2011’de başlayan Suriye iç savaşı milyonlarca kişinin ülkesini terk etmesine neden olarak, sonrasında ülkemizde bulunan azımsanmayacak sayıdaki sığınmacılara yönelik pek çok tartışmanın da kapısını açmış oldu. Türkiye’de hali hazırda ikamet eden sığınmacı sayısı, her ne kadar çok geniş aralıklı bir makas üzerinden kamuoyuna servis edilmiş olsa da İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı tarafından açıklanan verilere göre 29 Ağustos 2024 tarihi itibarıyla toplam 3 milyon 96 bin 157 kişidir. Veride Suriyeli sayısının 2017 yılından bu yana en düşük seviyeye gelmiş olduğu ifade ediliyor.
Diğer taraftan bu sayının azalmasında sığınmacıların bir kısmının Avrupa’ya kaçak yollarla çıkışının yanı sıra gönüllü dönüşler ve TC vatandaşlığına geçişler öne sürülüyor. Bu bulgulara göre Bakan Yerlikaya’nın Ağustos ayındaki açıklamasına göre henüz adresini güncellememiş 291 bin 481 Suriyeliden bir bölümünün Avrupa’ya gitmiş olabileceği belirtilirken; aynı döneme ilişkin açıklamalarda Türkiye’de geçici koruma kapsamında bulunup Türk vatandaşlığını kazanan Suriye uyruklu kişi sayısının 238 bin 768 olduğu ifade ediliyor.
Tüm bu resmi verileri belirtmemdeki erek; esas itibariyle Suriyeli sığınmacıların dönüşüyle gerek istihdam gerekse de konut piyasası üzerinde oluşması olası etkileri analiz etmeye yöneliktir.
İstihdam piyasasındaki etkileri sınır illerinde yoğun olabilir
Sayı olarak en çok Suriyeli barındıran şehir 529 bin 944 kişi ile İstanbul olmakla beraber, çalışan nüfus yoğunluğu ve ülkemizdeki geniş tanımlı işsizlik hesaba katıldığında istihdam üzerinde çok önemli bir etki yapacağını düşünmemekteyim.
Ancak en fazla etkinin bir sanayi şehri olan Gaziantep’de görülmesi muhtemeldir. Söz konusu ilimiz 273 bine yakın Suriyeli sığınmacı ile İstanbul’dan sonra ikinci sırada yer almakla beraber; nüfus ve iş ortamı gibi dinamikler dikkate alındığında istihdam açısından yaşanan durum çarpıcıdır!
Sığınmacıların önemli ölçüde daha düşük ücretler ve maalesef kayıt dışı biçimde istihdam edilmesi hem istihdam verilerinin sağlıklı ölçülememesine hem de ekonomi dinamikleriyle birleşerek, yabancı düşmanlığını körüklemiştir. Bu bakımdan istihdamdaki bozucu etkisinden çok sosyoekonomik etkisinin irdelenmesine ihtiyaç vardır.
Diğer taraftan ülkemizdeki istihdam yapısının yapısal olarak bozulması, özellikle mavi yakalı çalışan istihdamının giderek zorlaşması da sığınmacılarından ari olarak, önemsenmesi gereken bir gerçektir.
Konut piyasasındaki olası etkiler
Konut piyasasında özellikle konut kiraları başlığı altında Suriyeli sığınmacıların etkisini irdelemek istersek; elimizde yeterli veri bulunmayışı ve sıklıkla Afganistan, Pakistan ve Afrika’dan daha iyi yaşam koşulları için ülkemize gelen göçmenlerle sığınmacılar aynı kefeye koyulduğundan; doğru bir analiz yapmayı da zorlaştırmaktadır.
Ancak davranışsal ekonomi açısından değerlendirildiğinde, artan konut kiralarının belli bir seviyeden sonra artış hızının düşürülmesi yapışkanlık arz etmektedir. Ayrıca konut piyasasında özellikle büyükşehirlerde yüksek kira fiyatlarının oluşmasında konut arzındaki zorluklar ile deprem etkisi de öne çıkmaktadır. Dolayısıyla yine sınır illerimizde yüksek düzeyde göç almış Kilis, G. Antep gibi bölgelerde belki önümüzdeki aylarda kısmi ve bölgesel bir düşüş beklenmekle beraber; deprem riski altındaki bölgeler ve büyükşehirle birkaç mahalle/semt dışında önemli bir düşüş etkisi beklemem.
Zaten yaşam maliyetlerinin zorlaşması zaman içerisinde eski konutlarda bir miktar düşüşü (artış hızında düşüş) beraberinde getirecektir. Ancak konut arzındaki problemler çözülmeden bu piyasada sadece sığınmacıların bir bölümünün geri dönüşüyle keskin bir düşüş beklemek, aşırı iyimserlik olur.
