Aydın Eroğlu – 28.11.2013
IMF de Uyardı!
Türkiye’nin bozulmakta olan cari açık ve enflasyon verileri için uyarı yapanlar kervanına IMF de katıldı. IMF, cari açık ve enflasyonda bozulmakta olan durumun düzeltilmesi için Türkiye’ye makro ekonomi politikalarında sıkılaştırıcı uygulamaları yapması çağrısında bulundu. Ama bunun yanında ”Türkiye, artan kamu harcamalarına karşın 2013 bütçe hedeflerine ulaşacak. Tek seferlik gelirler kamu gelirlerini beklentilerin üzerinde artırdı. Hükümet de bu gelir sayesinde harcamaları tavanın üzerine çıkacak şekilde artırdı. Ancak yine de harcamalar hedefler dahilinde kaldı. Bankacılık sektörünün sermaye yapısı güçlü. Sermaye yeterlilik oranları asgari düzeyin oldukça üzerinde. Takipteki krediler, geçen yıla göre küçük bir artış gösterse de, büyümüyor.” diyerek moral de verdi.
Yani her şey çok da kötü değil. Uygulanacak tedbirler kısa vadede piyasayı daraltabilir, banka karlarını düşürebilir ama orta ve uzun vadede Türkiye ekonomisinin daha sağlıklı olmasına yaracaktır. Bu yüzden uygulamaya geçen ve geçecek tedbirlere bu gözle bakılmalı diyorum.
TCMB Başkanı Başarısız Olmuştur!
Başkan Başçı sonrasında alınan kararların, açıklanan hedeflerin hangisi gerçekleşmiştir? Büyüme hedefleri mi? Kur hedefleri mi? Enflasyon ve cari açık hedefleri mi gerçekleşmiştir? Yoksa cari açığın sebebi olarak gösterilen kredi artışı mı kontrol altına alınmıştır? Ya da faizlerdeki belirsizlik sorun olmaktan mı çıkmıştır?
Ben bu saydıklarımdan hiç birinde TCMB’nın hedeflerine ulaşamadığını görüyorum. Hatta cari açığın nedeni olarak GSMH büyümesini görüp, büyümeyi kontrol etmek için kredi artışını kontrol etmek gerekir, bu nedenle 2013 sonunda % 5’lik büyüme ve kontrollü bir cari açık için kredi artışını % 15’ler düzeyinde tutmayı hedeflediklerini açıklamışlardı. Peki ne oldu? Kredi büyümesi % 30’lara gelmesine rağmen, büyüme % 3,5 civarlarında kaldı. Demek ki, kredi büyümesi aynı oranda büyümeye sebep olmuyormuş. Öyle olsaydı % 5’lik hedefin çok üstünde bir büyüme görülmesi gerekirdi. Peki büyüme hedeflerin altında, kredi artışı da bir kat üstünde olmasına rağmen cari açık çok hızlı düşmüş ve düşmekte midir? Maalesef ki, hayır.
Öncesinde kimsenin tam anlayamadığı bir faiz koridoru uygulaması yaptılar. Tahvil bono piyasasını tamamen öldürdüler. Tahvil piyasasında uzun bir süredir doğru dürüst işlem bile olmuyor. Son PPK’da faiz koridoru lafı bile edilmedi. Aylık borçlanmayı kaldırarak likidite ihtiyacı duyanlara elindeki dövizden sat, ya da git gecelik borçlanma ile para bul demek durumunda kaldılar. Peki o zaman % 4,5 faizin ne anlamı vardır?
Soruyorum;
FED’in uzun süredir her ay 85 Milyar Dolar likidite sürdüğü, ECB’nın neredeyse faizi sıfırladığı bir ortamda hedeflerini tutturamamış TCMB, eğer piyasalarda bu denli bol likidite olmasaydı, Avrupa’da resesyon olmasaydı sizce durum ne olurdu? Faiz ve kurlarda bu seviyelerde de kalabilir miydik? Maalesef ben TCMB’nın ve başkan Başçı’nın çok ciddi kredibilite kaybına uğradığını düşünüyorum. Konjonktürün sağladığı şartlarla başarılı görüntüsü vermek değil, asıl işler bozulurken olaylara hakim olmak esastır! Konjonktürün bile elverişli olduğu dönemde hedeflerini tutturamamış bir TCMB, sizce dış piyasa şartlarındaki bu elverişli durum bozulunca başarılı olabilir mi? Ben şimdiye kadar olan gerçekleşmeleri ifade ettim. Bu sorunun cevabını size bırakıyorum!
Bu arada hemen bir uyarı yapmak istiyorum; bir ara başkanın ağzından çıkan yıl sonu Dolar kuru 1,92 olabilir lafına istinaden, ciddi bir müdahale ile Dolar kuru 1,92’ye düşürülürse bu çok yanlış bir davranış olur düşüncesindeyim. Mevcut faizlerle bunu yaparsanız, boş yere mevcut rezervlerden satış yapmış oluruz. Kısa süreli bir düşük kur görüntüsü olabilirse (ki, ben bunun da olacağını düşünmüyorum), ben bunun geçici ve sahte bir görünüm olacağını, başarı değil, daha büyük bir prestij kaybı yaratacağını düşünüyorum. Umarım böyle bir durum yaşanmaz. Ama kur için en başında 1,92, hatta daha bile altının ima edilmesi, iş piyasasındaki bütün hesapları karıştırmıştır. Maalesef bana göre başkan sınıfta kalmıştır.
BIST Ne Olur?
Düne ait beklenti yazımın ve ”Patlak Lastikle Ralli Merakı!” yazımın içeriklerini bir kez daha okuyabilirsiniz. Bu iki yazı bile size düşüncelerim konusunda referans olabilir. Görüşlerim değiştikçe paylaşmayı sürdüreceğim.
NOT: Sadece son yazılarımı okumuş olanların beni olumsuz yazan bir stratejist olarak tanımasını istemem. Yazılarımı uzun süredir takip edenler, pozitif yazmayı seven, pozitif açıdan bakmayı tercih eden ama gerçekçi biri olduğumu bilirler. Hatta eminim, şimdiye kadar yazılarımı takip edenler benim için, hiç mi olumsuz bir gelişme yok da yazmıyor diye bile düşünmeye başlamış olabilirler. Kendimce yapılması gereken uyarı neyse, o gün geldiğinde bunu yapmaktan çekinmeyen biri olduğumu görmüş olmanızı dilerim.
Saygılarımla
www.aydineroglu.com – www.borsaanalizci.com