*Gerçekten bir anlaşmazlık mı var yoksa danışıklı dövüş mü izliyoruz.
2018 de Maliye bakanlığı görevini yürüten Naci Ağbal, görevini Berat Albayrak’a devrettikten çok kısa süre sonra gözler sürekli faiz indirimi beklerken Albarak 625 puanlık rekor bir faiz artışıyla faizi %24 e çıkartmış ve artık bağımsızlık tartışmasının kapandığını söylemişti. Yani bu ülke de bağımsızlık tartışmasını biz ürettik diyebiliriz. Yani bu konu piyasa içinde hassaslaştığı için şu kavramı benimsemek zorunda kaldık. Faiz arttırıyorsanız bağımsızsınız, faiz indiriyorsanız Erdoğan’ın baskısı altındasınız. Sanıyorum bu kavram uzun yıllar da değişmeyecek. Albayrak’ın gelişiyle artan faiz ortamı piyasalar için alkışlanırken, ülke dolardaki düşüşe rağmen enflasyonda kısa sürede 5 puanlık artış gördü ve 2018 yılını %20.30 ile kapattı. 2019 da faiz indirimi ve doların yeniden canlanması azalan likiti arttırdı ve 2019 da enflasyon 11.84 e kadar çekildi. Şimdi yurtdışından ülkemize gelen raporlarda beklenti anketleri faiz ve dolar rejimi üzerine kurulu bir atmosferde ilerlemekte. 10 dolarla ülkedeki yüksek faize gelen sıcak para, yüksek dolar kuruyla giriş yapıyor mesela kur 8 tl diyelim. 80 tl den ortalama %15(80+12=92tl) faiz alan yatırımcı, yüksek faiz ortamında 6 tl (92/6=15.33) ye gerileyen kur sayesinde 15.33 dolarla ülkeden ayrılıyor. Yani ülke düşük faizle büyüme avantajını kaybederken, piyasalarda yükselen faizle gelen sıcak para ile yükseliyor. Bunu raporlarla nasıl yaptıklarının izahına gelirsek, JP Morgan 2020 son çeyrekte, dolar 7.45tl seviyesinde iken 5.50 tl hedefle Türk Lirasını değerleneceğini raporladı. Biz o günlerde dolar yılsonu 10 tl olur mu diyorduk. Bu rapor sonrasında dolar sallansa bile 8.5 bölgesine kadar yükseldi ve başkan değişikliği sonrasında faiz artırımı beklentileri paylaşılmaya başlandı, JP Morgan sonrası büyük yatırım bankaları da tl lehine raporlar göndermeye 6.25 hedef vermeye devam etti. Şimdiye kadar artan faizle bankacılık sektöründeki sıkılaşma, bankacılık sistemindeki karın azalmasına sebep olurken diğer tarafta enflasyonun artmasına ve kurun düşmesini sağladı. Ancak kurdaki düşüşle yerli halkın elindeki dolar miktarında ne yazık ki azalma olmadı. (Faiz artırımının dolar yatırımcısını faize çekmesi beklenir ama bu da gerçekleşmedi). Büyük yatırım bankaları 2021 yılının ikinci yarısından sonra merkezden faiz indirimi bekliyorlardı(kur en düşük değer de iken yani ellerinde faizde olan nakdi en yüksek rakamdan dolara çevirme avantajı), çünkü faiz vadesi yaklaştıkça kuru yukarıya taşıyacak bir şeyler lazım. Şimdi eylülden sonra usul usul faiz indirimi bekleyen aynı kurumlar başkan değişikliği sebebiyle erken kalkan dolar sebebiyle kur avantajını kaybediyor. Bu sebeple arka arkaya sert mesajlar içeren raporlar yazıldı. Bu ülke de bu zinciri kırmanız ancak sıcak paraya bağımlılığınız azaldığında değişebilir. On yıllardır bir sene faiz arttır bir sene faiz indirle adım atmaya çalışıyor bu ülke.
