Almanya’da yatırımcıların geleneksel olarak güvenli liman tercihlerine yöneldiğini görüyoruz. DZ Bank’ın son araştırmasına göre, Alman yatırımcıların yaklaşık 2,2 trilyon Euro’luk bir bölümü (toplam varlıklarının %23’ü) vadesiz mevduat hesaplarında ve nakit olarak bekletiliyor. Buna ek olarak, yatırımların %27’si sigorta ürünlerinde, %13’ü diğer banka mevduatlarında ve sadece %9’u hisse senetlerinde değerlendiriliyor. Bu durum, özellikle DAX endeksinin son dönemde 19.600 puan seviyesine ulaşarak rekor kırması ve yılbaşından bu yana %16’lık bir getiri sağlaması göz önüne alındığında, önemli bir fırsat kaybına işaret ediyor.
Türk yatırımcıların davranışları ise farklı dinamiklerle şekilleniyor. Türkiye’de yatırımcılar, yerel para birimindeki dalgalanmalara karşı koruma sağlamak amacıyla döviz ve altın gibi geleneksel yatırım araçlarına yönelme eğiliminde. Kesinlikle döviz önermiyoruz, özellikle ekonominin ulusal bir yıkım aracı olduğu bir dünyada… Almanya’daki durumun aksine, Türk yatırımcılar için öncelik sermaye büyümesinden ziyade, mevcut birikimin değerini korumak. Bu nedenle, gayrimenkul yatırımları ve maalesef döviz hesapları, Türk yatırımcıların portföylerinde önemli bir yer tutuyor.
DZ Bank’ın yaptığı simülasyon çalışması, Alman yatırımcıların 2011’den 2024’ün ortasına kadar olan dönemde, mevduatta tutulan tasarruflarını hisse senedi piyasalarında değerlendirmeleri durumunda, 715 milyar Euro’luk (yaklaşık %8) ek getiri elde edebileceklerini gösteriyor. Bu analiz, her iki ülke için de önemli dersler içeriyor: yatırımcıların, temel bir güvenlik tamponu oluşturduktan sonra, uzun vadeli ve çeşitlendirilmiş yatırım stratejilerine yönelmeleri gerektiğini ortaya koyuyor.
Küresel finansal piyasaların en önemli pusuları arasında yer alan DXY (Dolar Endeksi), profesyonel yatırımcılar için vazgeçilmez analiz aracı olarak öne çıkıyor. Bu güçlü gösterge, uluslararası sermaye akışlarının yönünü tespit etmede ve piyasa momentumunu belirlemede kritik rol oynuyor. Özellikle volatilitenin yükseldiği dönemlerde, yatırımcılara sunduğu keskin öngörüler ile portföy yönetiminde stratejik avantaj sağlıyor.
Finansal piyasaların nabzını tutan ekonomik takvim, yatırımcılar için adeta bir yol haritası niteliği taşıyor. Makroekonomik verilerin açıklanma zamanları, merkez bankalarının politika kararları ve küresel ölçekte etkili olabilecek ekonomik gelişmelerin takvimdeki yeri, piyasa katılımcılarına proaktif pozisyon alma fırsatı sunuyor. Bu sayede yatırımcılar, olası piyasa hareketlerine karşı hazırlıklı olabilirken, risk yönetimlerini de daha etkin şekilde planlayabiliyorlar.
Grafik TradingView’den
SASA 4 Aralık’ta trend raylarında makas değişikliğine gidebilir. Borsa İstanbul’un olumsuz sinyallerinden negatif etkilenmektedir.
belirgin bir düşüş trendi içinde olduğunu görüyoruz. Fibonacci geri çekilme seviyeleri ve RSI göstergesi birlikte değerlendirildiğinde, hisse 6.40 seviyelerinden 3.91 seviyelerine kadar gerilemiş durumda. RSI göstergesi aşırı satış bölgesine yakın seyrederken, momentum göstergeleri de zayıf bir görünüm sergilemekte.
Ichimoku bulut göstergesi ve hareketli ortalamalar, trendin hala aşağı yönlü olduğunu teyit ediyor. Kumo bulutu altında seyreden fiyat hareketleri, Tenkan-sen ve Kijun-sen çizgilerinin negatif kesişimi, satış baskısının devam edebileceğine dair bir tatminsizlik var. Williams %R ve MACD göstergeleri de düşüş trendini destekleyen sinyaller üretiyor.
Teknik göstergelerin mevcut durumunda, önemli destek seviyeleri 3.43 ve 3.77 olarak öne çıkarken, direnç seviyeleri 4.37 ve 4.80 olarak görülüyor. Özellikle 3.77 desteği kısa vadede kritik bir öneme sahip ve bu seviyenin altına inilmesi durumunda satış baskısı artabilir. Süpertrend sat sinyallerini artırıyor, bazılarına göre ise yeterince artırdı.
Sonuç itibariyle, her iki ülkedeki yatırım davranışlarının iyileştirilmesi için finansal eğitimin artırılması ve yatırım ürünlerine erişimin kolaylaştırılması büyük önem taşıyor. Almanya için 2 trilyon Euro’luk “yatırım tıkanıklığı”nın çözülmesi, Türkiye için ise enflasyona karşı koruma sağlayan yatırım ürünlerinin geliştirilmesi öncelikli hedefler arasında yer almalı. Özellikle genç yatırımcıların, düzenli yatırım alışkanlığı edinmeleri de gerekiyor.
Okan Özdemir
