Mahfi Eğilmez – 02.06.2013
Haftaya başlarken kısa bir özet
Geçtiğimiz iki haftada küresel sisteme karışık bir görünüm egemendi. Fed başkanı Bernanke’nin, tahvil alım programını Eylül ayından başlayarak azaltabileceklerini söylemesinden sonra küresel sistemin tümünde görünüm değişmeye başladı. Aslında değişimim ilk belirtileri bu açıklamadan bir süre önce böyle bir açıklama gelebileceği düşüncesiyle başlamıştı zaten. Bernanke’nin açıklaması bu değişlimi hızlandırdı. Borsalar düşmeye, faizler yükselmeye, Dolar diğer para birimlerine karşı değer kazanmaya başladı. “Piyasaya sürülmüş bu kadar fazla Dolar varken bu para biriminin nasıl değer kazanmaya başladığı” yolunda sorulacak sorunun mantıklı tek yanıtı “insanların bu açıklamadan sonra Fed’in çıkış için uygulanabilir bir planı olduğunu düşünmeleridir” şeklinde verilebilir.
Son bir aya bakıldığında Dolara karşı en büyük değer kaybını % 12’ye yakın bir kayıpla Güney Afrika Rand’ı yaşamış görünüyor. Onu % 5’in üzerindeki kayıplarla Brezilya Real’i, Meksika Peso’su, Hindistan Rupi’si ve % 5’e yaklaşan kayıpla Türk Lirası izliyor. BU dönemde bile Dolara karşı değer kazanan Çin Yuan’ı bu görünümden ayrışıyor. Son bir ayda değilse bile son iki haftada gelişmekte olan ülke borsalarında sert düşüşler yaşandı. Bir süredir pozitif ayrışma sergilediği düşünülen bu ülkelerin borsalarında bu kez negatif ayrışma yaşandı.
Bu gelişmelerin ateşi Fed’in yeni yaklaşımını dile getirmesiyle birlikte yandı. Sermayenin geldiği ülkelerde yakında ortaya çıkacak faiz yükselişlerinin parayı oralara geri ittiği anlaşılıyor. Yani yabancı para, gelişme yolundaki ülkelerden çıkıyor ve geldiği yere geri dönüyor. Bu tür paranın ilk çıkacağı yerler de borsalar, tahviller ve mevduat.
Küresel gelişmelerin Türkiye’ye etkisi
Küresel görünümdeki bu değişim Türkiye’yi ciddi biçimde etkilemeye başladı. Öteki gelişme yolundaki ülkelerle birlikte Türkiye’den yabancı para çıkışı bir yandan borsanın düşüşünü ateşlerken bir yandan da mevduat çekilişine yol açtı. Gelişinde TL’ye değer kazandıran yabancı para, gidişinde de TL’ye değer kaybettiriyor. TL’de ortaya çıkan değer kaybı ise burada kalan yabancı paranın faiz gelirinin negatife düşmesine, hatta anaparadan zarar etmesine yol açıyor. Bu gelişme yabancı para çıkışını daha da hızlandırıyor.
Türkiye’de geçtiğimiz hafta Dolar ve Euro, TL’ye karşı önemli oranda değer kazandı. Konu orada kalmadı faizler de yükseldi. Dolar 1,90’a, Euro 2,48’e gelip dayanırken bir ara % 4,5’e düşmüş olan gösterge faiz de % 6’nın üstüne çıktı. Ardından TCMB Başkanı Başçı’nın, likiditeye müdahale ettikleri yolundaki açıklamaları geldi ve Dolar 1,87’ye, Euro da 2,42’ye, gösterge faiz de 5,5’e kadar geriledi. Hafta tamamlanırken Dolar ve Euro gerilediği yerde dururken faizler % 6’yı yeniden aşmıştı.
Türkiye haftaya farklı sıkıntılarla başlıyor
“Elle gelen düğün bayram” diye bir atasözü vardır bizde. Bunun anlamı şudur: “Herkese birden gelen sıkıntı ve yıkım, olduğundan hafifmiş gibi algılanır.” Türkiye’nin durum son iki haftada böyleydi. Yani benzer durumdaki gelişme yolundaki ülkelerin özellikle de yükselen piyasa ekonomilerin paralarında, borsalarında düşüşler ve faizlerinde yükselişler oluyor, Türkiye’de de aynı yönde gelişmeler görülüyordu. Türkiye’nin o ülkelerden en belirgin farkı çok yakın zamanda not artışı almış olmasıydı. Buna karşın Türkiye de benzer ülkelerle birlikte bir negatif ayrışmaya girmiş görünüyordu.
27 Mayıs günü Taksim Gezi Parkı’nda beş ağacın sökülmesiyle başlayan olaylar hafta sonunda ağır çatışmalara dönüştü ve bütün Türkiye’ye yayıldı. Olay Taksim Gezi Parkı’ndaki çevrecilik meselesinin ötesine geçti ve demokrasi kavgasına dönüştü. Polisin halka karşı “orantısız güç kullanması” ve çok yoğun miktarda biber gazı, hatta portakal gazı kullanmasıyla olay bir isyan halini aldı ve günlerce sürdü. Küresel sistemde yaşanan değişimlerin yarattığı gelişme yolundaki ekonomilerin negatif ayrışmasından nasibini alan ama bunu “elle gelen düğün bayram” olarak karşılayan Türkiye açısından Taksim’de başlayıp yurda yayılan gelişmeler Türkiye’nin, benzeri gelişme yolundaki ülkelerden de negatif ayrışmasına yol açacak kadar önemli.
Olaylar bütün dünya medyasına yansıdı. Bunun kısa dönemde iki açık etkisi olur: (1) Turizm etkilenir, (2) Sermaye akımları etkilenir. Küresel gelişmeler sonucu Türkiye’den çıkmaya yönelen yabancı para yatırımlarının çıkışı daha da hızlanabilir. Bunun sonucunda borsada yeni düşüşler, faizde ve dövizde yeni yükseliş baskıları yaşanabilir.
Bu haftanın en sıkıntılı kuruluşu TCMB olacak gibi görünüyor.