Mahfi Eğilmez – 25.03.2017
Taylor Kuralı Nedir?
Amerikalı iktisatçı John Taylor tarafından geliştirilmiş olan Taylor kuralına göre merkez bankalarının kısa dönem borç verme faiz oranlarını, gerçekleşen ve potansiyel GSYH arasındaki fark ile gerçekleşen ve hedeflenen enflasyon oranı arasındaki sapmalarla aynı yönde değiştirmesi gerekiyor. Gerçekleşen GSYH ile potansiyel GSYH arasındaki fark aslında gerçekleşen büyüme oranı ile potansiyel büyüme oranı arasındaki fark ile aşağı yukarı aynı kapıya çıkıyor. Potansiyel büyüme oranını hesaplamanın en kolay yolu uzun yıllar ortalamasını almak. Mesela Türkiye için 1923’den bu yana yıllık büyüme oranlarının ortalamasını alırsak yüzde 5 dolayında bir potansiyel büyüme oranına ulaşıyoruz.
Enflasyon oranı düşerken büyüme de düşüyor ya da enflasyon oranı yükselirken büyüme de yükseliyorsa Taylor kuralının öngördüğü politika adımını atmak normaldir. Yukarıdaki örneklerden yararlanarak bunu bir tablo ile gösterelim.
Göstergeler | 1.Durum | 2.Durum |
Faiz Oranı | % 4 | % 4 |
Hedeflenen enflasyon | % 3 | % 3 |
Beklenen enflasyon | % 5 | % 2 |
Potansiyel büyüme | % 5 | % 5 |
Beklenen büyüme | % 6,5 | % 3 |
Durum tespiti | Enflasyonda sorun var büyümede yok | Büyümede sorun var enflasyonda yok |
Yapılması gereken | Faizi yükseltmek gerekir | Faizi düşürmek gerekir |
Yukarıya aldığımız Taylor Kuralı tanımını parçalarına bölerek bakarsak karşımızda iki durum ve bir araç olduğunu görürüz. Bu iki durum büyüme ve enflasyon, araç ise faizdir. Bu durum, savaş alanında içinde tek kurşun kalmış olan tüfeğiyle siperde tek başına kalmış olan bir askerin üzerine doğru koşarak gelen düşman askerine karşı ne yapacağına karar vermesine benziyor. Eğer gelen düşman askeri yalnız ise Taylor kuralı onu vurmak gerektiğini söylüyor (enflasyon yükseliyorsa faizi artır, büyüme düşüyorsa faizi indir.) Eğer gelen iki düşman askeri varsa (yani enflasyon yükselirken büyüme düşüyorsa) bizim asker ne yapacak? Tüfeğinde kalan tek kurşunla üzerine gelen iki düşman askerini birden vurma imkânı olamayacağına göre rasyonel karar silahsız olarak başa çıkmasının daha zor olacağını düşündüğü düşman askerini eldeki kurşunla vurmak, ötekiyle yumruk yumruğa kavgaya girmek yönünde olurdu. Benzer tercihi yükselen enflasyon ve düşen büyüme arasında yapmak gerekiyor.
Taylor Kuralı ve Türkiye Ekonomisi
Merkez Bankası’nın mevcut ortalama faizi yüzde 11,30. Türkiye’nin potansiyel büyüme oranının yüzde 5 olduğunu yukarıda belirttik. Bu yıl gerçekleşmesi beklenen büyüme oranına ilişkin tahminimiz yüzde 3 olsun. Bu durumda büyüme, potansiyel büyümenin 2 puan altında kalacak demektir. Enflasyonun sorun olmadığını varsayarsak, Taylor kuralına göre, ekonomiyi potansiyel büyümesine çıkarabilmek için Merkez Bankası’nın faizi düşürmesi gerekiyor.
Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyon hedefi yüzde 5. Buna karşılık tahminler yılsonunda enflasyonun yüzde 9 – 10 dolayında olacağını gösteriyor. Eğer tahminler doğru çıkarsa enflasyon, hedeften 5 puan yukarı doğru sapmış olacak. Bu durumda, büyümenin sorun olmadığını varsayarsak, enflasyonu denetim altına alıp hedefe yaklaştırmak için Taylor kuralı çerçevesinde Merkez Bankası’nın faizi mevcut yüzde 11,30 düzeyinde tutması ve hatta kurda artış olursa bunun enflasyonu artırmaması için daha da yükseltmesi gerekiyor.
Gerçek yaşama bakarken varsayımları kaldırmamız gerekiyor. Gerçek durumda enflasyon hedefin çok üzerine giderken (yüzde 5 yerine yüzde 10) büyüme de potansiyel oranın altında kalıyor (yüzde 5 yerine yüzde 3.) Gerçek durumu bir tabloda gösterelim:
Göstergeler | Oranlar |
Faiz Oranı | % 11,30 |
Hedeflenen enflasyon | % 5,00 |
Mevcut enflasyon | % 10,53 |
Beklenen enflasyon | % 9 – 10 |
Potansiyel büyüme | % 5,00 |
Beklenen büyüme | % 3,00 |
Durum tespiti | Hem enflasyonda sorun var (yükseliyor) hem de büyümede sorun var (düşüyor) |
Yapılması gereken | Enflasyonla mücadeleye önem veriyorsak faizi burada tutmak ve duruma göre artırmak gerekiyor. Büyümeye önem veriyorsak faizi düşürmek gerekiyor. |
Bu durumda ekonomi politikası konusunda karar alacak olanlar enflasyonu düşürmek ya da büyümeyi yükseltmek seçimiyle karşı karşıya demektir. İşin arka planında bir de döviz kuru meselesi var. Bu da enflasyonu besleyen bir unsur olduğu için enflasyonla mücadele seçilmiş olduğunda aynı zamanda kurun da aşağıya çekilmesi ya da dengelenmesi hedeflenmiş olacak. Üretimi önemli ölçüde ithal girdilere bağlı olan ekonomide ithalatın pahalanmasının önlenmesi; enflasyonu denetim altına almanın yanı sıra bir yandan da üretimi artırmaya destek olarak ileride büyümenin artmasına yardımcı olabilir.
Siz Olsanız Hangisini Seçerdiniz?
Enflasyonun da büyümenin de yüksek ya da enflasyonun da büyümenin de düşük olduğu bir ortamda Taylor kuralını uygulamak kolaydır. Enflasyonun yüksek, büyüme oranının potansiyel büyüme oranının altında olduğu ortamda Taylor kuralı yol göstericiliğini yitiriyor. Faizi artırıp enflasyonu düşürmeye yönelseniz kısa dönemde büyüme daha da düşebilir. Tersine faizi düşürüp büyümeyi artırmaya yönelseniz enflasyon iyice artabilir. Bu durumda siz olsanız hangi yolu seçerdiniz?
Ekonomi politikası göründüğü kadar evrensel ve sanıldığı kadar basit bir alan değildir. Bu örnekte olduğu gibi pek çok çelişkili durumda karar almak ve en iyiyi seçmeye çalışmak gereklidir.
Özetle söylemek gerekirse enflasyon mu büyüme mi ikilemi karşısında kalınmışsa Taylor kuralının yerini kötülerin iyisini seçip ona göre bir politika uygulamaya çalışmak alıyor.