Asıl konuya gelelim. Erdoğan’ın siyasi yaşamı boyunca yanından ayırmadığı adamları merkez başkanı yapıp sonrasında söz dinlemiyor deyip görevden alması, sonra aynı kişilere önemli görevler vermeye devam etmesi danışıklı dövüş yani bu zinciri kırma girişimi olarak görüyorum. Ortam müsait olduğunda Berat Albayrak da bir konuma gelecektir çünkü diğerleri siyasi yaşamlarına devam ediyor. Yıllarca önemli görevler verdiği Naci Ağbal da bir gece görevden alınıyorsa yenisi de alınacaktır. Belki de göreve geleceği gideceği zamanlar bile belirli.. işin piyasa açısından zor olduğu aşikar, sizlerle daha önce de paylaşma şansım olmuştu, garanti bankın 2013 yılındaki aktif büyüklüğü 170 milyar tl iken hisse senedi 11 TL seviyesinde idi. Aynı banka bugün 540 milyar tl aktife sahip ve hisse senedi 7 TL. Yani piyasamız oldukça ucuz olmasının yanında güçlü bankacılık yapısı sayesinde bankaların yurtdışından yaptıkları sendikasyon kredilerine yüksek talep gelmeye devam ediyor. Hem de kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkemizin notunu yatırım yapılabilir seviyesinin 5 kademe altında (paranızı kaybedebilirsiniz demek) raporlamasına rağmen. Şuan faiz indirimi konusunda hızlanmamızın sebebine gelince, bu ülke son 7 ayı ihracat rekoru kırarak devam ediyor. Pandemi sonrasında yüksek dolar kuru sayesinde, dolar girdisi artarken ihracat konusunda maliyetlerin ülkemiz açısında avantajlı hale getirmekte. Bu ortam da faizin düşürülmesi ve sıcak para yerine(yani faizle gelip sonra gidecek para yerine) yatırıma yönlendirilen ve ülkeye katkısı sürecek gerçek bir para lazım. Biz finansçılar kısa sürede elimize geçecek paraya bakıyoruz ve faiz ortamının raporlara uygun ilerlemesi, merkeze güven duyulması bizim para kazanmamız için yeterli ama diğer taraftan bakarsak ülkenin gerçek anlamda büyümesi ve enflasyonun düşürülerek fiyat artışlarının önüne geçilmesi gerekiyor. Bu da ne yazık ki gelişmiş ülkelerdeki bol para sayesinde faizle çözülebilecekken bizim gibi ülkelerde kısa süreli etkiye sahip ve işe yaramıyor. 2021 yılında yurtdışı raporları ülkenin %7.5 üzerinde büyüyeceğine işaret ediyor. O zaman %8-10 büyüme ihtimalimizden konuşmaya başlayabiliriz. Piyasalar da güven sorunu sebebiyle yabancı yatırımcının çıkışını izledik. Bir süre daha devam edecektir ancak ilk çeyrek büyüme rakamı geldikten sonra ortamın yumuşadığını ve her şeyin unutulduğunu göreceksiniz. %8 büyüyecek bir ülkeye karşı raporlar da yeniden iyiye işaret edecektir. Düşük faiz ortamında daha az borçlanacak ve daha hızlı büyüyeceğiz. Ama kısa vade de coşkulu piyasa yükselişleri şimdilik sekteye uğradı. Merkez bankası konusunda tutumun yumuşamasına takiben bankacılık sektöründe toparlama göreceğiz ama bu dönemde diğer sektörlere paranın kaydığını göreceksiniz. Endekste 1450 trend değişim noktası olacak. Bist100 de bu seviye sonrasında risk iştahının arttığını rahatlıkla fark edeceksiniz. Piyasanıza güvenin, ülkenize güvenin karlı şirketlere yatırıma devam edin. Ama yakın gelecekte faiz, enflasyon ve dolar sarmalının bu ülkenin ayak bağı olmaya devam edeceğini asla unutmayın. Bir şekilde bu çarkın ömrünü uzatmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Bu ülkede el atılıp düzeltilecek onlarca sorun var. Hepsine sıra gelecektir ama bazen diyoruz ya 50 sene gerideyiz diye, hakikaten bazı konularda 50 sene geriden geliyoruz.
Sonuç: Bu hafta dolar kurunda 8 TL den gelen tepkinin yeniden boynunu aşağı çevirmesini ve 8 TL altında düşüşünü sürdürmesini bekliyor olacağım. Nisan ayı içerisinde yapılacak ppk toplantısı sonrası gelecek mesajlar kurda düşüşü hızlandıracaktır. Ben faiz indirimi beklemiyorum bu ay. Endekste 1450 üzerine atarsa bu 2 hafta içinde muhtemelen 1500 üzerine de toparlama ihtimali oldukça yüksek. İyi haftalar diliyorum..
Ahmet Güven