Tarife Dışı Engeller

Mahfi Eğilmez – 26.11.2012

Ekonomi politikası uygulamasında maliye politikasının bir parçası olarak kabul edilebileceği gibi ayrı bir dışticaret politikası başlığı altında da ele alınabilecek bir kategori bulunmaktadır: Tarife dışı engeller.

Gümrük tarifesi (yani gümrüklerde uygulanan vergi sistemi) dışında, uluslararası mal ve hizmet akımlarının serbest ticaret koşulları çerçevesinde gerçekleşmesine engel olan her türlü araç ve politikaya tarife dışı engeller (nontariff trade barriers) adı veriliyor. Bunlardan bazıları ihracatta kendi ürünlerini teşvik ederek pazar ele geçirmeye çalışan ülkelere ya da firmalara karşı uygulandığı için serbest ticaret koşullarına engel gibi görünse de rekabet koşullarını sağlamaya ve haksız rekabeti önlemeye yönelik önlemler olarak değerlendiriliyor.

Kotalar

Tarife dışı engellerin en bilinen biçimi kotalar yani miktar kısıtlamalarıdır. Burada belirli malların ya da bütün malların ülkeye ithalatı için miktar kısıtlamaları getirilir ve buna göre ithalatçılara kotalar dağıtılır. Örneğin bir yıl içinde ülkeye 1200 cc hacminde motor gücüne sahip 3.000 araç ithal edilebileceği kararı alınmışsa ithalatçılara bu 3.000 araç ithal yetkisi kota dağıtılarak paylaştırılır. Buna ithalatta miktar kısıtlaması ya da kota uygulaması deniyor. Bu uygulamadan amaç yerli sanayi korumak ve bir yandan da sanayiyi rekabete açmaktır.

Gönüllü İhracat Kısıtlamaları (voluntary trade restrictions)

Bu politika, birbiriyle dışticaret ilişkisi olan iki ülkenin belirli malların ihracatı konusunda karşılıklı olarak anlaşıp gönüllü bir kısıtlamaya gitmeleri uygulamasıdır. Şimdiye kadar en yaygın uygulamasını çelik ve otomobil ithalatında bulmuştur. Özellikle Japon otomobillerinin ABD ve Avrupa ülkelerinde o ülkelerin otomobil imalatçılarını sıkıntıya sokacak düzeyde olması sonucu bu ülkelerin bir bölümü Japonya ile gönüllü kısıtlama uygulamasına gitmiştir. Bunun sonucu olarak Japonya bu ülkelere yıllık belirli bir miktarın üzerinde otomobil satmamayı kabul etmiştir.

Bu uygulamanın kota ya da ek vergi gibi uygulamaları önlemeyi amaçladığını belirtmemiz gerekiyor. Eğer Japonya bu şekilde bir gönüllü ihracat kısıtlamasını kabul etmemiş olsa bu kez ithalatçı ülkeler daha ağır kısıtlamalara yol açabilecek ve Japonya’yı daha sıkıntıya sokabilecek kota ya da ek vergi uygulamalarına gidebilirlerdi.

İthalatta Ek Vergi Uygulaması (surcharge)

İthalatta ek vergi uygulaması da oldukça yaygın kullanılan bir tarife dışı engel örneğidir. Bu uygulamada ithalattan normal gümrük vergisinin yanında ek vergi ya da fon adı altında bir ek ödeme alınarak ithalat pahalı hale getirilmeye çalışılır. Bunda da amaç yine yerli sanayiyi korumaktır.

Dengeleyici Vergi (countervailing duties)

Bir malın üreticisi tarafından uygulanan destekler nedeniyle olduğundan daha düşük fiyatla ihraç edilmesi halinde ithalatçı ülkenin yerli sanayi korumak için gümrük vergisine ek olarak uyguladığı vergiye dengeleyici vergi (countervailing duties) deniyor. Dengeleyici verginin ithalatta ek vergi uygulamasından farkı dengeleyici verginin amacının ihracatçının haksız rekabete dayalı yaklaşımını önlemeye çalışmasına karşılık ek verginin amacının sadece yerli sanayiyi korumak olmasıdır.

İthalatın Zorlaştırılması

Bir başka uygulama ithalatı çeşitli denetimler yoluyla zorlaştırmaktır. Örneğin ithal edilen otomobillerin emisyon denetimleri bu iş için tahsis edilen tek bir gümrükte yapılmaya başlanırsa orada bir yığılma olur ve inceleme uzadıkça ithalat gecikmeye başlar. Bu uygulama ithalatı geciktirerek ve zorlaştırarak bir çeşit yıldırma politikası izlenmesine yol açmış olur. Bu kategoriye giren başlıca uygulama yöntemleri şunlardır: Taşıma yolu güzergahlarını değiştirmek, TIR şoförlerine çok kısa süreli vize vermek, TIR’lar için yüksek geçiş ücretleri uygulamak, TIR geçişlerini kotaya bağlamak, yüksek ürün standartları koymak. Bu uygulamaya bürokratik engeller, ithalat denetimleri gibi adlar da veriliyor.

