Aydın Eroğlu – 22.11.2013
S&P Türkiye’nin BB+ olan kredi notunu teyit etti. Görünüm durağan.
Türkiye’nin dış finansmana bağımlılığına, cari açık kaynaklı risklere ve pahalı dış finansmanın olumsuzluğuna dikkat çekerken, para politikalarının esnekliğinin bu risklere tampon oluşturduğunu ifade etti.
Not Artışı Nasıl Olur?
Seçimden bağımsız maliye ve para politikaları sürdürülürse, yapısal reformlar istihdam ve yatırımları arttırırsa, daha dengeli büyüme sağlanırsa not artışı olabileceğini,
Not İndirimi Neden Olur?
Kredilerde artışın sürmesi, cari açığın ve dış borç maliyetinin artması halinde bu risk geçerli olur diye değerlendirmelerde bulundu. Büyümeyi bu yıl için % 3, 2014 için de, % 3.6 olarak bekliyoruz dedi. Devlet borçlarının aşağıya yönünü, ihracatın da orta vadede gücünü korumasını beklediklerini ifade etti.
Önümüzdeki bir yıl içinde notun yukarı-aşağı yönlü değişimi, sayılan kriterlerde ekstra değişiklik olmazsa 1/3’den azdır demiş.
Şimdi bu ifadelerin farklı yorumları olacaktır. Ben bazı konulara dikkat çekmek istiyorum!
Önümüzdeki dönem en önemli riskimiz FED’in tahvil alımını azaltmaya başladığında, gelişmekte olan ülkelerin borçlanma maliyetlerinde artış yaratması riskidir. Bizim için ayrıca 2014 seçim riskleri vardır. İşte bu yüzden FED’in tahvil alımını azaltım sürecinin daha geç ve küçük oranlı olması bizim için büyük önem taşıyor. Eğer FED tahvil alımını daha hızlı ve büyük oranlı yapmaya kalkarsa, bu durum bizden de para çıkışını hızlandırabileceği gibi, dış borçlanma faiz maliyetlerini de arttıracaktır. Bu durum S&P’nin risk olarak verdiği gelişmelerden birisi olur. Bu konudaki şansımız ise, FED ve ECB kaynaklı düşük faiz politikalarıdır. Bu iki gelişmiş dünya bölgesi, büyümeyi canlandırabilmek için, uzun dönem düşük faiz uygulama niyetinde oldukları için, hatta ECB hala faizleri indirdiği için, dış borçlanmadaki faiz maliyet artışımız dengeleniyor. Yoksa, tersi bir faiz politikası izliyor olsaydılar, bizim için çok büyük bir risk olurdu.
S&P riskli bir konuya daha dikkat çekmiş! Hatırlarsanız sanırım son bir haftalık yazılarımdan birinde ben de aynı tespitte bulunmuştum. Bu da kredi artışı idi! S&P de, kredi büyümesinin sürmesinin not indirimi riski oluşturacağına dikkat çekmiş. Ben de TCMB’nın 2013 başındaki hedeflemesinde kredi büyümesinin % 15, büyümenin de % 5 olmasını düşündüğünü, ama geldiğimiz şu ortamda, krediler % 30 büyürken, büyümenin % 3 ile % 4 arasında kaldığına değinmiştim (Bu arada, görüyorsunuz, değerlendirmelerimde S&P’yi bile geçip, hızlı uyarı özelliğimi koruyorum!). Demek ki, büyümenin düşürülmesi kredilerdeki büyümeyi kontrol altına alamıyormuş diye de, TCMB’nın bir yanlış düşüncesine dikkat çekmiştim.
Ben S&P’nin açıklamaları ile Türkiye’nin şu anki verilerine bakınca ciddi bir risk altında olduğumuzu görüyorum. Bu açıklamaları da mevcudun tespiti, önemli bir şey yok diyen yorumcular gibi değerlendirmiyorum. Biraz daha negatif risklerin varlığını hissedeceğimiz şekilde değerlendirmek doğru olur görüşündeyim.
İşte şimdi her koldan neden kredi büyümesine fren yaptırılmak istendiğini anlıyorsunuzdur! Muhtemelen bu durumun devamı halinde not indirimi riskinin kuvvetleneceği bilgisine sahip olan uygulayıcılar, bu risk için tedbirler almaya çalışıyorlar. En azından bu iyi bir durumdur. Ama para ve maliye politikası kararlarında gevşeme olmadan, 2014 seçim dönemi de atlatılabilmelidir. Yoksa yaşanacak bir gevşeme halinde not indirimi riskinin ne denli büyük olduğunu da görmenizi isterim! Yapılan bu uyarıları ben yapmıyorum. S&P açık açık şuanki riskin önemine dikkat çekmiş. Bu nedenle BDDK, hükümet ve TCMB kredileri kontrol etmeye çalışıyorlar.
O zaman bir tespit daha yapalım derim; o da bu sıkı kontroller bir süre sürecek demektir. Bu takdirde bankacılık sektörünün üzerindeki baskı sürecektir. Böyle bir ortamda bankacılık karlarının düşmesini beklemek çok doğal olacaktır. Demek ki, önümüzdeki dönem endeks yükselişleri yaşasak da, bunun çok yüksek soluklu olmayacağını düşünmemiz lazım.
BIST’in Durumu?
BIST’te bankalar üzerinde bir baskı sürüyor. Endeks 75.000 seviyesini geçmekte zorlanıyor. Teknik gap’lerini kapatmış banka hisselerinin gap seviyelerinin üstüne doğru daha istekli olduklarını görüyoruz. Ama henüz gap’ini kapatmamış BIST’de ise gördüğünüz gibi eksi baskısı daha yüksek. Bu durum kritik bir görüntü oluşturuyor. Eğer yakın zamanda endeks 75.300- 75.600 civarındaki dirençlerini kırabilirse 77.000’e doğru yükseliş yaşayabilir. Ancak bu seviyeleri bir kaç gün daha kıramazsa, bu takdirde BIST dahil kapanmamış gap’lerin kapandığına şahit olabiliriz!
6 Aralık Çok Önemli Olacak!
Bu tarihte ABD tarım dışı istihdam rakamı açıklanacak. Bu veriler kötü gelirse, 80.500 BIST hedeflerine gidilebilir. Ama daha öncesinde de söylediğim gibi, FED riski varken, kısa vadede 80.500 üstünün gerçekleşmesini beklemiyorum. Hatta bu seviye için de öncelikle 77.000’in kırılmasının şart olduğuna dikkat çekiyorum. 77.000’nin kırıldığını görmeden 80.000’li endeks beklentilerinde olmamak gerektiği düşüncesindeyim.
Ama ABD tarım dışı istihdam rakamları yine bir sürpriz ile iyi gelirse, bu takdirde FED’in tahvil alımı azaltımı kararını öne çekme ihtimali çok güçlenir. Bu durumda da özellikle gelişmekte olan ülke endekslerine önemli satışlar gelebilir. O an endeks seviyemiz çok önemli olur. Ne şu anki seviyeden ne denli yüksek olursak, satış baskısı o denli yüksek olur. Yukarıdaki endeks hedeflerine ulaşmamız için bekleme süremiz de artmış olur. Bu nedenle BIST’in yönü için ABD tarım dışı istihdam verileri çok önemli olacaktır.
Hepinize iyi bir hafta sonu dilerim.
Saygılarımla
www.aydineroglu.com – www.borsaanalizci.com