Seçim sathı mahallinin sonuna yaklaşıyoruz. İttifakın her iki cephesinde ve ittifak dışı adaylarda tansiyon her geçen gün artıyor.
Adayların ve de aday partilerin ilgili kurmaylarının TV programlarında ve de seçim meydanlarında yaptığı açıklamalara bakarak seçim sonrası oluşacak ekonomik tabloyla ilgili bu zamana kadar bir fikir edinmiş olmamız gerekiyordu. Oysa ortadaki vaatlerin önemli bir bölümü popülist olarak tabir ettiğimiz türden… Yapısal olarak bir sonuç verebileceğini öngördüğümüz vaatlere ise nasıl ulaşılabileceği oldukça karışık.
O zaman hem iktidar hem de muhalefet bloğundan art arda gelen ekonomik vaatleri kategorize edecek olursam;
Popülist ve yapısal olarak iki kısma ayırmak faydalı olacaktır.
Popülist vaat adından da anlaşıldığı üzere seçmenlerin kısa süreli ihtiyaçlarını gidermeye yönelik pozitif adımları içermektedir.
Ülkemizde son yıllarda yaşanan çok yüksek enflasyon, seçmen tercihlerinde birincil şikayet konusu olarak hayat pahalılığını ön plana çıkardığından, adayların vaatlerinin hep bu sorun çerçevesinde şekillendiğini görüyor ve dinliyoruz.
Enflasyon karşısında alım gücü düşen halka ve de şirketlere yönelik vaatler;
– Daha yüksek maaş
– İkramiye, hatta ikramiye zammı,
– Kira artış tavanı,
– Geçici sübvansiyonlar
– Geçici vergi affı, yeniden yapılandırma, gibi temel konuları içermektedir.
Oysa bu tür vaatlerin dozunun fazla yüksek olması sonucunda, Türkiye 1990’lı yıllarda olduğu gibi bütçe sorunları ile boğuşur hale gelebilir ki bu yılın bütçe açığının 650 milyar TL’yi geçeceğini öngörebiliyoruz. Bir de buna depremin ağır yükü ve de seçim harcamaları eklendiğinde 1,5 milyar TL’ye varan bir bütçe açığı ile karşılaşılması hiç şaşırtıcı olmayacak. Dolayısıyla, bahsettiğimiz bu popülist ekonomik vaatler yapısal sonuçları düşünülmeden ortaya atıldığında daha büyük, daha içinden çıkılmaz duruma hatta bir krize sebep olabilecektir.
Şimdi adayların popülist yani bir ödül niteliğinde görülen ama sonuçları bakımından değerlendirildiğinde, ceza olarak sonuç doğurabilecek vaatlerini bir kenara bırakarak, hem bizim hem de çocuklarımızın ne tür bir refah seviyesinde yaşayacağı sorusuna cevap verecek, yapısal sonuçları olan vaatlere bakalım:
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!