Mahfi Eğilmez – 14.08.2017
Özetle Sanayi Kapitalizminin Tarihçesi
James Watt’ın 1700’lerin sonlarına doğru geliştirdiği buhar makinesinin sanayiye uygulanabilir hale gelmesiyle sanayi devrimi sayfası açılmış oldu. Bu, aynı zamanda o döneme kadar tarım, ticaret ve atölye üretimi çerçevesinde yürüyen merkantilist – fizyokrat kapitalizmin artık yavaş yavaş sanayi kapitalizmine geçiş dönemeciydi.
Dokuma tezgâhlarıyla başlayan bu değişim sanayinin her alanına yayıldı. 1870’lerden itibaren elektrik gücünün montaj hatlarına kumanda etmesiyle ortaya birlikte bu kez kitlesel üretim zirveye çıktı. Bu yeni sistem, üretim ölçeğinin büyümesine, maliyetlerin ve fiyatların ucuzlamasına ve satışların katlanarak artmasına yol açtı. Sanayi kapitalizmi ciddi bir sermaye birikimi sağlamaya başladı.
1960’lara girerken algılayıcılardan alınan bilgiyi, bir program çerçevesinde iş elemanlarına aktaran mikroişlemci tabanlı programlanabilir mantık devresi geliştirildi. Ve bu sistemin üretime uygulanmasıyla üretimin otomasyonu mümkün oldu. Bu gelişme üretime insan emeğinin katkısını düşürerek hatayı da minimize etti. Böylece 1960’ların başından günümüze kadar gelen yeni bir sanayi devri başlamış oldu. Bu dönemde bilgisayar kullanımı, akıllı telefonlar, internetin yaygınlaşması üretimi her yönüyle geniş biçimde etkiledi ve biçimlendirdi. İletişim ve ulaşımdaki gelişmelerle, ticaret ve endüstri küreselleşti. Dünya, şimdilerde endüstri 4.0 diye adlandırılan neredeyse insansız yeni bir üretim düzenine geçmeye hazırlanıyor.
Sanayi Kapitalizminin Sağladığı Refah Artışı
Aşağıdaki tablo 1850’lerden bugüne kadar dünyanın en fazla gelişmiş ülkelerinin GSYH ve kişi başına gelirlerini yıllar itibariyle ortaya koyuyor.
(Kaynak: Angus Maddison http://www.ggdc.net/maddison/ ve IMF, WEO Database, April 2017)
GSYH (Milyar USD) | 1850 | 1914 | 1929 | 1950 | 2016 |
Fransa | 58,0 | 134,2 | 194,2 | 220,5 | 2.463 |
Almanya | 48,2 | 202,2 | 262,3 | 265,4 | 3.467 |
İtalya | 33,0 | 95,4 | 125,2 | 165,0 | 1.851 |
İngiltere | 63,3 | 226,9 | 251,4 | 347,9 | 2.629 |
Kanada | 3,3 | 32,6 | 52,2 | 102,2 | 1.529 |
ABD | 42,6 | 477,6 | 843,3 | 1.455,9 | 18.569 |
Kişi Başına Gelir (USD) | |||||
Fransa | 1.597 | 3.236 | 4.710 | 5.186 | 38.128 |
Almanya | 1.428 | 3.059 | 4.051 | 3.881 | 41.902 |
İtalya | 1.350 | 2.543 | 3.093 | 3.502 | 30.507 |
İngiltere | 2.330 | 4.927 | 5.503 | 6.939 | 40.096 |
Kanada | 1.330 | 4.025 | 5.065 | 7.291 | 42.210 |
ABD | 1.806 | 4.799 | 6.899 | 9.561 | 57.436 |
Tablo bize sanayi kapitalizminin önde gelen ekonomilerinde 1850’den bu yana ciddi bir refah artışı olduğunu gösteriyor. Bu refah artışı, özellikle 1950 – 2016 yılları arasında katlanarak yukarı gitmiş görünüyor.
