Merkez Ne Yapmamalı?
2015 yılına büyük umutlarla başlamıştık… Petrol fiyatlarındaki düşüşün cari açığı baskılaması, ilk çeyrekte enflasyonda gözlemlenmesi olası düşüş hareketleri, bütçe açığının düşüklüğü gibi bazı avatajlar, bizim görece olumlu ve pozitif geçecek olan bir ilk çeyrek beklentisi içerisine girmemize neden olmuştu. Ancak ülkenin genel problemi haline gelen faiz tartışmalarının TL üzerinde yarattığı etki ile birlikte bu avatajımızı kaybetmiş durumdayız. Hatırlayacak olursak, 2015 yılına 184 baz puanlık bir CDS primiyle başlamıştık. Bu oran Ocak ortalarında 177 puana kadar gerilemişti, ancak Merkez’in faiz indirimi kararı sonrasında yaşanan faiz tartışmalarının beklentileri bozmasıyla CDS primi artışa geçti ve 204 baz puana kadar ulaştı. Bugüne geldiğimizde, yurt içi piyasaların gündeminde TCMB’nin yarınki toplantısı sonucunda faiz artırıp artırmayacağının yer aldığını görüyoruz. Buna ilişkin değerlendirmede bulunmadan önce mevcut durumu kısaca analiz etmekte fayda var.
Kur cephesinden başlayacak olursak, Ocak ayının ortasından bu yana kurların yüksek seyrettiğini görüyoruz. Sepet kur Şubat ayı boyunca 2,62 – 2,65 aralığında dalgalandı. Petrolde cephesi de pek beklendiği gibi gitmedi. Brent petrolün fiyatı, önceki aylarda yaşanan düşüşlerden sonra Şubat ayında yükselişe geçti. Ocak ayı boyunca 50$’ın altında seyreden brent petrolün varil fiyatı, Şubat ayı içerisinde 62,97$’a kadar yükseldi. Yükselen petrol fiyatları ile birlitke Şubat ayında petrol ürünlerine zam yapıldığına şahit olduk. Bunun yanı sıra, Şubat ayı boyunca TCMB’ye yönelik eleştiriler artarak devam etti. Bütün bu gelişmelere bağlı olarak gösterge faiz %8’in hep üzerinde seyretti.
Dış gelişmelere bakacak olursak, Ukrayna’da ateşkes sağlanması ile birlikte yurt içi piyasalarda endişeli havanın bir miktar dindiğini gördük. Rubleye gelen alımlar, gelişmekte olan ülke piyasaları arasındaki bulaşıcılık etkisi ile birlikte TL’de de kısımi güçlenmeler gözlemlememizi sağladı. Ancak bu güçlenme hareketi uzun soluklu olmadı… ABD cephesinde ise FED, görece güvercin bir tutanak ortaya koydu ve faiz konusunda net bir tavır sergilemedi. Avrupa’ya döndüğümüzde ise, Yunanistan sorununda belirli bir uzlaşmaya varıldı ve Yunanistan’a 4 ay daha mühlet verildi. Dışarıya ilişkin bu üç gelişme havayı biraz olsun yumuşattı, ancak içeride sürüp giden faiz tartışmaları hem kurun hem de faizin daha da yükselmesine neden oldu.
2015 yılına başlarken ilk çeyrekte enflasyonda istikrarlı bir düşüş bekleniyordu. Ancak gelişmelerin beklendiği gibi gitmemesi, kurların yükselmesi ve petrol fiyatlarının artması ile birlikte fiyat artışları yapılması kaçınılmaz oldu. Hatırlayacağımız üzere geçtiğimiz yılın Şubat ayı enflasyonu %0,43 olarak gerçekleşmişti ve bu oran geçtiğimiz yılın ilk çeyreğinin en düşük oranıydı. Yaşanan olumsuz gelişmeler ve görülen fiyat artışları bize Şubat ayında yıllık bazda enflasyonda bir artış görme ihtimalimizin çok yüksek olduğunu söylüyor…
Gelelim yarın gerçekleşecek olan TCMB toplantısına… Piyasalardaki mevcut tartışmalar TCMB’nin ne yapacağı ile ilgili. Piyasanın büyük çoğunluğu Merkez’den 25bp ile 75bp arası biz faiz indirim hamlesi bekliyor. Bu noktada Merkez’in tam olarak ne yapacağını kestirebilmek zor. Ancak ne yapılmaması gerektiğine bakacak olursak, yukarıda saydığımız gelişmeler sonucunda Merkez’in faizlere – en azından bu ay – dokunmaması gerektiğini, petrol fiyatlarının ve kurların istikrar kazanmasını beklemenin daha doğru olacağını belirtebiliriz…