötü
|
Likidite fazlası
|
Enflasyon için kötü, büyüme için iyi
|
Fed’in gevşek para politikasını sıkılaştırmaya eğilimli olduğunu açıklamasının ardından bütün dünyada yaşanan dalgalanmalar sonrasında TCMB, ek parasal sıkılaştırmaya gidebileceğini açıklamıştı. Reel Efektif Kur Endeksinin (REK) kritik alt eşik olan 115’e yaklaşması da TCMB için alarm zillerini çaldıran gelişmeydi. TCMB’nin bu çerçevede son günlerde yaptığı hamleleri şöyle sıralayabiliriz: (1) TL’nin daha ileri derecede değer kaybını önlemek için ihale yöntemiyle piyasaya dolar satıyor (dün sattığı tutar 1 milyar doları buldu.) (2) Piyasaya TL likiditesi verme yöntemlerinden birisi olan haftalık repo ihalelerini askıya aldı. (3) Gecelik fonlama faizini tavana yükseltti. (2) ve (3) deki hamleleriyle piyasadaki TL likiditesini daralttı. Artık daha yüksek faizle TCMB’den TL borçlanıp döviz almak mümkün olabiliyor. Bu durumda USD almak isteyenler kendi TL’lerini de kullanmaya yöneliyor. Bunun sonucu olarak piyasada TL azalırken USD çoğalıyor ve böylece USD kuru düşüyor. Bir yandan da kredilere ayrılan TL miktarı azalacağı için kredilerdeki artış frenlenmiş olacak.
Yukarıdaki tabloya bakarsak; bu yaklaşımdan sonra bazı kötü sonuçlara karşılık genelde iyi sonuçlar elde edilmiş olacak. Özellikle TCMB fiyat ve finansal istikrarı kolladığına göre o açılardan görevini yapmış olacak. Buna karşılık bu müdahaleden sonuç alınamazsa TCMB rezerv kaybetmiş olmanın yanı sıra piyasa açısından müdahale gücünün etkinliğini tartışmaya açmış olacak.
Ne yazık ki durumun gelişeceği yönü belirlemek bizim elimizde değil. Olay çoğunlukla bizim dışımızda Fed ve ABD ekonomisi, bir miktar da AB ekonomisi, Çin, Japonya vb üzerinden gelişiyor. Bu çerçevede TCMB’nin bu hamlelerinin başarılı olup olmayacağı daha çok dışımızdaki olayların gelişimiyle biçimlenecek.