Anti Damping

Damping iki temele dayanarak tanımlanabilir. Fiyat açısından bakarsak; bir şirketin ürettiği malı iç piyasada sattığı fiyatın altında bir fiyata ihraç etmesi halini damping olarak tanımlayabiliriz. Maliyet açısından bakarsak; bir şirketin ürettiği malı maliyetinin altında bir fiyata ihraç etmesi haline damping diyebiliriz. Damping olgusu başlıca iki şekilde karşımıza çıkar. Eğer bir malın ihraç fiyatı geçici bir süre için düşük tutuluyorsa geçici damping söz konusudur. Burada ihracatçının amacı piyasayı ele geçirmekten çok elindeki stok fazlasını satmak olabilir. Buna karşılık ihraç fiyatı sürekli olarak düşük tutularak rakip üreticileri piyasadan çıkarıp piyasayı ele geçirmek hedefleniyorsa o zaman sürekli damping olgusuyla karşı karşıyayız demektir.

İhracatta damping uygulamasına giren firma ya da ülkeye karşı ithalatçı firma ya da ülkenin soruşturma yoluyla önlem almasına anti damping deniyor.

Herhangibir malın dampingli ihraç edildiği kuşkusunda olan ülke bu durumun önlenmesi için antidamping soruşturması açılmasını talep edebilir. Sruşturma sonucuna göre tazminat davaları açılabilir. Bu soruşturma ve davalar sonuçlanıncaya kadar damping uygulamasına karşı geçici önlemler alınması söz konusu olabilir. Bunlar; geçici vergi ya da tahmin edilen geçici anti damping vergisine eşdeğerde teminat alınması biçiminde karşımıza çıkar. Bunlar; geçici vergi ya da tahmin edilen geçici anti damping vergisine eşdeğerde teminat alınması biçiminde olabilir.

Diğer Tarife Dışı Engeller

Uluslararası kuruluşların uygulamaları bakımından yukarıda saydıklarımıza ek olarak sayılan tarife dışı kısıtlamalar şunlardır: (1) Devletin dış ticarete müdahale politikası yoluyla bazı belirli mallarda dış ticarette tekel oluşturması ve bu malların ticaretini doğrudan kendi yürütmesi. (2) Selektif dolaysız vergiler. (3) İşletmelerin faaliyetlerini kısıtlayıcı uygulamalar. (4) Yabancı yatırımlar üzerindeki denetimler. (5) Uluslararası emek ve sermaye hareketlerini kısıtlayıcı politikalar. (6) Selektif parasal kontroller ve ayırımcı döviz kuru politikaları. (7) Selektif dahili yardımlar.

Serbest Ticaret Anlaşması

Biraz daha geniş bir çerçeveden bakıldığında serbest ticaret anlaşmaları ve ikili ticaret anlaşmaları da tarife dışı engeller kapsamına alınabilir.

Taraflar arasında ticareti kısıtlayan veya engelleyen gümrük vergileri ve tarife dışı engellerin kaldırılarak bir serbest ticaret alanı oluşturulmasını sağlayan, ancak üçüncü ülkelere ortak bir tarife uygulama yükümlülüğünü içermeyen bir anlaşmadır. Bu çerçevede serbest ticaret anlaşmasının gümrük birliklerinden en önemli farkı üçüncü ülkelere ortak bir gümrük tarifesinin uygulanmamasıdır.

Türkiye’nin Tarife Dışı Engel Uygulamaları

Ekonomi politikası denildiğinde maliye ve para politikasının klasik araçlarını anlamaya programlanmış olan algı sistemimiz bugün artık fazlaca uygulanmayan bu alternatif politika önlemlerini canlandırmakta zorluk çekiyor. Oysa Dünya Ticaret Örgütü’nün devreye girip dünya ticaretinin düzenlenmesine ağırlığını koymasından önce bu önlemler oldukça yaygın bir uygulama alanı buluyordu. Örneğin Türkiye, geçmiş dönemlerde zaman zaman bunların hemen hepsini uyguladı. 1980’lerin ortasına gelene kadar kota uygulaması neredeyse gümrük vergisi uygulaması kadar yaygındı. Ondan sonra ek vergi uygulaması kotaların yerini aldı. 2000’lere doğru bu uygulama da terk edildi. Zaman zaman anti damping ve dengeleyici vergi uygulaması da yapıldı. En yakın uygulama 2011 yılında ucuz uzakdoğu mallarına karşı başlatılan anti damping soruşturmasıyla birlikte dengeleyici vergi uygulamasıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir