Ricardo – Barro Hipotezine Karşı Arz Yönlü Ekonomi Yaklaşımı

Mahfi Eğilmez – 22.12.2017

ABD’nin Vergi Düzenlemeleri ve Etkisi

ABD Başkanı Trump, uzun süredir peşinde koştuğu vergi indirimlerini Kongreden geçirerek yasalaştırmak üzere bulunuyor. Buna göre ABD’de kurumlar vergisi oranı yüzde 35’den yüzde 21’e düşürülüyor. Gelir vergisi oranlarındaki değişiklik de aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi yapılıyor:

Dilim Eski Tarife (%) Yeni Tarife (%)
1 10 10
2 15 12
3 25 22
4 28 24
5 33 32
6 35 35
7 39,6 37

 

ABD yönetimi, kurumlar vergisini düşürerek, vergileri yüksek bulduğu için ABD dışındaki ülkelere gitmiş olan kuruluşları geri getirmeyi hedefliyor. Gelir vergisi oranlarını düşürerek de kişilerin net gelirlerinin ya da ekonomik ifadesiyle harcanabilir gelirlerinin yükseltilmesini ve böylece onların daha fazla harcama yapmasını hedefliyor. Böylece ortaya çıkacak talep artışının ekonomiyi canlandırmaya yarayacağını biliyoruz. ABD yönetiminin bu hamlesi devletin vergi gelirlerinde düşüşe ve dolayısıyla bütçe açığında artışa yol açacak. Bu düzenlemelerin gelecek on yılda net olarak 1 trilyon dolar tutarında bütçe açığı yaratacağı tahmin ediliyor. Bu 1 trilyon dolarlık açık Hazine’nin yapacağı yeni borçlanmalarla finanse edilecek.

Ricardo – Barro Denklik Hipotezi

Ricardo – Barro Denklik Hipotezi’ne göre Devletin karar ve uygulamalarının kişi ve kurumların ekonomiye ilişkin kararları üzerindeki etkisinin ölçülmesinde bakılması gereken gösterge reel kamu harcamalarıdır. Devlet, vergi indirimi yaparak kişilerin elinde daha çok harcama imkânı bıraktığında bu kişiler, ortaya çıkacak bütçe açığının borçla kapatılacağını, bu borçların da ileride vergi artışıyla karşılanacağını tahmin ederler ve ellerine geçen ek paraları harcamayıp ileride ödeyecekleri vergiler için tasarruf ederler. Dolayısıyla Ricardo – Barro Denklik Hipotezine göre vergileri indirmek suretiyle ekonomik birimlere aktarılan paralar beklendiği şekilde piyasaya harcama olarak çıkmaz ve beklenen canlandırıcı etkiyi yaratmaz. Bununla birlikte uzun dönemde devletin, kamu açıklarını kapatmak için borç verilebilir fonlar piyasasına girmesiyle yarattığı ek talep sonucu faiz oranları artar ve bu da özel kesimin borçlanma talebini ve dolayısıyla yatırımları düşürücü bir etki yaratır. Buna dışlama etkisi deniyor. Bireyler rasyonel davrandıkları için uzun dönemde kamu açıklarının vergilerle kapatılacağını tahmin ederler ve bu yeni vergileri karşılayabilmek için harcamalarını azaltarak tasarruflarını artırırlar ve bu tasarrufları borç verilebilir fonlar piyasasına arz ederler. Devletin ek borçlanma talebiyle piyasaya girmesiyle birlikte artan faiz oranları, bireylerin fon arzıyla birlikte düşmeye başlar ve özel sektör de dışlanmamış olur. Dolayısıyla Denklik hipotezi vergi indirimlerinin etkisinin nötr olacağını ileri sürer.

Arz Yönlü Ekonomi Yaklaşımı

Arkasında birçok kişi bulunsa da asıl Arthur Laffer’e atfedilen arz yönlü ekonomi yaklaşımını savunan iktisatçılar Ricardo – Barro hipotezinin tam tersinin geçerli olduğunu savunurlar. Onlara göre vergi indirimleri sonucunda ekonomik birimler harcanabilir gelirlerinde ortaya çıkan artışları harcamaya dönüştürürler ve bu harcamalar talebin artmasına ve ekonominin canlanmasına yol açar. Dolayısıyla vergi indirimleri başlangıçta gelir kayıplarına ve dolayısıyla bütçe açıklarının artmasına yol açsa da zaman içinde ekonomide ortaya çıkacak canlanma sonucunda bu açıkları kapatacak vergi gelirleri yaratır.

Bu İki Farklı Yaklaşımdan Hangisi Geçerli?

Ben bu iki farklı yaklaşımının ikisinin de geçerli olduğunu düşünüyorum. Gelir düzeyi düşük ve dolayısıyla tüketim eğilimi yüksek olan gruplarda arz yönlü ekonomi yaklaşımının sözünü ettiği etki ortaya çıkar. Düşük gelirliler, ellerine geçen ek geliri de harcamaya dönüştürürler. Bu gruplarda tüketim eğilimi çok yüksek olduğu için ele geçen ilave gelir olduğu gibi harcamaya dönüşebilir. Bu grupta yer alanların, ileride ortaya çıkabilecek vergi artışları için ayırabilecekleri bir tasarruf söz konusu değildir. Buna karşılık yüksek gelir gruplarında tasarruf eğilimi yüksektir. Bu gruplarda bulunanlar zaten yeterli bir tüketim düzeyine sahip oldukları için ellerine geçen ek geliri harcamaya yöneltmeyip tasarruf edebilirler.

Bu durumda düşük gelir gruplarında arz yönlü ekonomi yaklaşımı, yüksek gelir gruplarında ise Ricardo – Barro Denklik hipotezi geçerlidir. Orta gelir gruplarında ise her iki etkiyi de karma olarak görmek mümkündür.

Türkiye, 2017 yılında kredi garanti fonunu devreye sokarak ve vergi indirimleri yaparak ekonomiyi canlandırma yoluna girdi ve ortaya çıkan büyümeye baktığımızda bu hamlesinde başarılı oldu. Demek ki Türkiye’de arz yönlü yaklaşımın öne sürdüğü etki daha fazla ortaya çıktı. Şimdi ABD, vergi indirimlerini devreye sokuyor. Bakalım ABD ekonomisinde bu tezlerden hangisi daha ağırlıklı olarak hissedilecek?