Aydın Eroğlu – 21.08.2013
FED Tutanakları Açıklanacak!
Bu akşam FED tutanakları açıklanacak. Tutanaklardan faiz ile ilgili ne mesaj alınacağını göreceğiz. Bu konudaki DOW ve BIST için düşüncelerimi düne ait beklenti yazımın detayında görebilirsiniz. Ayrıca Destek-Direnç Tablomuzdaki teknik verilerden DOW, VİOP, BIST gibi dikkat çekilmesi gereken değerleri de takip edebilirsiniz. Bugüne ait yazmadığımız özel bir durum olmadığı için yazılanları yeniden tekrarlamak istemiyorum.
Gecelik Borç Verme Faizi 0,50 Puan Yülseldi.
PPK Sadece faiz üst bandını yükseltti. % 7,25 olan gecelik borç verme faizi % 7,75’e çekildi. Benim için önemli olacak olan ve yapılması gerektiğini iddia ettiğim politika faizi artışı yapılmadığı için kur ve tahvil faizlerinin baskısı sürmeye devam edecektir. Yapılan yorumlarda TCMB’nın büyümeyi olumsuz etkilemesin diye politika faizini yükseltmediği ifadelerini görüyorum. Türkiye’nin önceki yıllarda bu faizlerin çok üstündeki faizlerde bile ciddi büyümeler gösterdiği yıllar unutulmuş gibi gözüküyor! Kısacası ben bu tip yorumlara katılmıyorum. Faiz olması gereken seviyeye çekildiği takdirde hem yabancı sermayenin çıkış isteği azalacak, hatta yeni girişler başlayabilecektir. Hem de, sonrasında faizin yönü aşağıya doğru olacağından ötürü yatırımcılar ileriki yılların kredi ihtiyaçlarının daha düşük faizlerle olacağını görecekleri için, yatırımlarda daha cesur olabileceklerdir.
Henüz tüketici talebinin sıkıntılı olduğu, dış talebin de halâ istikrarlı bir çizgiye giremediği bir ortamda üretime yönelik yapılacak yatırımların kredi finansmanı vade dönemlerinde düşen faizlerle uzatılabildiği zaman, bu yatırımları destekler, yatırımcıları yatırım yapmaya teşvik eden bir gelişme olur. Yatırımcı faizin akıbetini görmek, bilmek ister. Oysa kredi faiz oranlarında artış beklendiği zamanlarda ise, yatırımcıların isteksiz olduğunu görürüz.
Genelde faizin artacağını gören yatırımcı yatırım kararlarını faiz artmadan yapmak için öne çeker diye düşünülür ama bu düşünce yanlıştır. Türkiye’nin özelinde yatırımların ciddi bir kısmı daha kısa vadeli ama tekrarlanabilir kredilerle yapılmaya çalışıldığı için, kredi vadelerinin bitiminde faizlerin ögörülemeyen seviyelerde artabileceği kuşkuları varsa, bu durum yatırımcının isteğini kırar. Maalesef arttırılmayan politika faizi, sadece gecelik borçlanma faizi artışı ile günü kurtarma eğilimi bahsettiğim bu ortamı yaratmaktadır. İşte bu nedenle en kısa zamanda TCMB’nın asıl borçlanma kıstası olan haftalık borç verme faizini (politika faizi) enflasyona orantılı bir şekilde yukarı çekmesi gereklidir. Enflasyonun altındaki faiz, eğer dış dünyada da yeterli büyüme yoksa tasarrufları da engeller. Hatta enflasyon altında kalan faiz nedeniyle mevduat şeklindeki tasarrufların satın alma gücü de düşer.
TCMB bana göre hatalı olan bu tutumunu sürdürdüğü müddetçe, tüm piyasalarda dengeler olumsuz yönde bozulabilir. Baştan küçük ama doğru müdahalelerle kontrol edebileceğiniz bir süreçte, bu doğru kararları zamanında aldığınız görülürse size ve ülkeye olan güven tüm piyasalarda artar. Ama bunu zamanında yapmazsanız, sonrasında çok daha büyük maliyetlere katlanmak durumunda kalabilirsiniz. Maalesef TCMB bunu göremiyor. Bu ısrar FED’in olası tahvil alımını azaltma kararı ile birlikte yabancı sermaye çıkışını daha da arttıracak olursa, mecburen gerekeni yapsanız da, geç kaldığınız için, dengelerin yeniden kurulması kolay olmayabilir! Tabii arada yaratılan hasar da cabası olur.
Konjonktürün elverişli olduğu zamanlarda durgun denizlerde kaptanlık kolaydır. Esas olan dalgaların ortasında gemiyi batırmadan yönetebilmektir. Umarım paranın kaptanı en kısa zamanda bana göre yanlış olan bu tutumundan döner.
Türkiye Devlet Yatırım Fonu Mu Kuracak?
Evet bu yönde son günlerdeki haberler artmaya başladı. Çeşitli ülkelerde bu amaçla kurulmuş devlet fonları vardır. Bu sayede bir çok stratejik alana yatırım yapılabilir. Özel sektörün cesaret edemediği alanlarda yapılan yatırımlar bir süre sonra yeniden işler vaziyette özel sektöre özelleştirmelerle devredilebilir. Mesela; devlet ısrarla istediği milli otomobil, milli uçak vs gibi alanlarda yatırımları özel sektörün keyfini, ya da cesaretini beklemeden kendisi başlatabilir. İşler hale getirince de yeniden özel sektöre devreder geçer. Mevcut otomobil sektörü oyuncularının milli otomobil yatırımına yönelmeleri bana göre kolay bir iş değildir. Yıllardır üretimlerini yaptıkları yabancı ortaklarının kendilerine rakip olabilecek milli bir otomobil istemeyecekleri kesindir. Yaratacakları baskıları göze alarak kimse bir maceraya girmek istemez. Ama bu kararı devlet kendi kaynakları ile yapabilir.
Ayrıca, ekonomik ve finansal kriz dönemlerinde bu tip fonlarla ihtiyaç duyulan piyasalara parasal müdahaleler ve destekler yapılabilir. Ancak devletin yarattığı fon ile ekonominin kalıcı büyük oyuncularından biri olmaması, özel sektörün önünde klavuzluk görevi yapması önemlidir.
NOT: Yazı 09:01’de borsaanalizci.com’da yayınlanmıştır!
Saygılarımla
www.aydineroglu.com – www.borsaanalizci.com