Suriye’nin yeniden inşası ve Türk müteahhitleri
Engineering News Record Dergisinin, “En Büyük 250 Uluslararası Müteahhitlik Firması Listesi”nde bu yıl 43 Türk müteahhitlik firması yer aldı. Firma sayısı itibarıyla, birinci sırada 81 firma ile yer alan Çin Halk Cumhuriyeti’nin ardından Türkiye 43 firma ile ikinci sırada yer aldı. Firma sayısı ile Türkiye’yi ikinci sıraya taşıyan 43 Türk müteahhitlik firmasının uluslararası gelirleri, 2023 yılında 18,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu veri Çin’in GSYH’dan aldığı pay hesaba katıldığında ülkemizin yurtdışı müteahhitlik hizmetleri bakımından ne kadar mahir olduğunun açık bir göstergesidir.
Suriye’nin yeniden imarı işte tam da bu bakımdan Türkiye ekonomisine kazanç sağlayacak bir değişken olarak görülebilir. Uluslararası kurumların analizlerine göre ülkenin yeniden inşası için gerekli olan fon miktarı 400 milyar doları aşmış durumda. Hem üst hem de altyapı bakımından ciddi boyutta bir imara ihtiyaç var.
Peki bu sürece Türk müteahhitler nasıl bakıyor? Elbette ki bu tarz konularda fikir yürütmenin yolu sahadan geçiyor.
O nedenle de bu konuyu uzun yıllardır inşaat taahhüt alanında yurtdışında hatırı sayılır faaliyetleri olan Özaltın Holding’in CFO’su Selin Refik Hanımefendiye sordum:
- Bizler yurtdışında inşaat taahhütten, turizm ve enerjiye kadar pek çok projeye hizmet vererek, ekonomiye katkı sağlamaya çalışıyoruz. Bu dinamikleri geliştirmek konusunda da istekleyiz. Ancak daha önce yaşadığımız deneyimler özellikle Libya’da 2011-12 yılları arasında yaşananlar bizi gerçekten de temkinli olmaya zorluyor. O vakit önce insan kaynağı diyerek, personelimizi nasıl çıkaracağımıza odaklanmıştık. Dolayısıyla Suriye’de bu tarz projelere imza atmak için önce ülkede iç barışın sağlanması gereklidir. Siyasi konjonktür önemlidir. Durum nasıl kurgulanacak onu görmek lazım…
- Ülkenin yeniden inşası için ciddi bir fon kaynağı da gerekiyor. Bu bağlamda eğer barış sağlanırsa finansman açısından projelere iş ortaklıklarıyla mı girmeyi tercih edersiniz?
- İşlerin o bölgede finansmanı için uluslararası kaynaklara ihtiyaç duyulacağı aşikar. Ancak biz iş ortaklıklarına finansmandan çok bölgeyi bilen, oralarda iş deneyimi olan firmalarla girmeye özen gösteriyoruz.
- Bu bakımdan Körfez ülkelerinden bir firmayla konsorsiyuma nasıl bakarsınız?
- Körfez ülkeleriyle de iş birliği yapmaya açığız. Yeter ki bölgeyi bilen, regülasyonları takip eden saygın bir kurum olsun. Bu konu özellikle riski minimize etmek açısından önemli!
- Bir diğer sorum da Suriyeli sığınmacıların ülkesine dönüşleriyle ilgili… Bilindiği üzere özellikle mavi yakalı eleman bulmak ülkemizde zorlaştı. Siz yurtiçinde Suriyeli sığınmacılardan istihdam sağladınız mı?
- Yurtiçindeki projelerde bizim kemikleşmiş bir kadromuz var; o nedenle ihtiyaç duymadık. Yurtdışındaki projelerde ise sözleşmelerde genellikle o ülke vatandaşlarına istihdam sağlanıyor. Dolayısıyla Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmesi noktasında orada kalifiye olanların daha uygun koşullarda istihdam edilebileceğini söyleyebiliriz.
Özetlemek gerekirse Türk müteahhitlerin Suriye’nin yeniden inşasına iştirak edebilmelerinin ana koşulu, ülkedeki güvenlik parametresine bağlı olarak ortaya çıkıyor. Diğer taraftan barış ortamının varlığı halinde sığınmacıların kendi ülkelerine dönüşüyle istihdamları çok daha elverişli koşullarda sağlanacak.
Küresel Barış Endeksi verilerine göre 2024 yılında 56 çatışma var ve bu II. Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en yüksek oran!
Şiddetin küresel ekonomik etkisi, 2023’te 19,1 trilyon dolara yükseldi ve küresel GSYİH’nın %13,5’ini temsil ediyor ki aynı yıl AB’nin küresel GSYİH’dan aldığı payın yüzde 17,4 olduğu düşünüldüğünde karşımıza sadece insani olarak değil; aynı zamanda ekonomik açıdan da çok karamsar bir tablo çıkıyor…
Nazlı Sarp