TCMB’de son yıllardaki başkan değişikliklerine bakılacak olursa; görevde kalma süresinin giderek azaldığı ve bunun bu defa politika değişikliği için olmasa da bankanın kurumsal itibarı açısından olumlu görünmediğini vurgulamak isterim.
Yine bir cuma akşamı ve yine bir TCMB başkanının görevinden affını istemesi… Türk halkı olarak son 5 yılda bünyemiz çok daha radikal kopuşlara bağışıklık kazandığından mı, yoksa bu defa arkasından bir politika değişikliği gelmeyecek olmasından mı bilemiyorum; şahsen ben bu defa cuma gecesini rahat geçirdiğimi itiraf etmeliyim.
22 Ocak tarihli “TCMB’ye bu defa da özel hayat üzerinden algı operasyonu” başlıklı yazımda TCMB eski Başkanı Erkan’a ilişkin ortaya atılan iddiaları ve olaya bakış açımı anlatmıştım. Zaten kendisi de görevinden affını istediğini bildirdiği yazısında özetle itibar suikastine uğradığını dile getiriyor.
Dolayısıyla ortaya net bir şahsi neden olgusu da konulmuş oluyor. Sanırım ortaya atılan iddiaların gerçek olup olmadığı da bu vesileyle bilinmezlikler listesine eklenecek. Belki de burada doğru olanı Sayın Erkan’ın kamuoyunun önüne çıkarak bu iddialarla ki; eğer doğru değilse yüzleşmesiydi. Hem böylelikle başında olduğu kurumun da itibarını korumuş olacaktı.
Erkan’ın ayrılışında farklı bir sebep söz konusu olabilir mi?
Diğer taraftan Sayın Cumhurbaşkanının üstü kapalı, yani Sayın Erkan’ın ismini zikretmeden, “Bir bardak suda fırtına koparmaya çalışıyorlar” sözüyle söylentiler de yatışmış gibiydi… İşte tam bu noktada zihnim karışıyor.
Olayı baştan sona irdelediğimde bu gidiş sadece itibar suikastine bağlı bir gidiş değil diyorum kendi kendime. Sayın Cumhurbaşkanının ve Sayın Şimşek’in kanıtlanmamış iddialar üzerinden böyle bir gidişe müsaade etmeyeceklerini, bu gidişin arkasında açıklanmayan/ açıklanamayan daha farklı bir sebep olduğunu düşünüyorum nedense? Sonuç olarak, sebebini henüz tam bilemediğimiz, ‘görevden affını isteme’ ile ilgili bize de hayırlı olsun demekten başka çare kalmadı…
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!