Mahfi Eğilmez – 16.03.2016
Birçok kişi “Televizyonda yorum yaparken Türkiye’nin riski düştü dediniz. Risk düştüyse TL’nin değerlenmesi gerekmez miydi? TL niçin Dolara karşı değer kaybediyor?” diye soruyor. Benzer sorular twitter üzerinden de gelince topluca burada yanıtlamaya karar verdim.
Küreselleşme yokken genel eğilimlere uygun gelişmeler yaşanır ve dolayısıyla ekonomiyi ve da finans piyasalarını yorumlamak çok kolay olurdu. Küreselleşme sonrasında bu genel eğilimlerin rotası şaştı ve ekonomideki ve finans piyasalarındaki gelişmeleri anlamak ve yorumlamak zorlaştı. Şimdi gelin küreselleşmenin yarattığı yeni duruma göre son birkaç günde yaşananlara bakalım ve birlikte analiz etmeye çalışalım.
Son birkaç günde 2 önemli gelişme oldu: (1) Avrupa Merkez Bankası (AMB) parasal genişlemenin hacmini artırdı ve piyasaya daha fazla Euro sürmeye karar verdi. (2) Rusya, sürpriz bir kararla, Suriye’deki askeri güçlerinin önemli bir bölümünü geri çekeceğini açıkladı.
Arz kanununa göre bir malın arz miktarı artmışsa o malın değeri (fiyatı) düşer. Bu durumda AMB’nin parasal genişleme kararından sonra Euro’nun yabancı paralara karşı değerinin düşmesi gerekiyordu. Gerçekten de AMB kararı açıklandıktan hemen sonra Euro, yabancı paralara karşı değer kaybetti. Ne var ki bu gelişme kısa sürdü. Karardan bir süre sonra AMB Başkanı Mario Draghi, faiz indirimlerinin devam etmeyeceğini vurguladıktan sonra, piyasalara güven veren bazı konulara değindi. Sonuçta başlangıçta arz kanunu çalışmışken ardından beklentiler devreye girdi ve Avrupa’nın geleceğine ilişkin olumlu bir hava doğunca Euro yeniden değer kazanmaya başladı. Demek ki artık beklentiler, fiziksel gelişmeden daha etkili olabiliyor.
Yılbaşında Fed’in bu yıl içinde 4 kez faiz artışı yapacağı beklentisi yaygın olduğu için Dolar değer bir süre değer kazanmıştı. Faiz artırımı beklentisi yılın ilk Fed toplantısından sonra kırıldı ve bu kez Fed’in bu yıl belki de hiç faiz artışı yapmayacağı gibi başka bir uç beklenti egemen oldu. Bu gelişme sonucunda Dolar değer kaybetmeye başladı. Tümüyle beklentilere bağlı bir gelişme yaşandı.
Hafta başında Rusya’nın Suriye’deki askeri gücünün önemli bir bölümünü çekeceği haberi görünümü yeniden değiştirdi. Bu kez ABD, ortadoğu politikasında Rusya’yı dize getirmiş gibi oldu. Bunun sonucunda ABD ekonomisine olan güven artmaya ve Dolar yeniden değer kazanmaya başladı. Burada fiziksel olayla beklentiler birlikte etki yaratmış görünüyor.
Rusya’nın Suriye’den çekilme kararı Türkiye üzerinde biri olumlu diğeri olumsuz olmak üzere iki farklı etki yarattı. Bu karar, yanı başımızda yaşanan gerilimi ve dolayısıyla riskleri düşürdüğü için Türkiye’nin CDS primi 2 gün içinde 280’den 255’e geriledi. Buna karşılık ABD’nin Rusya’ya karşı bilek güreşini kazanmış görünmesi sonucu, Dolar, bütün paralara ve o arada TL’ye karşı değer kazanmaya başladı.
Beklentilerin, ekonomi üzerindeki etkisi, küreselleşme ve sermaye hareketlerinin serbest kalması sonucu, geçmişe göre çok daha fazla. Bütün küresel sistem neredeyse tek bir piyasaya dönüşmüş bulunuyor. Öyle olunca sistemin bir ucundaki beklentiler öteki ucuna anında ulaşabiliyor ve bütün sistemi etkileyebiliyor. Eskiden “riskler düşünce TL değer kazanır” diyebiliyorduk ama şimdi “beklentilerin yönüne bakmamız da gerekir” cümlesini eklemek zorunda kalıyoruz.