TCMB PPK Toplantısında Ne Yapabilir?
16 Aralık FOMC toplantısında FED faiz kararı aldıktan sonra TCMB üzerindeki baskı artarken, yarın açıklanacak PPK kararı öncesinde de fiyatlamalar devam ediyor. TCMB bir önceki toplantısında Aralık ayındaki toplantıyı işaret ederek, sadeleşme sürecine başlayacaklarını belirtmişti. Politika faizi şimdilik yüzde 7.5 seviyesinde olsa da, reel efektif faiz yüzde 8.85 seviyesinde görülüyor. Merkezin alacağı tutum ve ne kadarlık bir sadeleşmeye gideceği merak ediliyor.
TCMB önceki toplantılarında faiz artırımının FED’in normalleşme sürecine bağlı olduğunu kaydetmiş ve ilk adımın FED tarafından gelmesi gerekliliğini belirtmişti. Aralık 2015’te ise FED beklenen adımı attı ve faizi 25 baz puan artırarak 10 sene sonra ilk defa faiz artırımına başlamış oldu. Küresel çapta uzun süredir fiyatlanan FED’in faiz artırımı nihayet gerçekleşirken, TCMB’nın bundan sonraki süreçte ne yapacağı merak ediliyor. MB’nın yarın gerçekleşecek toplantısında 50 baz puanlık artırım yapma ihtimali güçlü görülürken, sadeleşme adına reel efektif faizin yüzde 8.85 olduğunu varsayarsak faizi daha da yukarı çekme ihtimali bulunuyor. Reel efektif faizin yüzde 8.85 olduğunu düşünürsek, TCMB’nın faizi yüzde 9’a çekerek sadeleşmeyi tamamlama ihtimali de bulunuyor. Hem FED’in faiz artırımına karşılık 15 baz puanlık artış yapmış olur, hem de politika faizini reel efektif faizine getirerek sadeleşme tamamlanmış olur.
Diğer taraftan TCMB’nın olası faiz artırımının ve artırmamasının farklı sonuçları olacaktır. TCMB’nın en az 50 baz puanlık bir artırıma gitmesi, öncelikle hükümet ve TCMB’nı karşı karşıya getirecektir. Hükümetin faiz politikasının son 2 senedir yükseltilmekten ziyade düşüşten yana olduğunu biliyoruz. Diğer taraftan büyümeye baktığımız zamanda, faizin düşük seviyelerde kalmaya ihtiyacı olduğunu söyleyebiliriz. Eğer ki TCMB yarın bir faiz kararı alırsa ve politika faizini yüzde 8’in üzerine çıkarırsa, önümüzdeki süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümetten tepkilerin gelmesi muhtemel ve yeni bir baskı oluşturma ihtimali bulunuyor. Diğer taraftan faiz artırımının sadeleşme haricinde ekonomik anlamda da ihtiyaç duymadığımız şimdilik bir gerçek. Hem dövizin rekor seviyelerin uzağında olması hem de konut ve reel sektörün yatırımlarına devam edebilmesi adına düşük faizle teşviklenmesi gerektiğini unutmamız gerekiyor.
Eğer ki politika faizinde bir artırıma gidilmez ve sadeleşme ertelenirse TL varlıkların FED sonrası başlayan değer kazançlarını silmesi beklenebilir. Piyasanın en az 50 baz puanlık artırımı fiyatladığını düşünürsek olası bir faiz artırımı yapılmaması TL varlıklarda sert değer kaybına neden olabilir ve USDTL’nin önümüzdeki süreçte tekrardan rekor seviyeye yaklaşması beklenebilir. Bu durumunda tekrardan reel sektörde kur riskinden kaynaklı riskleri canlandırması çok uzun sürmeyecektir.
TCMB’nın nasıl bir karar alacağı merakla beklenirken, atacağı ve yetersiz atabileceği adımlar hem döviz cephesinde hem de orta vadeli ekonomik görünüm de negatif fiyatlanmalara neden olabilir. Genel olarak baktığımız zaman bir faiz artırımı gerçekleşmesi beklenirken, bu faiz artırımının düzeyi ve sadeleşme adına atılacak diğer adımlar kritik olacaktır. FED’in agresif faiz artırımı sürecinde olmadığını varsayarsak ve enerji fiyatlarının düşük seyrine devam ettiğini düşünürsek, gereksiz bir faiz artırımın orta vadeli büyümeyi negatif etkileyebileceği ihtimalinin fazla olması nedeniyle dikkatle takip edilmesi gerekiyor. Sadeleşme adına atılacak adımlar olumlu olarak görülecek olsa da, kısa orta vade de MB üzerindeki baskının artması daha negatif risklere neden olabilir.