Refah Artışı Nüfus Artışını Getiriyor
Sanayi kapitalizminin ortaya çıkardığı refah artışı gerek sağladığı rahat yaşam koşulları gerekse sağlık sorunlarının çözümüne olumlu katkısıyla dünya nüfusunun hızla artmasına yol açtı. Aşağıdaki tablo sanayi kapitalizmine önderlik eden ülkelerde ortaya çıkan nüfus artışını gösteriyor. (Kaynak: Angus Maddison http://www.ggdc.net/maddison/ ve IMF, WEO Database, April 2017)
Nüfus (bin) | 1850 | 1914 | 1929 | 1950 | 2016 |
Fransa | 36.350 | 41.476 | 41.230 | 42.518 | 64.605 |
Almanya | 33.746 | 66.096 | 64.739 | 68.375 | 82.732 |
İtalya | 24.460 | 37.526 | 40.469 | 47.105 | 60.666 |
İngiltere | 27.181 | 46.049 | 45.672 | 50.127 | 65.572 |
Kanada | 2.485 | 8.093 | 10.305 | 14.011 | 36.229 |
ABD | 23.580 | 99.505 | 122.245 | 152.271 | 323.298 |
Nüfus artışı, Kanada ve ABD’de diğer sanayileşmiş ülkelere göre daha hızlı olmuş görünüyor. Bununla birlikte nüfus artışının başka nedenleri olduğu da gözlerden uzak tutulmamalı. Aksi takdirde refah artışının çok daha sınırlı olduğu Hindistan, Çin, Bangladeş gibi ülkelerdeki nüfus artışını yalnızca sağlık koşullarındaki iyileşme ve gelirdeki artışla açıklamak mümkün olmaz.
Sanayi Kapitalizminin Yarattığı Çevre Sorunları
Sanayi üretiminin yapıldığı fabrikaların ve diğer birimlerin yarattığı atıklar, karbon monoksit, bu sanayi birimlerinde üretilen ürünlerin (otomobiller, klimalar, buzdolapları vb) neden olduğu çevre kirliliği ve sonuçta bunların katkısıyla ortaya çıkan küresel ısınma ciddi sorunlar çıkarıyor. Daha fazla üretim daha fazla çevre bozulmasına yol açıyor.
Sanayinin gelişmesi, refahın artmasıyla birlikte birçok yan alanda da gelişmeye yol açıyor. Sağlıkta yeni buluşlar gündeme geliyor, insan yaşamı uzuyor, hastalar daha uzun süre yaşayabiliyor. Refah artışı nüfus artışını da birlikte getiriyor. Artan nüfus çevreye daha çok zarar veriyor. Çünkü artan nüfus doğaya ait şeyleri (suyu, ormanları, bitkileri, hayvanları) daha çok tüketiyor.
Her yıl 55 milyar ton fosil, mineral, metal ve biyolojik artık enerji elde edilmek üzere yeryüzüne çıkarılıyor. Her geçen gün yaklaşık 375 km2 ormanı yok ediyoruz. Bu hesaba göre mevcut ormanların yaklaşık yüzde 5 – 10’ u her yıl yok oluyor demektir. Dünya hızla çölleşiyor. Denizler çöplerle doluyor. Büyüklüğü yaklaşık olarak Hindistan kadar olan ve çoğunluğu plastik maddelerden oluşan bir yüzen çöp adası okyanuslarda dolaşıyor. Su kaynaklarımız hızla kirleniyor ve tükeniyor. Hava kirliliği milyonlarca insanın yaşamını, sağlığını tehdit ediyor. Pek çok canlı türü son 100 yılda yok oldu.
Sanayi Kapitalizminin Yarattığı Çelişki: Çevre Kaybına Karşı Refah Artışı
Sanayi kapitalizminin yarattığı en büyük çelişki refah artışının çevre koşullarının bozulmasına yol açması olarak karşımıza çıkıyor. Bugün Çin, Hindistan, Bangladeş gibi kalabalık nüfuslu ülkelerde yaşayan insanların büyük çoğunluğunun ortalama refahın altında yaşadığını, zaman geçtikçe bu insanların refahında artış olacağını ve dolayısıyla çevreyi zedeleyecek malları daha çok tüketeceklerini düşünürsek bu çelişkinin giderek büyüyeceğini ve ileride refah kaybına yol açacağını tahmin edebiliriz.
Bugünün refah artışı yarının refah kaybını kucağında taşıyor.