Uzun yıllar dünyaya örnek gösterilen ekonomilerden birisiydi Almanya. İkinci Dünya Savaşı sonrası birçok krizle karşılaştı, hepsini atlatmayı başardı. Dünya çapında pek çok markası var. Gerçek anlamda sanayileşmiş ülke dendiğinde akla gelen birkaç ülkeden birisi konumunda. Ne var ki bugün bu durumu sarsılmaya başlamış bulunuyor. Küresel kriz, ardından pandemi derken aldığı ağır darbeler sonucu Alman ekonomisi toparlanamadı. 2018 yılında Almanya’nın GSYH’si 3.974 milyar dolardı, sonraki iki yılda geriye gitti. 2021’de yeni bir atılımla 4.260 milyar dolar düzeyine ulaşan Alman ekonomisi 2022’de 4.072 milyar düzeyine geriledi. Bugün itibarıyla Almanya’nın kişi başına geliri 50 bin doların biraz üzerinde bulunuyor. GSYH’si 2023’ün ilk iki çeyreğinde yüzde 0,2 oranında küçülen Almanya’nın teknik olarak resesyona girdiğini söylemek mümkün.
Almanya’da enflasyon yüzde 6,1 düzeyinde bulunuyor. Bu oran, gelişmekte olan ülkeler için normal kabul edilse de Almanya gibi sanayileşmiş bir ülke için oldukça yüksek bir oran. Almanya aşağı yukarı 4 yıldır yüzde 6’nın üzerinde bir enflasyonla yoluna devam ediyor. Büyümenin beş çeyrektir düşüşte olduğu ve son iki çeyrekte küçülmeye döndüğü bir ülkede enflasyonun yüzde 6’nın altına indirilememesi enflasyonda inatçı bir biçimlenmenin ortaya çıktığını gösteriyor. Bunun nedenlerinden birisi ve en etkilisi kuşkusuz Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) resesyon endişesiyle faiz oranını artırmakta geç kalması ve yeterince sert davranamaması. AMB faizi an itibarıyla yüzde 4,25. Burada durum tam anlamıyla ‘aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık’ durumu. AMB faizi daha fazla artırsa enflasyon aşağıya dönecek ama bu kez ekonomi daha da küçülecek, faizi artırmasa enflasyonu düşüremeyecek, ne yapacağını şaşırmış durumda.
Almanya’da işsizlik oranı yüzde 5,7. İşsizlik oranı bir süre yüzde 5,5, sonra yüzde 5,6 olarak devam ettikten sonra son üç ayda 5,7’ye çıpa attı. Yüzde 5,7 Almanya için yüksek bir oran olmakla birlikte resesyon yaşayan bir ekonomi için normal bir düzey olarak kabul edilebilir.
Almanya’nın bütçe açığının GSYH’ye oranı yüzde 2,6. 2020’de pandemi sırasında yüzde 4,3’e yükselmiş ve yüzde 3’lük Maastricht Kriterini aşmıştı. O tarihten sonra düşüş başladı ve bugün kriteri tutturur noktaya geldi. Kamu kesimi borç stokunun GSYH’ye oranı yüzde 66,3. Bu oranla yüzde 60’lık Maastricht Kriterini tutturamıyor. Bununla birlikte 2013 yılında bu oranın yüzde 78 olduğunu dikkate alırsak gidişatın olumlu olduğu söylenebilir.
Almanya, bir ihracat ülkesi, o nedenle dış ticaret fazlası ce cari fazla veriyor. Bununla birlikte 2022’de cari fazlası ciddi bir gerileme gösterdi. 2021’de cari fazlası yüzde 7,7 iken 2022’de yüzde 4,2’ye geriledi. 2023 yılının gidişatı cari fazlanın 2022 yılına göre biraz artacağını yüzde 4,5 düzeyini geçeceğini gösteriyor.
Almanya’nın içine girdiği resesyondan çıkabilmesi için enflasyonun biraz daha yükselmesini, bütçe açığının biraz daha yükselmesini göze alarak maliye politikasında genişletici yönde değişiklikler yapmasında ve ekonominin canlandırılması için kamu harcamalarının artırılmasında yarar olabilir. Bununla birlikte IMF’nin 17 Temmuz 2023 tarihli Dördüncü Madde Konsültasyon Raporunda Almanya’nın maliye politikasını gevşetmeyeceği ve dezenflasyon politikasına devam edeceği vurgulanıyor. Aynı raporda reel kesim firmalarının yükselen faizlerden dolayı bazı sıkıntılarla karşılaşabilecekleri uyarısı yer alıyor.
Almanya ekonomisinin toparlanması en çok bizi ilgilendirir çünkü dış ticarette en önemli ortağımız konumunda.