1. Genel Değerlendirme
Küresel ölçekte enflasyon önceki Rapor dönemine göre, hedeflerle daha uyumlu bir görünüm sergilemiştir. İşgücü piyasalarındaki normalleşmenin sürdüğü, hizmet sektöründeki enflasyon katılıklarının ise zayıflayarak devam ettiği görülmektedir. Küresel iktisadi faaliyete ilişkin öncü göstergeler, imalat sanayindeki zayıf seyrin korunduğuna ve hizmet sektörünün, büyümenin ana kaynağı olmayı sürdüreceğine işaret etmektedir. Küresel büyüme görünümü, arz yönlü faktörler ve jeopolitik riskler emtia fiyatları üzerinde belirleyici olmaya devam etmektedir. Rapor döneminde, enerji dışı emtia fiyatlarında genele yayılan artış görülürken petrol fiyatlarındaki oynak seyir dikkat çekmektedir. Çin ekonomisindeki gelişmeler ile Çin Merkez Bankası’nın politika adımlarının küresel talep beklentilerinde oluşturduğu dalgalanmalar ve ABD seçiminin oluşturduğu politika belirsizlikleri de son dönemde risk algısını etkilemektedir. Merkez bankaları, enflasyondaki düşüşün devamını sağlayacak ve büyüme ile istihdama dair güçlenen aşağı yönlü riskleri kontrol altında tutacak şekilde parasal sıkılığın seviyesini azaltmaktadır. Enflasyon görünümündeki iyileşmeye rağmen, belirsizliğin yüksek ve risklerin canlı olması merkez bankalarının temkinli duruşlarını devam ettirmelerine neden olmaktadır.
Ağustos ayı başında jeopolitik gelişmeler, resesyon endişeleri ve Japonya Merkez Bankası’nın sürpriz faiz artırımı ile çok hızlı bozulan küresel risk iştahında, takip eden süreçte iyileşme olmakla birlikte, jeopolitik riskler ve ABD seçim sürecinin getirdiği belirsizlikler nedeniyle toparlanma sınırlı kalmıştır. Faiz indirim süreçlerini başlatan gelişmiş ülke merkez bankalarına Fed’in de dahil olması küresel risk iştahındaki toparlanmayı desteklemiştir. Bununla birlikte Orta Doğu’da artan gerilim ve ABD seçim sürecinin getirdiği belirsizlik küresel finansal koşullar üzerinde temel risk unsurları olmayı sürdürmüştür. Bu görünüm altında GOÜ risk primleri ağustos öncesi seviyelerine gerilerken, buna paralel olarak Türkiye CDS 5 yıllık primi de 25 Ekim itibarıyla 272 baz puan düzeyine inmiştir. Söz konusu dönemde, Türk lirasının ima edilen oynaklığı, eylül ayı enflasyonunun beklentilerin üzerinde gerçekleşmesi sonrasında yükselmiştir. TCMB brüt uluslararası rezervleri 25 Ekim itibarıyla 159,4 milyar ABD doları seviyesine ulaşırken TCMB swap fonlaması sonlandırılmıştır. Ağustos ayı başında TL sterilizasyonu kapsamında kullanılmaya başlanan swapların bankalara ödünç verilen 4,6 milyar ABD doları düzeyindeki bakiyesi de dahil edildiğinde toplam rezervlerin 164 milyar ABD doları seviyesinde olduğu görülmektedir.
Finansal koşullardaki sıkılık korunurken mevduat kompozisyonundaki TL payı artmaya devam etmektedir. Piyasadaki fazla TL likiditenin etkin biçimde sterilize edilmesi ve TL mevduatı destekleyen makroihtiyati uygulamaların da katkısıyla mevcut Rapor döneminde TL mevduat faizleri yatay bir seyir izlemiştir. Bu dönemde bankaların mevduat kompozisyonundaki TL payı artmaya devam ederek yüzde 55,8 seviyesine ulaşmıştır. Ayrıca, KKM hesaplarının toplam mevduat içindeki payı azalmış ve KKM hesaplarına yönelik alınan kararlar ile ağustos ayında YP mevduatta görülen artış sonraki aylarda tersine dönmüştür. TL ticari kredi ve ihtiyaç kredi faizleri 2024 yılının ikinci çeyreğinde başlayan azalışını sürdürmüştür. Bununla birlikte, haziran ayında dezenflasyon sürecinin başlamasıyla hem beklenen hem de gerçekleşen enflasyona göre reel TL ticari ve ihtiyaç kredi faizleri pozitif seviyeye geçmiştir. Bu çerçevede, finansal koşullardaki sıkılık belirginleşmiştir. YP kredi büyüme kısıtları ve düşen TL ticari kredi faizlerinin etkisiyle TL ticari kredi kullanma eğilimi son dönemde güçlenmiştir. Ancak, TL ticari krediler yüzde 2, kur etkisinden arındırılmış YP ticari krediler ise yüzde 1,5 kısıtının ima ettiği patikaya benzer büyüyerek öngörülerimize uygun hareket etmektedir. Bireysel kredi tarafında, reelleştirilmiş ve standardize edilmiş tüketici kredi büyümesi uzun dönem ortalamasına yakınken kredi kartı büyümesi güçlü seyretmeye devam etmektedir. Bireysel kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami akdi faizleri dönem borcu bakiyesine göre farklılaştırılmıştır. Bu kapsamda, dönem borcu bakiyesi yüksek kartlara uygulanan faizlerin artırılmasının, borçlanma davranışını sınırlandırarak iç talepteki dengelenmeye katkı vermesi beklenmektedir.
Yılın ikinci çeyreğinde yıllık ve çeyreklik bazda büyüme oranları gerilemiştir. Söz konusu çeyrekte, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH), yıllık bazda yüzde 2,5 oranında artarken, çeyreklik bazda yüzde 0,1 artarak yatay seyretmiş ve iktisadi faaliyette zayıflamaya işaret etmiştir. Harcamalar yönünden bakıldığında, özel tüketimin büyümeye yıllık bazdaki katkısı azalırken net ihracatın büyümeye pozitif katkısı sürmüş, böylelikle talep bileşenleri arasında daha dengeli bir görünüm sağlanmıştır. Üretim yönünden ise yıllık büyümenin temel belirleyicisi hizmetler sektörü olmaya devam etmiştir.
Raporun tamamına ulaşmak için tıklayın.
Kaynak: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası