Yurtiçi Piyasalar Seçim Sonuçlarını Nasıl Fiyatlar?
Üzerinden henüz 5 ay bile geçmeden, tüm koalisyon seçenekleri bir yana tek bir seçeneği dahi denenmeden tekrar bir seçime gitmek ne kadar doğruydu, tartışılır. Aradan geçen zaman diliminin oldukça kısıtlı olması, seçimlerde çok farklı bir sonuç çıkacağı izlenimi vermemişti. Yapılan anketler de bu beklentileri destekler nitelikteydi. Ancak açıklanan oranlar 147 gün öncesine kadar çok farklı sonuçlar doğuracak gibi gözüküyor. Sandıktan çıkan sonuçlara göre tek parti hükümetinin kurulmasına yönelik çıkan sonuçlar, daha öngörülebilir bir siyaset anlayışı ile piyasalarda kısa vadede toparlanmalar görülebilir. Seçim yorgunu ülkenin yeni gündem maddelerinden en önemlisi özellikle ekonomide beklenen yapısal reformlar olacaktır. Büyümenin ithalata bağımlı yapıdan kurtarılması, cari açığın düşürülmesi, sektörel bazda yapılacak reformlar, iç tasarrufların artırılması beklentileri ile daha fazla güçlenen TL sonucunda piyasalar güçlü bir reaksiyon verebilir.
7 Haziran tarihinde yapılan seçim oylamasını hatırlamak gerekirse, Ak Parti sandıktan yüzde 40.87 oy oranıyla 258 Milletvekili çıkarırken, CHP yüzde 24.95 oy ile 132 Milletvekili çıkarmıştı. Onları yüzde 16.29 oy oranıyla 80 Milletvekiline sahip MHP, yüzde 13.12 oy oranıyla 80 Milletvekiline sahip HDP takip etmişti.
1 Kasım seçimleri sonucunda oluşan tablo ise yüzde 98.13’ü açılan sandıkların tek parti hükümetinin kurulacağını açıkça ortaya koyuyor. 2 Kasım açılışıyla beraber piyasalar hükümet kurulumunu muhtemelen olumlu olarak satın alacak. Bu da TL varlıklarında pozitif ayrışma anlamına geliyor. Yani kur tarafında bu hafta aşağı yönlü sert satış baskısı görebiliriz. Buna ek olarak değerlendirme kuruluşlarının da Türkiye’nin “yatırım yapılabilir ülke“ notunda indirime gitmesi ihtimali azalacağından (ve muhtemelen olmayacağından) piyasalarda dövizde kısa vadede satışlar gelirken, borsada da yukarı yönde hareketlenme gerçekleşebilir. Böyle bir durumda borsada 85.000-87.000 aralığı hedef olabilecekken, kur tarafında da 2.75 – 2.80 aralığına doğru süren geri çekilmeler görülebilir.
Piyasada seçim öncesi hakim olan görüş güçlü bir koalisyon; AK Parti-CHP ortaklığı olacağı yönündeydi. Bu aynı zamanda TL için en iyi ikinci ihtimal olabilecekken, tek parti hükümetinin iktidara gelmesi yabancı yatırımcı gözünde istikrarın devam edeceği, hükümetin hızla kurularak ekonomide gerekli yapısal reformların daha hızlı yapılabileceği beklentileri ile en olumlu seçim sonucu olarak değerlendirilerek, TL’de önümüzdeki dönemde pozitif fiyatlamalar görebiliriz. 7 Haziran seçimleri sonrası iç piyasada koalisyon çalışmalarının başarısızlıkla sonuçlanması ve seçime gidilmesi fiyatın 2.62’den kalkıp 2.82’nin üstüne çıkmasına sebep olmuştu. Hükümet kurulamaması endişesinin Dolar-TL ve Euro-TL üstünde yaklaşık 20 kuruşluk bir prim taşıdığı varsayıldığında, tam tersi senaryoda bu hafta kurda aşağı yönlü sert hareketler görebiliriz.
Grafikte iki bölüme dikkat çekmekte fayda var. 7 Haziran seçim sonrası kur açılışını 2.75 seviyesinde yaparken en yüksek 2.80 seviyesini görmüştü. Ancak yaklaşık 2 haftalık bir sürede tekrardan 2.65 seviyelerine kadar geriledi. Yeni seçim dönemi sonrası tekrardan Dolar’daki açılış yaklaşık 10 puan aşağıdan gerçekleşebilir. Bu da yaklaşık 2.80 seviyelerine tekabül ediyor. Eğer pozitif ayrışma devam ederse 2.80’nin olası kırılımı sonrası 2.75’ler dahi gündeme gelebilir. Ancak 2.80 desteği çalışırsa 7 Haziran sonrasındaki 2 haftalık süreçte yaşanan durumun benzeri yaşanabilir. Yani tekrardan kur tarafında 2.86’lara kadar bir yukarı yönlü hareket izleyebilir. Bunun içinde dışarıdan kaynaklı FED riski ağır basarsa ki bu Cuma Tarım Dışı İstihdam verisi oldukça önemli tekrar kurda yukarı yönlü bir hareket görülebilir. Sonuç olarak şuan için asıl soru işareti ‘’Piyasalar hükümet kurulumunu ne kadar satın alacak veya ne kadarını satın aldı’’ ?
Göz ardı edilmemesi gerek bir önemli nokta var ki o da, seçim öncesi dönemde gündemin en önemli maddelerinden olan çözüm süreci. Güvenlik endişeleri ve jeopolitik risklere anayasa değişikliğine dair tartışmaların da eklenmesi, beklenen bu olumlu havayı sınırlayabilir. Özellikle yabancı yatırımcıların oldukça yakın merceğinde olan anayasa değişikliği konusunda yaşanacak sert tartışmalar, süregelecek anlaşmazlıklarla kur ve borsadaki kazançların yerini kayıplara bırakabileceğine de vurgu yapmak gerekiyor.
Böyle bir tabloda yılın kalan döneminde anayasa tartışmalarına ek olarak belki de en sıkıntılı süreç Aralık ayında FED’in faiz artışına karar vermesi ile yaşanabilir. Son toplantıda FED üyeleri tarafından Aralık ayının hiç olmadığı kadar güçlü bir şekilde işaret edilmesi dolardaki yükselişleri yıl sonuna doğru destekleyebilir. Gelişmekte olan ülkelerin FED’in olası bir faiz artırımına ne kadar hazırlıklı oldukları zaten tartışma konusu. Bu bakımdan hükümet kurulumu ile tam rahat bir nefes alındı diye düşünülürken olası bir FED faiz hamlesi ile bunun bedelinin hesaplanandan daha ağır olabileceği de unutulmamalıdır.