Mahfi Eğilmez – 05.09.2013
Türkiye ekonomisinde risk artışı, risklerin düştüğü ve reytingin BBB’ye yükseldiği dönemde başladı.
Reyting artışının hemen ardından Fed’in tahvil alımlarını azaltma açıklaması geldi. Bu açıklamayla birlikte ABD başta olmak üzere gelişmiş dünyada faizlerde ve borsalarda yukarı yönlü bir hareketlenme başladı. Draghi’nin faizleri uzun süre düşük tutacaklarını açıklamasına karşın Avrupa piyasalarında faiz artışı devam etti. Bu gelişmeler, yükselen piyasa ekonomileri başta olmak üzere gelişme yolundaki ekonomilerde olumsuz etkiler yarattı. Bu ekonomilerden yabancı kaynak çıkışlarıyla birlikte kurlarda artış, borsa endekslerinde düşüş ve faizlerde artış görülmeye başladı. Türkiye, bu değişimden en fazla etkilenen ekonomilerin başında geliyor.
22 Mayıs’ta Fed’in açıklamasından yaklaşık bir hafta sonra Gezi Parkı olayları yaşanmaya başladı. Bu olaylara devletin verdiği aşırı tepki bütün dünyada Türkiye algısının olumsuz bir görünüm almasına yol açtı. Olaylar sona erse de bu olumsuz algının silinmesi mümkün olamadı. Türkiye’de ekonomik göstergelerin benzer ülkelere göre daha olumsuz etkilenmesinde ilk ağızda Gezi Parkı olayları ve bunlara gösterilen yanlış tepkinin etkisi var.
Gezi Parkı olaylarının etkisinin yavaş yavaş kaybolmasıyla birlikte başlayan toparlanma bu kez Suriye’ye müdahale olasılığının artmasıyla birlikte yeniden bozulmaya dönüştü. Bu kez de olumsuzluklardan en çok etkilenen ülke, bölgesel bir savaşın içinde yer alması olasılığı nedeniyle yine Türkiye oldu.
Perşembe günü borsa düştü, kurlar hızla yükseldi. 22 Mayıs’ta 1,84 olan dolar kuru 4 Eylül’de 2,07, 117 olan CDS primi 242, yüzde 5,5 olan gösterge tahvilin faizi yüzde 9,41, 93.179 olan BIST 100 endeksi ise 66.200′ ün biraz üzerinde bulunuyor.
Henüz Suriye’ye müdahale kararlaştırılmış değil. İngiltere parlamentosu müdahalede yer almayı reddetti, Fransa, müdahalede yer almak için BM kararı çıkarılmasını istiyor, ABD müdahale kararı almaya çok yakın, Rusya ve Çin müdahaleye karşı çıkıyorlar. Karar için BM’ye gidilirse onay alınamayacağı tahmin ediliyor.
Suriye’ye müdahale olasılığı satın alındı mı? Bu aşamada kritik soru bu. Ben bu olasılığın henüz sadece bir bölümünün satın alındığını düşünüyorum. Bu durumda müdahale olursa piyasalarda daha ileri bozulmalar olması mümkün görünüyor.
Önümüzdeki dönem birçok yeni ve çoğu olumsuz yönde ortaya çıkacak gelişmeye gebe görünüyor. Bu dönem yalnızca Türkiye’yi ya da yalnızca gelişme yolundaki ülkeleri değil bütün küresel sistemi etkileyecek bir dönem olacak. Türkiye’nin, konumunu da dikkate alarak, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da en olumsuz etkilenecek ekonomilerin başında yer alacağını tahmin ediyorum.
Haftanın en ilginç olayı Ekonomi Bakanının yaptığı açıklamalardı. TCMB Başkanı ile Ekonomi Bakanının açıklamalarını yan yana koysak ve isim yazmadan bir yabancı iktisatçıya bunlardan hangisinin Merkez Bankası Başkanına hangisinin Ekonomi Bakanına ait olduğunu sorsak sanırım tam tersini gösterirdi. TCMB Başkanı asla bu tür siyasal mesajlar taşıyan açıklamalar yapmamalı, itibarını zedeleyecek iddialara girmemeli. Aslında bana sorarsanız Merkez Bankası Başkanları bu kadar çok konuşmamalı. Açık sözlülük politikası doğru kullanılırsa doğru beklenti yaratabilir ama yanlış kullanılırsa bir daha kullanılması çok zorlaşır.