Amerikan ISE endeksi son 5 ayın zirvesinde ve iyimserlik seviyesi olan 50’nin üzerinde açıklanırken Amerika’da 3.çeyrek büyüme tahmin aralığı olan %2,5-%3 aralığı için olumlu bir işaret verdi. Amerika’da Ekim ayından buyana açıklanan tüm verilerin beklentilerin üzerinde pozitif olması dikkat çekici. 2016 yılı son çeyreğinde Amerika gibi büyük bir ekonominin bir çok gelişmekte olan ülke büyümesine yakın %2,5-%3 bandında büyüme beklentisi oldukça etkileyici bir rakam. 2017 yılında S&P500 şirketlerini karlarının %14 artması bekleniyor. Dolardaki artış ve faizlerdeki yukarı yön şirket karlarındaki büyüme momentum kaybolmadan ülkenin ekonomik büyümesinde önemli bir olumsuzluğa sebep olmayacak gibi gözüküyor. Dolar endeksinin 105 ve 10 yıllık faizlerin %2,5 seviyesinin anlamlı bir şekilde üzerine çıkması ise Amerikan ekonomisindeki büyümeyi de tehdit eder bir seviye olarak görülebilir.
Amerika’dan gelen güçlü verilere ek olarak Doğu Avrupa ve Rusya PMI verisinin güçlü açıklanması Amerika, Çin, Japonya ve Avrupa’ya ek olarak gelişmekte olan ülkeler açısından da ekonomik verilerde toparlanmanın devam ettiğine ve 2017 yılı için global ekonomik büyümenin 2016 yılından daha iyi olacağı varsayımlarını güçlendiren bir sürece işaret ediyor.
Yurtdışından gelen olumlu verilere rağmen Türkiye’de PMI verisinin 11 aylık ortalama ve iyimserlik seviyesi olan 50’nin altında olması negatif ayrışmada etkiliydi. Ayrıca Başbakan Binali Yıldırım ve MHP liderinin referanduma yönelik ortak açıklaması sonrası Dolar/TL 3,43 seviyesinden hızlı bir şekilde 3,50’ye kadar yükseldi. Son dönemde artan petrol fiyatları da olumsuz veri akışının arttığı ve 2017 yılında önemli bir referandum stresini yaşayacak bir ülke için talep artışından ziyade şirketlerin maliyetleri ve cari açık riskinin artışı olarak yorumlanmakta. Söz konusu değişkenlerin etkisi altında dün Dolar/TL tarihi zirvesini görürken BİST100 günü %2 gerileyerek 72.519 seviyesinden kapattı. Olumlu veri ise Kasım ayında Türkiye ihracatının %5 artmasıydı. Dolardaki yükselişin ihracatı pozitif etkilemeye başladığı söylenebilir.
Bazı analistler Türk borsasının dolar bazlı 2009 krizi seviyelerine yaklaştığı ve oldukça ucuz kaldığı şeklinde yorumlar yaparken bize göre mevcut fiyatın dolar bazlı değerine ek olarak şirketlerin dolar bazlı karlarının da eridiğinin dikkate alınması yönünde. Bu anlamda dolar bazlı endeksten ziyade borsa F/K’ları daha belirleyici olacaktır. Türk borsasının F/K olarak ucuz bir seviyede olduğunu düşünmekle birlikte önemli ve pozitif bir katalizöre sahip olması gerektiğini düşünüyoruz: Referandum sonrası siyasi gerilimin ortadan kalkması ve FED’in faiz artışları ile yeniden fiyatlanmanın sonlanması ile 2017 yılının ikinci yarısı TL varlıklar için daha iyi bir döneme işaret edebilir. Türkiye mevcut güçlü ve dinamik ekonomik yapısı ile son 2 yılda yaşadığı olumsuz süreçlere rağmen Brezilya ve Rusya ekonomisinin daraldığı bir ortamda %3 büyüme başarısını gösterebilen bir ülke olarak değerlendirilmelidir. Piyasalardaki volatilitenin azaldığı bir ortamda yeniden Türk ekonomisinin güçlü yanları ön plana çıkacaktır. 2016 başından Mayıs ayına kadar gelişmekte olan ülkeler arasında para birimi ve borsası göreceli olarak en fazla değerlenen gelişmekte olan ülkenin Türkiye olduğu unutulmamalıdır.
Moody’s’in takviminden Türkiye notu açıklamasını çıkarması önemli bir gelişme olarak değerlendirilmeli. Bugün açıklanacak en önemli veri ise Amerika tarım dışı istihdam verisi. Beklenti 175 bin seviyesinde bir rakamın açıklanması yönünde. Dünyanın en büyük ekonomisinde işsizlik verisinin %4,9 ile doğal işsizlik seviyesinde olduğunu hatırlamak gerekiyor. Avrupa’da Pazar günü İtalya’da referandumun olması ve referandum sonrası İtalya Başbakanı’nın istifa etme olasılığı endekslerde riskten kaçışı hızlandırmış gözüküyor. 2017 yılında Fransa ve Almanya’ya ek olarak İtalya’da da bir seçim süreci Türkiye’nin ihracatının gerçekleştiği Avrupa’da siyasi belirsizliği artırması yönünde bizi etkileyebilir.
Dr. Halil Arslan