Bütçenin rekor açık verecek olması nedeniyle son günlerde servet vergisi uygulanması yolunda bazı öneriler medyada ve sosyal medyada yer almaya başladı.
Servet vergisi; gerçek ve tüzel kişilerin sahip oldukları servetlerine dâhil olan menkul ve gayrimenkul mallar, para ve alacakları üzerinden alınan dolaysız bir vergi çeşididir. Devamlılık gösteren bir vergi olarak alınmak yerine genellikle ülkenin sıkıntılı dönemlerinde, mesela savaş hali, doğal afetler (pandemi gibi olaylar da dâhil), büyük bir ekonomik kriz yaşanması gibi durumlarda geçici olarak uygulanmış bir vergi türü olarak öne çıkmaktadır. En tipik örneği miras bırakanın ölümü halinde varlığının geçtiği mirasçılarına ya da bağışlayanın yaptığı bağış nedeniyle bu mal varlığını edinen kişilere bu varlıklar üzerinden tahakkuk ettirilen veraset ve intikal vergisidir.
Türkiye’de, emlak vergisi, motorlu taşıtlar vergisi ve veraset ve intikal vergisi dışında servet vergisi uygulaması 1942 yılında çıkarılan Varlık Vergisi yasasıyla yapılmıştır. Karşılaşılan büyük eleştiriler sonucu, 1944 yılında, o tarihe kadar tarh edilmiş, ancak tahsil edilememiş vergilerin silinmesiyle Varlık Vergisi uygulaması ortadan kalkmıştır. Kısa süre uygulanmış olsa da Türk maliye tarihinin en kara sayfalarından birisi olarak hatırlanmaktadır.
Emlak vergisi, motorlu taşıtlar vergisi ve veraset ve intikal vergisi bir kenara bırakılırsa, çoğu ülkede olağanüstü hallerde geçici olarak uygulanan servet vergisi, özellikle küresel kriz ve pandemi sonrasında bazı ülkelerde sürekli olarak uygulanan vergiler arasında yer almaya başlamıştır. Avrupa’da bazı ülkeler net servet vergisi adı altında bu vergiyi sürekli uygulamaktadır (net servet; kişinin varlıklarından borçları düşüldükten sonra kalan miktarı ifade ediyor.) Avrupa’da bazı ülkeler de belirli bazı servet kalemleri üzerinden servet vergisi (buna da kısmi servet vergisi diyebiliriz) uyguluyorlar.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.